| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 08.07.2020 |
AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ grup önerimizin bugünkü içeriğine baktığımızda, kamuoyunun yakından takip ettiği Avukatlık Kanunu'nda bazı hükümlerin değiştirilmesini içeren teklifimizin gündeme getirilmesi oylanacak.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki Komisyondan geçen ve bugün Genel Kurula sunacağımız teklifimizin kamuoyunda ifade edildiği gibi "çoklu baro" başlığıyla özetlenmesi makul değil, doğru değil. Bu, Avukatlık Kanunu'nda büyük bir reform olarak değerlendirilebilecek, önemli içeriklerin olduğu, farklı hususların değerlendirildiği bir kanun teklifi. 28 maddeden oluşan bu kanun teklifi, Komisyon aşamasında beş gün gibi uzun bir süre değerlendirildi, elli beş saat mesai yapıldı; hiçbir partimizin, hiçbir vekilimizin konuşmasına sınırlama getirilmeden uzun saatler boyunca dinleme imkânı bulundu. 296 gibi çok sayıda milletvekilimiz konuşma hakkı, imkânı elde etti yani uzun uzun tartışıldı. Ümit ediyorum, bugünkü görüşmeler başladıktan sonra da yine Gazi Meclisin mehabetine yakışan, makul yaklaşımlarla, eleştirilerle, cevaplarla keyifli bir teklif görüşmelerini beraber yaparız.
Bu, demokratik baro adımında, reform adımında ciddi bir teklif, önemli bir teklif. Bu teklifin içeriğinde aslında çok önemli düzenlemeler varken sadece 3 büyükşehri ilgilendiren -tırnak içerisinde- tüm Anadolu illerinin bazı büyükşehirlerin tahakkümümden kurtulmasını sağlayacak, eşit temsili sağlayacak bir düzenleme olmasına rağmen, sanki sadece "Bölünüyoruz, Parçalanıyoruz." tarzı hak edilmeyen bir ithamla karşılaşılmasını doğru bulmuyorum. Bu teklife baktığımızda gururla savunacağımız, avukatlarımızın -gelecek zamanlar da değerlendirildiğinde- mesleki anlamda mutlu olacağını, keyif alacağını düşündüğümüz bir kanun teklifi.
Bakınız, değerli arkadaşlar, öncelikle eşit temsili savunan bir kanun teklifi. Ne demek o? Efendim, bir eleştiri yapılıyor, İstanbul ile Tunceli'nin, Ankara ile Rize'nin delege sistemi eşit olacakmış. Arkadaşlar, barolar avukatların illerdeki sözüdür, temsilcisidir. İlde en çok oyu alan aday -baro başkan adayı- kazanacaktır ve avukatların temsilcisi olacaktır ancak Barolar Birliği avukatların değil, birlik başkanlarının temsilcisidir aynen şu an Odalar Birliğinde olduğu gibi. O yüzden nüfusa göre delege tarzı yaklaşımı değil, tüm başkanların eşit temsil edildiği; birinin -diğerinin delegesi fazla diye- bütçe mi alır mıyım, almaz mıyım; yerel politikamı öngörür müyüm, görmez miyim endişesi de yaşamadan, şu anki Odalar Birliğinde olduğu gibi, dünya örneklerinde, Almanya başta olmak üzere birçok yerde olduğu gibi eşit temsilin olduğu bir sistem öngörüyor.
Yine bir başka eleştiri konusu, efendim "Baro başkanları kapıya geldi, almadınız, dinlemediniz." Değerli arkadaşlar, bunlar doğru bilgiler değil. Komisyon aşamasında, a'dan z'ye, başından sonuna Komisyon Başkanımızın daveti üzerine Barolar Birliği Başkanının temsilcisi bütün görüşmeleri takip etti.
OYA ERSOY (İstanbul) - Temsilcisi değil, personeli, personeli.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Katıldığı var, katılmadığı var ancak bir çok kez konuşma yapma imkânı buldu. Fakat pandemi gibi, farklı gerekçeler gibi... Tamamen takdirin Komisyon Başkanında olduğu "Tüm il baroları gelsin, gelmesin." tartışması, bizim açımızdan kendi bağlamından koparılmış bir tartışma çünkü ben aradım, Barolar Birliği Başkanı aradı, CHP'li arkadaşlar aradı.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Sadece 3 başkan gelecekti.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Kapıdaki, davetli olmadığı hâlde gelen, içerideki temsilciyi âdeta beğenmeyip gelen barolara "Şu anki süreçte hem salon müsait değil hem pandemi süreci var; 3 arkadaş gelsin, kanaatlerini aktarsın." dediğimizde "Hayır olmaz, tümü gelecek." dediler.
