| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 09.07.2020 |
HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 222 sıra sayılı Avukatlık Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik öngören yasa teklifi hakkında söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, günlerdir uzun tartışmalarla baroların bölünmesini konuşuyoruz, tartışıyoruz. Gerçekten de gerek Mecliste gerek Adalet Komisyonunda gerekse basında ve eylemlerle söylenmedik hiçbir şey kalmadı. Ben de merak ediyorum, acaba iktidar nasıl savunacak diye, onları cankulağıyla dinlemeye çalışıyorum. Çünkü baroların hepsi karşı, avukatlar karşı ve Türkiye Barolar Birliğinin de karşı olduğunu biliyoruz.
Şu argümanları sıralıyorlar, derler ki iktidar sözcüleri: "Temsilde adalet yok." "Demokratik değil." "Barolar siyasallaştı." gibi argümanlar ileri sürdüler. Ben de Adalet Komisyonunda söylediğimi hatırlıyorum "'Temsilde adalet yok.' diyorsunuz ama Antalya'dan, mensubu olduğum barodan bir örnek vermek istiyorum." dedim. Türkiye'nin 4'üncü büyük barosu olan Antalya Barosu 4.970 üyeye sahip, en küçük barosu olan Tunceli Barosu 43 avukata, üyeye sahip; bugün Antalya'nın 14 delegesi var iken yeni düzenlemeyle ikisinin de temsili 4 delegeyle olacak Barolar Birliğinde. Sormuştum: "Bu nasıl temsilde adalet?" diye. Tabii, temsilde adaletle hiç ilgisi yok.
Ayrıca derler ki: "Anadolu baroları üzerinde vesayet var." Antalya Anadolu barosu, 14'ten 4'e düşüyor; Konya 9'dan 4'e düşüyor; Kayseri bir Anadolu barosu, 7 üyeden 4'e düşüyor. Demek ki bu söylenen iddia da doğru değil.
Grup Başkan Vekili Cahit Özkan'ı dinledim, şöyle dedi: "Bütün avukatları dinledik, tartıştık, konuştuk, STK raporlarını inceledik, hukuk derneklerinin görüşünü aldık, muhalefetten hukukçu milletvekilleriyle görüştük; Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, dünya uygulamalarını inceledik; Adalet Komisyonunda 200'ün üzerinde vekili dinledik, ideal hukukun peşine düştük, şimdi Mecliste tartışıyoruz. Çoğulcu, katılımcı, demokratik bir reform hazırladık." Evet, ben de diyorum ki: Size göre her şey tamam ama burada bir şey unutulmamış mı? Barolarla ilgili bir yasa teklifi hazırlanıyor, her şeyi incelemişsiniz de baroları unutmadınız mı? Barolar, kendisini unutturmamak adına 80 baro bir araya geldi, basın toplantısı yaptı, duymadınız. Eskişehir yolunda bir eylem yapmak istediler, yirmi yedi saat gözetim altında tutuldular. Meclis kapısında bekletildi, söz hakkı verilmedi. Şimdi, Kuğulu Park'ta seslerini duyurmak istiyorlar, darp edildiler ve yine onları dinlemedik. O hâlde "Herkesi dinledik, görüştük, tartıştık." derken baroların yönetimiyle ilgili bir yasa yapılırken baroları hiç nazara almadıysanız ne "temsilde adalet" diyebilirsiniz ne "Demokratik bir baro, bir yasa teklifi hazırladık." diyebilirsiniz.
Hepimiz bir baronun mensubuyuz. Bu yasayı siz yaptıysanız içinden çıktığımız barolara görev tanımını tarif ediyoruz. Onlara diyoruz ki: Siz iyi yönetilmiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - "Biz, 5-10 hukukçu bir araya gelelim -şu rozeti takmış hukukçular olarak- size öyle bir kanun teklifi hazırlayalım ki siz bundan sonra pekâlâ yönetilirsiniz." diyorsunuz. Bu, yani 130 bin avukata, onları temsil eden barolara bu sözü söylemekle bir vesayet rejimi uyguluyorsunuz.
Peki, tartıştık, konuştuk günlerdir, çok güzel ifade etmişsiniz; bir virgülünü değiştirebildik mi? Değiştiremedik ama bu gerçek hoşunuza gidiyor, dünyaya "Bizim Meclisimiz var, komisyonlarımız var, pekâlâ tartışıyoruz, konuşuyoruz." diyorsunuz da biz ne oluyoruz? Size görüntü veriyoruz, meşruiyet sağlıyoruz herhâlde.
Meclis üzerindeki vesayetin bir an önce kaldırılması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)