GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:85
Tarih:14.04.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 212 sıra sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Konuya girmeden önce, Covid-19 yüzünden hayatını kaybeden Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sayın Haydar Baş'a ve bugüne kadar hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Hastanede tedavi gören tüm hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Gecesini gündüzüne katan tüm sağlık çalışanlarımıza, bilim adamlarımıza sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, güvenlik güçlerimize, çalışmak zorunda olup milletimize hizmet veren herkese ayrı ayrı teşekkürlerimi iletiyorum.

Sayın milletvekilleri, tabii, yine konuya geçmeden, dün Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamanın ne kadar trajikomik olduğunu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Muhalif medya kuruluşlarının ve köşe yazarlarının ülkeye karşı âdeta savaş açtığını söyleyerek "Ülkemizin bu kritik dönemdeki mücadelesine katkı sağlamak yerine, hepsi de yalan ve yanlış bilgilerle sürekli kin kusmak, virüsten daha tehlikeli bir hastalığın işaretidir." dedi. Özetle "Ülkemiz, medya ve siyaset virüslerinden kurtulacak." diyor.

On sekiz yıllık iktidarınız sonucu medyanın neredeyse yüzde 95'ini kontrol eder hâle gelmiştiniz. Basın mensupları size soru sormaktan bile imtina ediyorlar Sayın Cumhurbaşkanı. Bu nasıl bir zihniyet? Türkiye nereye gidiyor? Herkes senin dediğini, senin istediğini mi söylemeli? Otokrasiden totaliterliğe yelken mi açtın? İnşallah, bu aziz Türk milleti sizden ve marazi zihniyetten en yakın sürede ebediyen kurtulsun.

Dün, infaz yasasına getirdiğiniz önergeyle, Murat Ağırel ve 2 Barış'ın çıkma ihtimalini bile ortadan kaldırdınız. Kişiye göre kanun ihdas ediyorsunuz. Her konuda olduğu gibi yaptığınız adaletsizlikler, eziyetler, ihlaller inşallah iktidarınızın sonu olacaktır.

Sayın Soylu istifa etti, Cumhurbaşkanı kabul etmedi. Tamam, anladık, tartışılan bir konunun üstü şovlarla kapatıldı; güzel bir şovdu. Başdanışman İbrahim Kalın "Birlik ve beraberliğimize kimse balta vuramayacaktır." diye "tweet" attı. Ya, balta vuran baltacılar kim sayın milletvekilleri? Hangi hain odaklar birliğinize engel oluyor?

Değerli milletvekilleri, bizler Allah'ın izniyle bu zor günleri atlatacağız, Türk milleti olarak bu beladan kurtulacağız. Hastalık, çaresizlik kötü bir durum, Allah korusun milletimizi fakat vatandaşların hastalanmasından daha kötü olan durum devleti yönetenlerin zihniyetinin hastalanmasıdır. Maalesef, bugün Türkiye'de bir ayrılanlar, bir de kayırılanlar var. Yolsuzluk yapan müteahhitler, garibanın parasıyla yatlarda keyif yapan tosuncuklar kayırılır; bunlara itiraz eden muhalif görüşlüler ayrılır. Yarım milyona yakın insanı iki saat içinde sokağa döken, virüsün milyonlarca insana yayılmasına sebep olan siyasiler kayırılır; bu yanlışı haber yapan gazeteciler ayrılır.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Milyonlarca insana mı bulaşmış?

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bir devleti, hastalık değil, adaletsizlik yok eder; bir milleti, virüs değil, ayrımcılık parçalar. İktidara tavsiyemdir, içinizdeki ayrımcı zihniyeti lütfen karantinaya alın; sadece yüzünüze değil, kibrinize maske takın; fikirlerinizi dezenfekte edin:

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Kendi kendini dezenfekte et!

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Sen de ruhunu dezenfekte et!

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Adil olun, hakkaniyetli olun, birleştirici olun ki ömrünüz virüsten uzun olmasın. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Kendi kendini dezenfekte et!

