GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:114
Tarih:16.07.2020

AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeniden saygıyla selamlıyorum Genel Kurulu.

Bir ülkenin vatandaşlarının ve topraklarının güvenliği ancak güçlü bir orduyla ve bu güçlü orduyu oluşturan teşkilatın güçlü bireyleriyle sağlanır. Mazisi 2.200 yıla dayanan Türk Silahlı Kuvvetleri, yalnızca bölücü terör örgütü PKK'yla kırk altı yıldır, DAİŞ terör örgütüyle de son dönemde fedakârca mücadele etmekle kalmamış, onlarca yıldır devletin tüm organlarının içine sızmış, tarihimizin en büyük iç düşmanı Fetullahçı terör örgütü tarafından saldırılara, ihanetlere ve kumpaslara uğramış, kan kaybetmiş, yara almış fakat boyun eğmemiş ve diz çökmemiştir. Bugün, Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Doğu Akdeniz'de ve diğer birçok bölgede canı pahasına mücadele eden Mehmetçik'e karşı bir milletvekili ve her şeyden önce bir Türk vatandaşı olarak sorumluluğumuz var.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle, ordunun harekât etkinliğinin artırılması, diğer taraftan da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum düzenlemesi amaçlanıyor. Bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olmadı değerli arkadaşlar. İki yıl önce bugünlerde demokraside çağ atlayacaktık ve ilk 10 dünya ekonomisine girecektik ya hani, en çok da, vallahi de billahi de size zarar verdi; olmadı maalesef. Aklıma şu geliyor: Matematikte bir olmayana ergi metodu vardı; bir şeyi sonuçtan alırsınız, olmuş kabul edersiniz, ona uydurmaya çalışırsınız. Vallahi bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ya dar geldi ya geniş geldi ama bir şekilde olmadı, uymadı.

Tüm bu değişiklikler Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı olan birçok meselenin yalnızca çok küçük bir bölümüne yönelik, yetersiz ve kısa vadeli hesaplar olarak hazırlanmış. Biz Türk Silahlı Kuvvetlerini güçlendirelim diyoruz, sistemsel ve kalıcı olsun yapacaklarımız -yoksa destekliyoruz yapılacak olanları- işte, bu noktada askerî okullar işin kilit taşı ve çocuklarımızın en verimli çağlarında ordu disiplini altında alacakları askerî eğitimden yoksun bıraktırılması yanlıştır; bundan dönmelisiniz, bundan dönmelisiniz, bundan dönmelisiniz.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücünü çeşitli kurumlara paylaştırmak hedeflendi okullar kapatılırken ve o günlerde belki makuldü ve gerekliydi de ama artık normalleşti her şey, yeniden bir düzenleme vakti geldi diyelim. Mücadelemizi yapalım sonuna kadar ama asıl yapılması gereken, Anayasa'ya ve kanunlara aykırı olan yasa dışı yapılanmaların Türk Silahlı Kuvvetlerinde varlık bulmasının önüne geçmeye yönelik önemli ve kalıcı tedbirleri almaktır. Yüce Meclisimiz tarihimizden gelen güçlü ordu temellerinde gençler yetiştirmek üzere askerî okulların yeniden açılması yönünde düzenlemeleri hayata geçirmelidir.

Bir diğer konu, benim ilgi alanıma giriyor, askerî hastaneler ve askerî hekimler meselesi. Ben bunu Mardin'in Nusaybin ilçesinde gerçekleşen bir operasyonda tim komutanı bir subayımızın kendi sözleriyle size aktarmak istiyorum. Diyor ki: "O günler göğüs göğüse muharebenin hayatın bir parçası olduğu günlerdi; hiçbir şeyden korkumuz yoktu. Nusaybin'de GATA'dan gelmiş 20 askerî tabip ve cerrah görevlendirilmişti çünkü Diyarbakır'da silah arkadaşlarımızın başına gelenler akıl almaz boyuttaydı. Sivil doktorların muharebe sahasını bilmemeleri, savaş cerrahisini bilmemeleri, askerî personele olan soğuklukları, hatta bölge halkının baskıları yaralılara müdahaleleri zor duruma sokuyordu. Bizde bir söz vardır 'Bir askerin basacağı bir mayını vardır, gün gelir o mayın o askeri bulur.' Beni de buldu; kafamdan, kulağımdan, şah damarımdan, kolumdan, boyun bölgesindeki sinirlerimden, her yerden 6 tane şarapnel parçasıyla vuruldum. Hayatta kalmamın yegâne sebebi, bölgede o sırada görevlendirilmiş, konusunda uzman askerî cerrahlardı. Kanamamı durdurdular, hayata beni tutundurdular ve aileme hediye ettiler beni." İşte, diyor ki: "Herhangi bir doktora emanet etmeyin lütfen, bütün arkadaşlarımız bu korkuyu yaşıyor."

Değerli milletvekilleri, bugün konuştuğumuz kanun teklifi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurumsal yapısı ve askerî personele dair yığınla sorunun sadece birkaç tanesini gideriyor; geçici ve yetersiz. Bizim İYİ PARTİ olarak, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve onun mensuplarının ivedilikle çözülmesi gereken temel, asli ve somut sorunlarına yönelik çabamız her zaman samimi ve ısrarcı biçimde devam edecektir diye belirtiyoruz tekrar ve mevcut kanun teklifini her ne kadar yetersiz ve eksik olsa da Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin güçlenmesi ve iyileştirilmesi amacıyla desteklediğimizi belirtiyoruz.

Hepinize saygılar sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)