| Konu: | Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 16.07.2020 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu yeniden saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti, aydınlık ve çağı önceden görüp yakalayan bir lider ve onun etrafındaki yürekli, inançlı ve kararlı bir grup vatanperverin arkasına çok büyük bir gücü alarak başardığı mucizenin adıdır. Mucizedir çünkü içinden çıkıp geldiği şartlar bunu dememe uygundur. O büyük güç de milletin kendisidir, millî iradedir. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir, unutulmamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti sadece bir hukuk devleti değildir, Osmanlı İmparatorluğu'nun içinden çıkan 26 tane devletten biri Türkiye Cumhuriyeti'dir ve bir tanedir. Halk aynıdır, ülke aynıdır; Kurtuluş Savaşı olmuştur, halk kurtarılmış ve kurtarılan ülkenin milletinin kurduğu cumhuriyet de artık çağdaş nitelik kazanmıştır. Çağdaşlığı kazandıran da cumhuriyetin hukukunun çağdaş olmasıdır. Bir Anayasa devletidir ve ardından çıkardığı Medeni Kanun'la kadını getirip koyduğu yerle de artık çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti vardır. Buraya büyük bedeller ödeyerek gelinmiştir, milletimiz getirmiştir buraya bizi, bu asla unutulmamalıdır.
Doksan yedi yıl boyunca da temel ölçümüz Büyük Atatürk'ün belirttiği gibi çağdaş uygarlık düzeyidir. Amaç, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını çağdaş, demokratik bir devletin vatandaşı yapmaktır. Cumhuriyetin hukuk kuralları koyduğu hedefe göre konulmuştur, daha iyi ve güzeli ararken hedeften şaşmadığımız sürelerdeki büyük siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda gerçekleşen değişimler Türkiye'yi çağdaş bir devlet yapmıştır. Bu da her büyük yapı gibi bir temel gerektirmektedir ve bu temel sarsılmayacak kadar sağlamdır. Bu, kafalarından boş hayaller geçirenler tarafından bilinirse maceralarla zaman kaybetmekten kurtulunur. Bugün burada tartışılan konular gibi, gelip geçen iktidarlar veya demokrasi dışı zeminlerde yaşanan bunalımlar ve sonrası yaşanan ve maalesef bugünkü yaşananlarla o günleri çağrıştıran ara rejim dönemlerinde de bu temel sarsılmamıştır ve sarsılamayacaktır. Bu temel, yasalar önünde eşitlik, hukukun üstünlüğü, din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan laikliktir. İşte, bunlar cumhuriyetimizin temelini oluşturur. Demokratik cumhuriyetseniz eğer bunların herhangi bir tanesinden vazgeçemezsiniz.
Değerli iktidar sahipleri, Türkiye, sizden önce de sorunları olan bir büyük memleketti, kurumlarıyla hukuk devletini işletiyordu, Kafkaslardan Orta Doğu'ya, Balkanlara, Rusya'ya, Ukrayna'ya ve Orta Asya'ya açılan bir kapıydı ve bu konumunun avantajlarını iyi kullanarak bir dünya devleti de olmuştu; yönü Avrupa Birliği olan, Türkiyesiz Avrupa'nın eksik olacağını iyi anlatan bir devletti. Türkiye'nin Avrupa sayesinde var olmadığını, menfaatlerimiz gereği Avrupa Birliği üyeliğini istediğimizi anlatmış bir Türkiye'ydi. Türkiye, dünyanın her yerindeki girişimcisi ve her yerde alıcı bulan Türk ürünleriyle, özel sektörüyle dünyanın önemli ekonomilerinden biriydi tüm sıkıntılara rağmen.
Eğer gücünüzü iyi kullanamazsanız ve değerlendiremezseniz her şey deprem ve artçıları gibi üst üste geliyor. Mevzu güven iklimi, bu da demokrasiyi iyi işletebilmekle mümkün. Bugün nasıl? Maalesef "Karar alacak, temsil kabiliyeti olan bir Hükûmetiniz var mı?" sorusuyla muhatabız. Çünkü millî iradenin girmediği, atanmış bakanlarla temsil kabiliyeti olamaz. Bu hâliyle Anayasa'ya aykırı yeni yasalar yapmıyoruz sürekli ve sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi değil, maalesef birçok kurumu bugün işleyemez hâlde, oysaki devletimiz bir kurumlar devleti. Tüm kesimlerin mutlu olacağı yeni ve köklü bir Anayasa değişikliğine ihtiyaç var ve bu gerekli. Bu, demokrasimizin ayakta ve hayatta kalmasını da sağlayacak. Temeli millet olan cumhuriyetimizin zemininin tutkalı hukuk zedelenmemeli. Baroları böldük, zedelemeye başladık, aslında çoktan başlamıştı da...
Temelleri zedelenecek olan bulanık sulardır; birikir, yığılır, zedeler ama binaları tutan payandalar gibi yeni ve aydınlık dünyayla gençleri var bu Türkiye Cumhuriyeti'nin. Onlara güveniyoruz, korkmuyorlar onlar. Bakınız, korkmuyorlar gençler. Gençler, ah gençler! Geleceğe kara kara bakan geleceğimiz, nasıl da korkmuyorlar ve yetmiş dokuz sene önce söylenen sözlerin sahibi onlar. Marc Aurele'in bir sözü var, diyor ki: "Avukatlığa sövmek, saldırmak, berrak ve tatlı bir kaynağın yanında durup gürül gürül akan suya sövmeye, saldırmaya benzer. Bu sövmeler ve saldırmalar pınarı çağlamaktan, suları fışkırtmaktan geri bırakır mı? İçine çamur ve gübre atınız, neye yarar? Çabucak onu dağıtacak ve gürül gürül akmaya devam edecektir." Geliniz, çok geç olmadan, siz, tarihe, demokrasiye rutubet, kara bir leke olarak geçmeden bugünlerde hep beraber parlamenter sisteme geri dönelim. Size oy vermeyen milyonlar bunu sizden bekliyor, inanın, oy veren milyonlar da çok çaresiz. Kucaklayın herkesi, bu milletin her köşesindeki her kişisi için bizler buradayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Bunu bir kompleks hâline getirmemek lazımdır. Yüz yıldır her şeyi deneyen ve demokrasiden vazgeçmeyen bir Türkiye vardır, bundan vazgeçmeyelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)