GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Manisa Milletvekili Özgür Özel'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:105
Tarih:30.06.2020

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, bu "O babayiğit nerede?" falan tarzı yaklaşımlara "burada" diye cevap veririz de gereksiz bunlar yani daha saygın, daha saygılı konuşulabilir, bir. İkincisi, Bülent Tezcan Bey'e dikkat etmesini öneriyorum şundan dolayı: Maskeyi çıkarıyoruz bağırırken, konuşurken. Pandemi ciddi bir problem, tehlike. Çok bağırıyorsunuz, yanınızda arkadaşınız var. Ya takın maskenizi ya bağırmayın. Zaten, bu, bağırmamak için var, ciddi söylüyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Anlatsana hukuktan...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bak, bağırmıyorum. O yüzden diyorum ki bağırmayın, burası konuşma yeri, bağırarak değil, konuşarak yapabiliriz Başkanım, birinci söyleyeceğim.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bir de akıl vereceksin...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Pandemi var, bağırma, bağırma.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Pandemi varsa bu yasayı niye getirdin kardeşim? Pandemiyle uğraş!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Özgür Bey, grubunuza sahip olur musunuz?

Bakın, Özgür Bey konuşurken bir sürü de böyle meydan okudu, nerede o yiğitler falan. Hiç ağzımızı açmadık, dinlesinler iki dakika, cevap vereceğim Başkanım.

Şöyle: Özgür Bey'e teşekkür borcumuz var. Bu manayla bu konunun tartışılmasını ve belki de anlaşılmayan tarafları varsa anlaşılmasına katkı sağlamış oluyor. Bakınız, mesela diyor ki Sayın Başkan: "İstanbul'un delegesi ile Tunceli'deki nasıl eşit olur?" Bakın Başkanım, avukatların birliği barolardır yani illerdeki baroları avukatlar seçer, birliği oluşturur. Ancak Türkiye Barolar Birliği, başkanların birliğidir, tüzel kişiliklerin birliğidir. Aynen Odalar Birliğinde olduğu gibi. Şu an Odalar Birliği mevcut hâliyle Türkiye'de başkanların temsil edildiği bir yer değil midir? Aynı mantığı o zaman Odalar Birliğine de biz getirelim; İstanbul'un çok olsun, Ankara'nın az olsun vesaire, bu yanlış bir yaklaşım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Dolayısıyla avukatlar mesleki çalışmaları için birliklerini illerde oluşturur. Kim çok oy alırsa oraya gelir, baş tacı ancak Barolar Birliği, bir daha diyorum, başkanların, tüzel kişiliklerin Odalar Birliğinde olduğu gibi temsilidir, Almanya'da her ilin başkanlarının eşit temsili olduğu gibidir. Dolayısıyla, Barolar Birliğinin eşit temsille bir araya gelip toplantı yapması aslında tüm baro başkanlarının bir gelecek kaygısı taşımamasının siyasi anlamda bir gereğidir. Bakınız, şimdi, isim soracaklar ama konu...

CAVİT ARI (Antalya) - Yeni mi aklına geldi, on sekiz senedir ne yaptınız da ne anlatıyorsunuz?

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Dinleyin, dinleyin. Ondan sonra cevap verin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Başkanım, dinlemeyene bir şey anlatamam ki.

CAVİT ARI (Antalya) - On sekiz senedir ne yaptınız da ne anlatıyorsun?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Size anlatıyorum, belki faydalanırsınız, size anlatıyorum.

Ben bu Kanunu ezbere biliyorum, bilmeyenlere anlatıyorum Başkanım, dinlesinler anlatayım.

İkincisi, Almanya'da öyle, dünyanın birçok yerinde öyle, baro birliklerinin ortak yönetimidir. Ancak İstanbul'un çok delegesi olacakmış da Tunceli'nin bilmem ne olacakmış. Bakınız, 50 bin avukatın olduğu İstanbul'da 8 bin oy alan kişi, delege bağlamında hesap yapılırken kalan 42 bininkini de yapıyor.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sizin adayınız 2 bin oy aldı, 2 bin. Ona bir baro kuruyorsunuz, onu anlatsana.

