GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:18.12.2012

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin 3'üncü bölümünün "Yatırım Harcamaları, Mali İdareler ve Fonlara İlişkin Hükümler" başlığı altındaki "Yatırım" Başlığı adını taşıyan 9'uncu maddesi üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek için söz aldım, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Burada 4 tane husus var: Bir tanesi, program dışı harcama yapılamayacağı; ikincisi, merkezî yönetim bütçesindeki toplu ödenek verilen yatırımlar için belirtilen esaslara ilişkin hususlar; üçüncüsü, merkezî yönetim bütçesi yatırım projeleri ile ilgili ödenek aktarmaları, eklemeleri, devir esasları; dördüncüsü ise, yatırım programı eki projelerin değişiklik esaslarını belirliyor.

Sayın Bakan, siz 2013 yılı bütçesini açıklarken, hedeflerini, cari olarak 2012 yılı gerçekleşme tahmininin altında açıkladınız. Toplam bütçe harcamaları içindeki payına da baktığınızda da 9'lardan 8'lere düşüyor. Bu, neyi gösteriyor? AKP Hükûmetinin bu sene yatırım harcamalarında ciddi bir tavır alamadığını açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor, bunu görüyoruz. Bununla birlikte 50 tane gerekçe bulursunuz ancak hiçbir gerekçe, gerçekçi olmaz. Sülün Osman bile kimseyi inandıramaz bu konuda. 2012 yılı dâhil, geçmiş yıllarda kamu sabit sermaye yatırım hedefleri, reel ya da sabit fiyatlarla negatif oluyordu. Devlet Bakanlığının buna izahı, "Başlangıç ödenekleri hep düşük olur." gibi komik bir ifadeyle de bize bunu söylüyordu. Bunun böyle olması mümkün değil, "Siz, bütçeyi yapamıyorsunuz." anlamına gelir, "Sonradan değiştireceğim." dediğinizde.

Siz, kamu olarak kaynak yokluğundan yatırım yapamıyorsunuz. Özel sektörü bu alana sokmaya çalışıyorsunuz ama özel sektör, ticari olmayan neye girmiş oluyor? Alana girmiş oluyor.

Tasarruflar zaten yetersiz. Devri iktidarınızda özel kesimin tasarruflarının millî gelire oranı nereden nereye geldi? Yüzde 24'lerden yüzde 12'lere geldi. Bu, sizin burada yaptığınız, açıkladığınız belgelerde de çok açık ve net bir şekilde gözüküyor.

Bakın "Dışarıdan kaynak girişi var." diyorsunuz. İlk on ay itibarıyla cari işlemler dengesine bakıyorsunuz, 57 milyar dolar kaynak giriyor. Bu sene de bakıyorsunuz, 50 milyar dolar ilk on ayda kaynak giriyor. Bu sene rezerv olarak Merkez Bankasında tutturuyorsunuz çünkü avantajlı geliyor getirenlere ama geçen sene öyle değildi. Ama Başbakanın eline kâğıdı verip okutturuyorsunuz. Ne diyorsunuz Sayın Başbakana? "Rezervlerimiz arttı." diyorsunuz. Adam onu kullanabilse niye kullanmasın, Merkez Bankasına versin? Çünkü özel kesim borçlanıyor, o getiriyor kaynağı. Bunları falan burada doğru düzgün anlatmak lazım millete. Özel sektör yatırımı arttı mı bu yıl? Artmadı. Merkez Bankasına veriyorlar, biraz önce ifade ettim. Başbakan, anladığı kadar anlıyor -işi değil, uzmanı değil- anlamadığını da kabullenmek zorunda kalıyor; millete de yanlış ifade ettiriyorsunuz.

Aynı miktarda dış kaynak girişinde birinde büyüme yüzde 8,5; bu sene yüzde 2,5. Şimdi, baktığınız zaman, bunun mantığının olmadığını görmek mümkün.

Sermaye giderlerinin yurt içi hasılaya oranı 2002'de millî gelirin yüzde 2,2'si; 2012'de neyi? 2,4'ü. Ne değişmiş? Sermaye giderlerinin faiz dışı bütçeye oranına bakıyorsunuz, 2002'de yüzde 11, 2012'de yüzde 9,3. Bunun neresi iyileşme Allah'ınızı severseniz?

İş gücü piyasasından bahsediyorsunuz. Düştü mü seviniyorsunuz; dün tekrar arttı, sıkıntıya giriyorsunuz. Bu ara bir de 2002'den biraz kurtulduk da Avrupa'yla mukayese etmeye başlıyorsunuz ama bazlarını doğru göstermiyorsunuz. Batı'da iş gücüne katılım oranı bizdeki gibi yüzde 50 mi? Yüzde 70'lerde. Gazetelerde oturup hesabını kitabını yapan ekonomi yazarları açık ve net bir şekilde söylüyor, "Siz bunu onların yöntemiyle hesapladığınız zaman sizdeki işsizlik yüzde 30 olur." diyorlar. Bunları siz de biliyorsunuz ama doğruları anlatmıyorsunuz millete; sıkıntılı olan o.

Bir de şu Orta Vadeli Program'a bugün yine değineceğim.

