GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Meclis çalışmalarında zamanın çoğunun bir hakkın suistimali denebilecek bir yöntemle harcandığına, milletvekillerinin de diğer insanlar gibi tatil yapmayı hak ettiklerine, bu Meclisi çalıştırmanın asıl görevleri olduğuna, herkesin kendi içine, kalbine bakması gerektiğine, Ayasofya meselesinde önce Danıştay kararı, arkasından Cumhurbaşkanı kararnamesiyle bütün ülkeyi memnun eden bir tablonun ortaya çıktığına, bütün siyasilerin ve milletin hissedeceği duygudaşlığın ne olup bittiğini anlamak adına fevkalade önemli olduğunu düşündüğüne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:116
Tarih:22.07.2020

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri, ben de hayırlı çalışmalar diliyorum, bugünün güzel olması için.

Sayın Başkan, doğrusu, Sayın Grup Başkanvekilini dinlerken insan hayrete düşüyor çünkü bahsettiği mevzuları görüşebilirdik, tatile girelim ya da girmeyelim, görüşebilirdik. Fakat çok uzağa gitmeye gerek yok, dün yaptığımız çalışma performansına bakarsak; her üç dakikada bir yoklama iste, ayağa kalk... Yani zamanımızın yarısını aslında bir hakkın suistimali diyebileceğim bir yöntemle harcadığımız için yapmamız gereken işi, iki misli saat diliminde yapıyoruz. Hâl böyle olunca da işler böyle sarkıyor.

Yani eğer çok arzu ediyorlarsa, bu işlerde oturalım uzlaşalım, daha hızlı bir tempo içerisinde götürelim. Fakat arka taraflarda -ben de şimdi o yöntemi deneyeceğim- "Meclisi ne zaman kapatıyoruz? Ne zaman kapatıyoruz?" diye sorup...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kim soruyor onu? Kim soruyor onu?

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ben size söylemiyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teessüf ederim. Sanki bana söylüyormuşsunuz gibi anlaşıldı da.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Üstünüze alınıyorsanız da alının yani kendi arkadaşlarınız soruyorlar. Kendi arkadaşlarınız soruyorlar, duyuyoruz bunları.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Nöbetçi olmayan milletvekilleri sorabilir, Özgür Bey. Bugün nöbetçi olmayan milletvekilleriniz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hiç öyle bir vekil yok. İsmini açıklayın, ismini açıklayın.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - O yüzden gerekirse söylerim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir de dün nasıl bir hassasiyet gösteriyordunuz, şimdi ne söylüyorsunuz, hadi bakalım.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hayır, şu var, nasıl yapacağıma kendim karar veririm.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tabii, tabii...

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Benim bir ilkem var, ama bu ilkeler, ilkelere uyanlar için geçerlidir. Siz bu ilkelere uymadığınız için ben sizin yaptığınıza bir ayna tutuyorum. Nasıl böyle etrafta insanlar "Ne zaman kapatıyorsunuz? Ne zaman kapatıyorsunuz?"

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hiç öyle bir şey söylemedik. Hiç öyle bir şey...

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Var var var...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Burada arkadaşlarımız: Var mı söyleyen, ne zaman kapatacağız diyen?

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bir sürü var, bir sürü var, bir sürü var.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Var, Sayın Özel, niye yo? Sayın Başkanım var ama bize isim verdirmeyin, isim verdiğimizde çok ayıp olur, nöbetçi vekil sistemi var sizde, lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Söyle, söyle.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Sen nöbetçi vekillerle çalışıyorsun Başkan. Öyle diyor arkadaşlar, sizin gruplar da aynısını diyor, biz arkada konuşuyoruz.

ATİLA SERTEL (İzmir) - İsim verin Özlem Hanım, isim ver. Ayıptır ayıp.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hiç ayıp değil. Ya lütfen.

BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Grup Başkanvekilini dinleyelim.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Arkadaşları satmayız ama, onu bekleme bizden, satmayız; o, bize yakışmaz.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hasan Bey...

Sayın Başkan, müsaade ederseniz, ben özgür bir ortamda ifade edeyim, Sayın Özel cevap versin.

Bu Mecliste pek çok vekil soruyor: "Ne zaman tatil olacağız?" Ben bu soruyu duyuyorum. Muhalefetteki arkadaşlardan da duyuyorum, isim söylemiyorum ama buradaki problem şudur: Yani bir taraftan ne zaman kapanacak? Bir takvim ki bu da suç değil yani Meclisin tatil olma diye bir hakkı var, öyle olduğu için de Anayas'ya konmuş. Hangi şartlarda ne zaman olacak? 1 Ekimde açılacak... Bunların takvimlemesi belli. Ha hâl böyleyken "çalışalım, çalışalım" diyorsanız, bizim zaten buna bir itirazımız da yok biz de arzu ediyoruz, çalışalım ama bunu yaparken de milletvekillerimiz de diğer insanlar gibi normal şartlar altında bir tatil yapmayı hak ediyorlar diye düşünüyorum. Yani, tabloyu şöyle koymak çok sakil: "Siz çok çalışmak istiyorsunuz da biz istemiyoruz." Bu Meclisi çalıştırmak asıl bizim görevimiz; zaten biz uğraşıyoruz, sizlere rağmen uğraşıyoruz. "Aman bir kanun daha geçirelim, aman bir kanun daha geçirelim." diye biz uğraşıyoruz. O yüzden bu konularla ilgili olarak bence bir samimiyet testinden... Herkesin kendi içine, nefsine, kalbine bir bakması lazım diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Açalım arkadaşlar.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Samimiyetle ilgili bir başka konuyu da ben açmak istiyorum: Ayasofya meselesi. Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta içerisinde önemli bir kararı biz burada, bütün milletvekilleri, mutlu olarak, coşkuyla, hamdederek Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılmasını burada gündem yaptık. Önce Danıştayın kararı, arkasından Cumhurbaşkanımızın kararnamesiyle bütün Türkiye'yi memnun eden bir tablo karşımıza çıktı.

Hatta, doğrusu, bu hafta sonu ben Tokat'taydım. Tokat'ta daha ziyade umre ve hac malzemeleri satan bir sokağımız vardır, o sokakta birkaç aileye rastladım, karı kocaya rastladım. Baktım, alışveriş yapıyorlar, zannettim ki bir hazırlıkları var konuyla ilgili olarak. Dediler ki: "Biz Ayasofya Camisi'nin açılışına gelmek istiyoruz, o yüzden kendimize böyle alışveriş yapıyoruz." Sanki bir umreye gider gibi, bir hacca gider gibi bir heyecanı görmek, hakikaten, çok mutlu etti beni. Şimdi, onlardaki heyecanı görünce bizim kendi heyecanımızı fevkalade az buldum açıkçası. Özellikle de davete icabet etmeyenlerin heyecanının neredeyse hiçe yakın olduğunu görüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Zengin.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hatta bu konuyla ilgili açıklamalarda, yani neredeyse böyle cuma namazı gibi toplu olarak kılınan, ibadetin aslında toplu olmasının önemli olduğu ve farz olduğu -vacip olduğu, öyle söyleyelim, toplu olarak kılınmasının vacip olduğu- yerlerde, ibadetin bir gösterişmiş gibi anlatıldığı, buraya gitmenin sanki bir siyasi şovmuş gibi anlatıldığı durumlara rastlıyoruz. Bu manada ben bütün siyasileri, milletimizin, biraz evvel anlattığım hissiyatıyla bir duygudaşlığa davet ediyorum; bunun, ne olup bittiğini anlamak adına fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum; Türkiye'de olanı biteni anlamak adına fevkalade anlamlı buluyorum.

Teşekkür ediyorum.