| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 14.04.2020 |
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malum, YÖK Yasası üzerinde görüşmeler yapıyoruz. Üniversitelerimizde örgütlü Tüm Üniversite Çalışanları Sendikasının, 2.500 civarında öğretim üyesi, akademisyen, idari memur, işçiler dâhil olmak üzere yani tüm üniversite çalışanlarını kapsayan bir araştırmasında bazı sonuçlar var. Bu sonuçları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Üniversite çalışanlarının en çok mağduriyet yaşadıkları konuların başında tayin ve nakil problemleri olduğu ortaya çıkmıştır. Ankete katılan üniversite çalışanlarının yüzde 64,90'ı yani üçte 2'si bu mağduriyetten söz etmektedir.
2'nci sırada ise torpil ve adam kayırmacılığı geliyor. Üniversite çalışanlarının yüzde 60,40'ı torpil ve adam kayırmacılığının çok yoğun olduğunu ifade ediyorlar.
3'üncü sırada ise idari atamalarda yapılan haksızlıklar; yüzde 59.
4'üncü sırada mali ve sosyal haklar konularındaki eksiklikler ve haksızlıklar.
5'inci sıradaysa yüzlerce davaya konu olan 2547 sayılı YÖK Kanunu'nun 13'üncü maddesi. Biliyorsunuz, bu madde rektörlere çeşitli yetkiler veriyor yani çalışanların kaderi rektörlerin iki dudağı arasında; keyfiyet burada oldukça yoğun. En muzdarip olunan konuların başında da bu husus geliyor.
6'ncı sırada gelen, yine, personelin diğer bir sıkıntısı ise taciz ve mobbing; üniversite çalışanlarının üçte 1'i bu konuda şikâyetçi.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bunlara, bu sayılara, bu rakamlara dikkatle itibar edersek üniversitelerimizin hâlini zaten çok iyi anlamış oluruz. Hepimiz biliyoruz, burada birçok konuşmacı anlattı; üniversitelerimiz maalesef liyakatsiz, yeteneksiz, niteliksiz rektörlere teslim edilmiş durumda. Pek çoğu da üniversitelerimizi aile şirketine çevirdi, hepiniz bunu biliyorsunuz.
Üniversitelerimizin bu kanunla şekli değişecek mi? Bu da tartışma konusu. Ama sizlere, burada, bazı uygulamalardan örnek vermek isterim. Örnek olarak, Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Fakültesinin verdiği doçent ilanına başvuru için "Şalgamda laktik asit bakterileri, aroma maddeleri, antosiyaninler ve depolama alanında çalışmalar yapmak." diye bir şart koyuyorlar.
Süleyman Demirel Üniversitesi ise Eskiçağ Ana Bilim Dalına yönelik verdiği öğretim üyesi ilanına "Pers Askeri Teşkilatı ve Kurumlarıyla ilgili çalışmalar yapmak..."
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ise yine "Arap dili ve belagatı alanında doktora yapmış olup İbn Ebi Zemenin ve tefsiri konusunda çalışmış olmak..."
Yani, adrese teslim, şahıslara teslim atama kompozisyonları.
Şimdi, bunların yanında, bir başka örnek, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi sürekli işçi alımı ilanında istenen belgeler arasında dikkat çeken bir madde var. Madde şöyle diyor: "Bahçıvan ilanına başvuran adayların Antep fıstığı budama alanında Millî Eğitim Bakanlığından onaylı sertifikalarla yeterliliğini gösteren belge." Allah aşkına, Nevşehir Üniversitesiyle Antep fıstığının ne alakası var? Ancak, rektör herhâlde Urfalı ki oraya Urfa'dan birini atayacak, görevlendirecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Şimdi, inanın bunları saysam zaten zaman yetmez ama ilim yuvaları dediğimiz yerleri bu hâle getirenlerin biraz düşünmesi lazım, hepimizin düşünmesi lazım. Onun için, inşallah, inşallah, bu konuşmalardan YÖK ve üniversite yöneticilerimiz bir şeyler alır da şöyle, gerçekten ilim yuvası hâline gelmiş üniversitelerimizle, liyakat sahibi rektörlerimizle gurur duyan bir Türkiye oluruz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)