OYA ERSOY (İstanbul) - Doğru değil.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ama usul olarak bu, ne İç Tüzük'e ne de komisyon teamüllerine uygun değildi. Fakat -altını çiziyorum- barolar adına temsilci, baştan sona Komisyonda vardı arkadaşlar.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - "Barolar adına" değil, Barolar Birliği Sayın Başkan.
OYA ERSOY (İstanbul) - Barolar Birliği adına...
BÜLENT TURAN (Devamla) - Onun dışında... (CHP ve HDP sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, içerik bilgisi veriyorum, sakin olun, daha çok tartışacağız, konuşacağız ama bazen, belki bilmediğiniz ihtimalini de değerlendirin; bilgi vermeye çalışıyorum, belki eksik bilgi vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OYA ERSOY (İstanbul) - Siz bir bilgiyi alın da... Siz de öğrenmeyi bilin, tehdit etmeyi değil öğrenmeyi bilin.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Sayın Başkan, beraberdik beş gün.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Onun dışında Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun zorunlu baroyu asla öngörmüyor. Bu da basında benzer ithamlarla farklı değerlendiriliyor. Zorunlu baro demek... Kanunda yazar "İstanbul'da 5, Ankara'da 3 baro." dersiniz. "İstanbul'da Avrupa'ya 1, Anadolu'ya 1." dersiniz veya "Mahkeme çevrelerine 1 baro dersiniz." Bu, zorunlu olur. Şu an zorunlu baro yok; bu yanlış bir itham, yanlış ifade.
Şu an eğer o ilde 5 binden fazla avukat varsa ve yine bu avukatlar kendilerinin temsil edilmediğini düşünüyorlarsa... Örnek: İstanbul'da şu an 50 bin avukat var. Mevcut Başkana 8 bin kişi oy vermiş, 42 bin kişinin temsili yok.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - 26 bin kişi oylamaya katılmış.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Eğer bu 42 bin kişi şu anki Başkanın kendilerini temsil ettiğini düşünüyorsa zaten baro kurmaz, tek baro olur; zorunluluk falan yok.
OYA ERSOY (İstanbul) - Niye getiriyorsunuz o zaman?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ama şu anki baro başkanlarının birçoğunun yaptığı gibi Diyanete hakaret ederse, Anadolu ruhuna ihanet ederse, DHKP-C'nin -bazıları için söylüyorum- sözcüsü gibi davranmaya devam ederlerse...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Devamla) - Başkanım, bir dakika daha istiyorum izin verirseniz.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Kapatın hepsini, olsun bitsin.
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Propaganda mı yapıyorsunuz Sayın Başkan?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Başkanım, selamlamama izin verir misiniz?
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Dolayısıyla -uzun tartışacağız ama- zorunlu baro değil. Eğer avukatlar kendi hür iradeleriyle örgütlenme hakkının, fikir hürriyetinin gereği olarak "Şu anki mevcut baro beni asla temsil etmiyor." diyorsa da bırakın da yeni baro kurabilsin diyoruz.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Paralel barolar kurulsun.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ama eğer şu anki baro başkanı mevcut hâliyle herkesi kucaklıyorsa, mesleki hassasiyeti gözetiyorsa, belli marjinal grupların değil de avukatların sözcülüğünü yapıyorsa neden iki, üç, beş baro olsun ki? Zorunlu baro değil, ihtiyari baro var; kanunu iyi okuyun.
Dolayısıyla, bu kanunun avukatlar için büyük faydalı olduğu kanaatindeyim. Zaten süreç içerisinde tartışacağız, konuşacağız. Eğer varsa yanlışımız revize ederiz, değerlendiririz ama bilin ki bundan on beş, yirmi sene önce, başka hükûmetler zamanında "nispi temsil" dendiğinde kim karşı çıkmışsa bugün de aynıları karşı çıkıyor "Bana dokunmasınlar." diyorlar. Mesele sen, ben değil, avukatların geleceğidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)