TAMER DAĞLI (Adana) - Ne saygısız adamsın sen ya! Ayıp yahu, ayıp! Dinlemeyi öğren, dinlemeyi.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ben İstanbul Barosu üyesiyim, 2.300 oy aldınız, ona baro kuruyorsunuz.

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Dinle, dinle!

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ne dinleyeceğim ya!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

Sayın Turan, buyurunuz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bunlar demokratik kişiler, biz değiliz, değil mi Sayın Başkan! (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, bu tarz, bu üslup Meclisin mehabetine yakışmıyor, demokratik mütalaaya yakışmıyor.

Beğenmeyebilirler, ben bunu istiyorum, bunu söylüyorum. Senin dediğini mi söyleyeyim illa, senin dediğini mi yazayım illa? Ben öyle düşünmüyorum, bırakın söyleyeyim.

Bir daha söylüyorum: 50 bin avukatlı İstanbul'da 8 bin oy alan...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sen inanıyor musun söylediklerine?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, Allah aşkına, çok rica edeceğim ya! Allah aşkına yapmayın ya! Bak, dört değil, beş değil, gözünü seveyim ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Özgür Bey, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Turan, tamamlayalım efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkanım, konuşabilsem tamamlayacağım.

Bakınız, bir daha söylüyorum: 50 bin avukatlı bir baroda 8 bin oy alan kişi, oylamaya katılmayan 42 binin de delege hesabını Ankara'ya taşıyor. Önemli bir şey söylüyorum, hani İstanbul çok olsun diyorsunuz ya. Ama oy vermeyen 42 binin de delege hesabı yapılıyor, dolayısıyla bu hesap yanlış bir hesap. O yüzden diyorum ki Barolar Birliği, başkanların birliği olması lazım; onu hazırlıyoruz, 3+1. Ama yine de Özgür Bey'in eleştirisini ciddiye alarak diyorum ki: Bu hassasiyeti önemli, o yüzden 5 bin avukatın olduğu yerde ilave bir baro imkânı varsa aynı şekilde delege imkânı da olsun diyoruz. Dolayısıyla, İstanbul, Ankara, İzmir tarzı yerlerde her beş binde 1 ilave delege vererek zaten nüfusa ilişkin bir delegasyon yapılanmasını da kısmen sağlamış oluyoruz. Her sistemin eleştirilen tarafı olabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Her demokratik rejim içerisinde seçim sistemleri, benzer çalışmalar eleştirilir, daha iyisi önerilir, baş tacıdır ama bağırarak, kızarak, arkadan laf atarak olmaz. Bir daha söylüyorum, Barolar Birliğine yaklaşımımız başkanların birliğidir.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Hâlâ konuşmayın diyorsunuz, ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ne dediniz?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sana demedi, sana demedi.

BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Başkan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yeni gelene baştan başlayalım o zaman Başkanım.

Dolayısıyla, bu çalışma komisyonda görüşülecek, teklifleri değerlendiririz tekrar, benzer çalışmalar varsa mutlaka ispat ederiz. Fakat benim dediğim doğrudur, şu anda yapılan doğrudur; bu, doğru bir yaklaşım değil. 1960 Anayasası'ndan sonra farklı hesaplarla Türkiye'de çok sayıda -statükoyu da temsilen- siyaseti zayıflatmak niyetiyle kurulan kurumlardan diyenler de var. O yüzden sakin bakmakta, tartışmakta, felsefi bakmakta da fayda var. Türkiye'nin önünü açmak, Türkiye'de daha demokratik bir rejim, daha demokratik bir sistemi beraber tesis etmekte büyük fayda var diye düşünüyorum Başkanım.