Sayın Bakanım, şu. Her şeyi değiştirdiniz, 9 Ekimde bir ay yine geç yayınladınız. Orta Vadeli Program, Orta Vadeli Mali Plan, Yatırım Programı Hazırlıklarıyla İlgili Genelge -Kalkınma Bakanlığının- Dönemi Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberi. Bunu -Allah'tan korkmak lazım- aynı günü kim alıyor da hazırlayıp size getiriyor Allah'ınızı severseniz? Ya, yanınızda Sayın Vekil var, Denizli'den. Üniversiteden, hiç oradan temas edip şeye gelen? 9 Ekimden sonra mı geldi hepsi, önce hiç gelen olmadı mı? Siz bunlara hedefleri göstermediniz mi daha önceden? Niye milletle alay ediyorsunuz?

Şunu söyleyebilirsiniz: "Dünyada konjonktür kritik, biz buna ayak uyduramıyoruz, ne yapacağımızı şaşırdık. Ya, biz de bunu geç yayınlayalım da memleketin itibarı açısından yarın `Hedefler şaşıyor.' dedirtmeyelim." Bunu ben bir muhalefet partisinin milletvekili olarak makul bile karşılarım dışarıya karşı. Ama siz bunu? Herkes biliyor bunu ya, bunun nesini saklıyorsunuz? Kaç kere söylüyoruz.

Şimdi, bütün devlet daireleri Anadolu'dan sizin oraya yığılıyor, aşağı yukarı işi bitiriyorsunuz, "9 Ekimde de bunlara göre bütçe yapacağız." diyorsunuz. Bunun neresi mantıklı Allah'ınızı severseniz? Bu işin prosedürünü hepimiz biliyoruz biz, oradaki bürokrat arkadaşlar da biliyor, Planlamadakiler de biliyor, diğerleri de biliyor. Muhtemelen Anadolu'daki izleyenler de şimdi hepimize gülüyorlar ben bunları söylerken.

Şimdi, öyle bir teşkilat ki vergi dairesi müdürleri ayağa kalktı. Dün size sorulan ücretlerle ilgili bir husus vardı sanıyorum. Siz dediniz ki: "Hiç kimse kayba uğramadı." Tamam, kayba uğramadı ama siz KPSS'de veya üniversiteye giriş sınavında ilk bine giren adaylar arasından aldığınız elemanlarla 100 bininciyi de aynı kefeye koydunuz, aynı maaşı veriyorsunuz. Ondan sonra, vergi dairesi müdürleri isyan etmez mi? İlk defa cumhuriyet tarihinde ne yaptılar? İsyan ettiler. Geldiler Bakanlığınızın önünde geçen hafta? Nerede? İstanbul'da. Bu neyi gösterir Sayın Bakanım? Sizin Bakanlığı idare edemediğinizi gösterir. Açık ve net söylüyorum ve samimi olduğunuzu bildiğim için de söylüyorum. Belki siz dışarıda daha çok havayı teneffüs ettiğiniz için Türkiye'de olan biteni kavramakta biraz daha sıkıntı çekebilirsiniz. Bunun ne anlama geldiğini Türk bürokrasisinden gelen herkes çok iyi bir şekilde ne yapar? Bilir.

Şimdi, bir başka husus: Sayın Başbakanı doğru bilgilendirmiyorsunuz. Ülkücülerin Fatiha bilmediği hususuyla ilgili görüş beyanı oluyor. Yanınızdaki Sayın Vekilim MHP'nin eski Gençlik Kolları Başkanı, Denizli Vekili. Ben Denizli'de her televizyona çıktığımda söylüyorum "O dönemde hangi arkadaşları Fatiha bilmiyordu?" diye. Biraz önce Cafer Birtürk'le de konuştum. Dedi: "Ya, biz niye böyle bir zan altında kalıyoruz?" Bugün aynı safta olalım olmayalım, lütfen bunu -siz daha makul konuştuğunuz için size söylüyorum- gidin, Sayın Başbakana söyleyin "Kimseye iftira atmayın, kimseyi böyle zan altında bırakmayın." diye. Ayıptır, günahtır, yazıktır. Böyle bir şey konuşulur mu, böyle bir şey söylenebilir mi? Bireysel olarak "Hasan" dersiniz, "Hüseyin" dersiniz. Sayın Başkan Vekilimiz de aynı? Nasıl böyle bir şey söyleyebilirsiniz siz ülkücü camiaya? Bunları gayet net ve açık bir şekilde, dürüst bir şekilde kamuoyuna sizin ikaz etme göreviniz de var. Ağzından çıkmış olabilir hadi -doğru olmaz, kabullenemeyiz- ama bunu bir şekilde söylemeniz lazım.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - İşine geldiğinde ağlıyor, işine gelmediğinde iftira atıyor.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Şimdi, Ekonomik Sosyal Konsey? Referandum esnasında bağıra bağıra bir hâl oldunuz. Kaç kere topladınız Anayasa referandumundan sonra Ekonomik Sosyal Konseyi? Ne söylediler size, biz de bilelim. Hiç kimse bize o konuda bir şey getirmedi. Bakın, koca kriz geldi dünyaya, biz kurul kurduk, o kadar açıklama yaptık ama şurada beş dakikalık gündem dışı konuşmanın dışında dünya krizini konuşmadık. Ama siz Türkiye Büyük Millet Meclisinin dışında her yerde krizi konuşuyorsunuz. Ama bu yatırımlara önem vermeniz lazım Sayın Bakan; bu yatırımları atladınız, bu yatırımlara az ödenek ayırıyorsunuz. Bunu ifade etmek istedim.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.