| Konu: | AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 15.03.2012 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 9'uncu maddesi üzerinde verilen önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzülerek ifade etmek istiyorum ki iktidar partisi, kanun çıkarma aşamasında her zaman yaptığını gene yapmakta ve ilgili kesimlerin görüş, öneri ve eleştirilerini dikkate almadan ve kanun tasarısı üzerinde yeterince tartışmadan afet riski taşıyan bölgeler gibi son derece önemli ve toplumun tamamını ilgilendiren bir konuda kanun çıkarmaya çalışmaktadır. Muhalefet partilerinin ve ilgili kesimlerin iyi niyetli öneri ve eleştirilerini dikkate almayarak çıkarılan yasalar, daha önce de ibretle gördüğümüz gibi toplumun dokusuyla uyuşmamakta ve aynı kanun revize edilmek zorunda kalmaktadır. Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek'in vurguladığı gibi, Meclis maalesef bir kanun fabrikasına dönüşmüştür ancak parmak hesabı gücüne dayanarak bu fabrikadan çıkarılan kanunları toplum kabul etmemektedir. Bu bağlamda çıkarılması planlanan yasa, toplumun çıkarlarına hizmet etmekten uzak, tamamen AK PARTİ Hükûmetinin çıkarlarıyla uyuşan bir yasa olarak tarihe geçecektir.
Planlama, imar ve kentsel dönüşüm konularında yakın dönemde yapılan diğer yasal düzenlemelerde de gözlendiği gibi yasa tasarısının ruhunda, inşaat sektörünün canlandırılması, canlı tutulmasının örtülü amaç olarak tercih edildiği anlaşılmaktadır. Ne yazık ki bu açıktan dillendirilmeyen örtülü amacı gerçekleştirmek isterken seçilen yöntem insanca olmaktan uzaktır. Tercih edilen bu yöntem, kentlerimizin en yoksul kesimlerini kredi kullanmaya ve borçlanmaya zorlamakta, yoksulluğu derinleştirmektedir.
Ayrıca, kanun tasarısında, risk taşımayan alanların da gerek görülürse riskli alan gibi kabul edileceği değerlendirilerek, kamu arazilerinin de "risk taşıyor" mantığıyla suistimale açık hâle getirilme riski bulunmaktadır.
Geçmiş yıllarda 2/B arazilerinden parsel satın alarak evini yapmış, varını yoğunu bu evin yapılması için harcamış olan yoksul kesimlere, yapılmak istenen 2/B ile ilgili yasal düzenlemeyle, aynı parsel, yeniden, bu kez devlet eliyle satılacaktır. Bu satışla yeni bir borç yükü altına girecek olan vatandaşların evleri, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi, amaç ve yasa gereğince yıkılması gereken yapılardan olup, bu kişiler, gerek yıkım nedeniyle ve gerekse yapılacak yeni yapılar için bir kez daha borçlandırılacaklardır. Oysa, Anayasa'mızın 56'ncı maddesine göre, herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Ayrıca, Birleşmiş Milletlerin iki sözleşmesinden biri olan Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Sözleşmesi'nin 11'inci maddesinin birinci paragrafında "elverişli konut hakkı ve barınma hakkı" tanımlanmaktadır. Bu madde kapsamında, barınma hakkı "onurlu bir yaşam standardı" olarak bir sürü hak kavramı içinde tanımlanmaktadır. Söz konusu Sözleşme'nin dünyada yürürlüğe girmesi ve imzalanması 1960'ların ortalarına tekabül etmektedir. Bu kapsamda, konutun yasal güvenliği bir kriter olarak ele alınmaktadır.
Bundan başka, maddi olarak devletin şahıslara sağladığı konutun ödenebilir olması gerekmektedir; işte burada konut hakkının ihlali söz konusu olmakta çünkü ödemeler yoksul halk için mümkün olmamaktadır.
Ayrıca, uygulama işlemlerinde yapılan düzenlemede, yerini ucuza vermek istemeyen ya da başka nedenlerle anlaşmaya varamayan hissedarların özgür iradesi hiçe sayılacaktır. Bu durumda, devletin elini güçlü tutarak, Bakanlığa, Maliyeye ve idareye görünürde "rayiç bedel" adı altında ucuz fiyatlara arsa aktarımı yapması muhtemel hâle gelecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısı, ülkemizin gerçek ihtiyacı olan, kentlerin afetlere karşı duyarlı, sakınım içerikli planlamasını, denetimsiz ve mühendislik hizmeti almamış yapılaşmanın engellenmesini sağlayacak bir düzenleme olmaktan oldukça uzaktır.
"Afet riskinin azaltılması" gerekçesiyle hazırlanan tasarı, var olan, yaşamın gerçek sigortası olan ormanlar, meralar, sular, sulak alanlar, kıyılar, tarım alanları gibi doğal varlıkların talanına olanak sağlayacak ve bir kısır döngü içinde yeni afetlerin oluşmasına neden olacaktır. Bu tasarı bu açıdan düşünüldüğünde, ekolojik olmaktan uzak bir yasadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının yasalaşması sonrasında yapılacak uygulamalar ile kentlerimiz plansızlığa doğru bir adım daha sürüklenecek, kentsel alanda karmaşa büyüyecektir. Dolayısıyla, İmar Kanunu'nun yerini alacak 648 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname, benzeri denetimsiz ve ruhsatsız yapılaşmayı kolaylaştıran düzenlemeleri ortadan kaldıracak yeni bir yasal düzenleme, tüm ilgili kesimlerin katılımıyla hazırlanmalı ve tartışmaya açılmalıdır.
Tekrar hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Dora.