GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Engin Altay'ın AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:104
Tarih:24.06.2020

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; şimdi, birkaç şey ifade etmek istiyorum. Sayın Grup Başkan Vekili kürsüden dedi ki: "Bu bürokratlara haddini bildirin."

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Evet, evet, dedim.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Şimdi, biz, prensip olarak, yönetim tarzı olarak ne bürokratlara ne vatandaşlara had bildirmeyi tercih etmiyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - O sizin tercihiniz, ben olsam bildiririm.

BAŞKAN - Arkadaşlar, buna da itiraz etmeyin lütfen.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Alışılmış bir şey var. Biz, herkese, hem vatandaşlarımıza hem bürokraside çalışan arkadaşlarımıza... Ki onlar da bu işin bir parçası. İşini iyi yapanla yola devam; noksan varsa, hukuk içerisinde biz onları bu görevlerinden başka yerlere kaydırıyoruz. Bizim işimiz had bildirmek değil, iş yapmak, birincisi bu. İkincisi, şimdi, Sayın Başkan dediler ki: "Size 220 kişi, bize 20 kişi." E güzel, doğru mu doğru fakat içinde çok acayip bir tenakuz barındırıyor. Hem diyorsunuz ki: "Vatan için ölürüz." E tamam da yani biraz tuhaf bir şey değil mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Saray için değil ama vatan için...

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Yani şunu demek istiyorsunuz: "Bizim işimiz ayak diremek, iş yapmak değil. Biz size ayak direriz."

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hayır. Söylediklerimi çarpıttın, sataşma yaptın.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - O çıkıyor buradan, dolaylı olarak o çıkıyor, "20 kişi"yle o çıkıyor.

Biz daha evvel bunu tecrübe ettik, bakın, infazla alakalı bir düzenleme yaparken. Kaçsa kaç yani ister 220, ister daha fazla; biz buradayız, bir yere gitmiyoruz. Bunlardan da korkmuyoruz, hastalıktan da korkmuyoruz aslında ama sonuçta, biz bunu, kendimizi koruyarak yapmak istiyoruz. Fakat şunu görüyoruz, tabii bunu da söylememiz lazım: Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu hastalığın var olmasının farklı anlamları var tüm Türkiye açısından. O yüzden bize düşen, ister iktidar ister muhalefet, her birimize düşen sorumluluk içerisinde elzem addettiğimiz çalışmalarımızı yapalım, beraber yapalım, hep beraber. Şimdi müzakere edeceğiz, hangi şartlarda çalışacağız diye. Hepimizin sağlığı kıymetli. Bu çerçeve içerisinde bir programlama yaparak meseleyi tamamlayalım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili çağrı oldu, ona cevap vermem lazım Sayın Başkanım.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - O versin, sen niye veriyorsun?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Genel Başkanımız...

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bir defa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekili, Grup Başkan Vekilliğinin ne anlama geldiğini unuttu diye düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bizim Grubumuzun Başkanıdır, ben de onun vekiliyim, onun vekili sıfatıyla cevap veriyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Evet. O kadar biliyorum, o kadar biliyorum.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - O zaman laf atmayın veyahut da doğru laf atın. Bence biraz paslanmışsınız laf atmak konusunda.

Sonuçta, şununla bağlayacağım: Bir defa, Türkiye mahkemelerinin böyle bir görevi yok, böyle bir yazılı, bilmem işte, "Şunu yapın." "Korkmayın, girin." falan...

Bu "korkmak" lafını çok kullanıyorsunuz, bir kelimeyi kim çok kullanıyorsa aslında, o kendisinde yoktur. Türkiye'de hâkimler ve savcılar da maşallah pek cesurdur hakkı, hukuku, adaleti yerine getirmek için.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından gürültüler)