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Algıyı yönettiniz bugüne kadar da krizi yönetemiyorsunuz; artık algıyı da yönetemiyorsunuz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Dünyada en iyi biz yönetiyoruz.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Bütün dünya görüyor nasıl yönettiğimizi.

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Evet, bu kanun teklifinde, değerli milletvekilleri, YÖK'ün uygulamalarında ortaya çıkan eksiklikler ve değişiklikler ele alınmış. Birçok maddesi için görüşümüzün olumlu olduğunu Komisyonda da ifade etmiştim. Üniversitelerimizin, ideolojik ve siyasi baskılardan kurtulmadıkça, kendi yöneticilerini seçemedikçe, liyakati esas alan bir anlayışla yönetilmedikçe bilimsel, çağdaş ve üretken bir yapıya kavuşamayacağını bir kere daha not etmenizi rica ediyorum.

Öğretim elemanlarının bağlı olduğu disiplin mevzuatı düzenleniyor bu teklifte. 657 sayılı Kanun'la devlet memurlarına uygulanan disiplin hükümleri akademiye uyarlanmaya çalışılmış. Sizlerden ricamdır, 657'ye göre akademik disiplin oluşturulamaz. Mobbingin en çok olduğu kurumlar hâline gelmiştir üniversiteler; özellikle de Cumhurbaşkanının rektörleri atamasıyla yandaş, candaş, akraba taallukat... Bakın, hukuk katlediliyor bu ülkede, hukuk fakültelerinden ses çıkmıyor. Ne hâle geldiğimizi anlayın diye ifade ediyorum. Maddenin "Uyarma" başlığının (d) bendinde bakın, akademik kariyer yapmış insanlar için "usulsüz müracaat veya şikâyette bulunmak" ifadesi var. Çıkarın bunu metinden. "Usulsüz" ne demek? Muğlak bir ifade.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Başüstüne! Emredersin!

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Dinlemeyi öğren Sayın Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Sen de konuşmayı öğren!

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Uyarın Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Sunat, buyursunlar.

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Yine "Kınama" başlığı altındaki "amirine sözle saygısızlık etmek" ibaresi oldukça subjektif bir tanımdır. Ayrıca bu düzenleme, saygısızlığın sadece amirlere yapılacağı, amirlerin ise saygısızlık yapmayacağı mantığıyla düşünülmüştür herhâlde. Bu düşünce Anayasa'mızın eşitlik ilkesine de aykırıdır, biat etmiş insanlar istediğiniz içindir.

Madde içerisinde yer alan "genel ahlak kurallarına uymamak, edep dışı tutum ve davranışlarda bulunmak" gibi çerçevesi belli olmayan muğlak ifadeler akademik alan için utanç vericidir. Genel ahlak kurallarına uymamak A idarecisine göre farklı, B idarecisine göre çok farklı şekilde algılanabilir. Bu düzenleme, ifade özgürlüğüne, bilim ve sanat özgürlüğüne aykırı şekilde getirilecek sınırlamaların önünün açılmasını da ortaya koymaktadır.

Bu konuyla ilgili diğer görüşleri Sayın Ümit Özdağ partimiz adına ifade ettiği için ben diğer maddeler üzerinde görüşlerimi ifade etmeye devam edeceğim.

Evet, bu teklifle vakıf üniversiteleriyle ilgili bazı olumlu düzenlemeler getirilmiş. Türkiye'de, son on yıldır, vakıflar ve bunlara bağlı vakıf üniversiteleri mantar gibi çoğalmıştır. Bu vakıflara, iktidar partisine yakınlığına göre, hiçbir kanun ve kural tanımadan, hazine arazileri tahsis edilmektedir. Bu talan süreci yaşanmaktadır ülkemizde ve bu durum vicdanları karartmaktadır. YÖK tarafından üniversite veya eğitim kurumu kurmak için başvuran vakıfların değerlendirme kriterlerinin yeniden gözden geçirilmesi ve liyakate göre karar verilmesi gerekmektedir. Vakıf, Allah rızası için bir malı kamu yararına bir iş için vakfedip korumaktır. Vakıf üniversitelerinde kamu yararı "eğitim hizmeti" olarak açıklanıyor. Öyle mi? Üniversiteyi kuranlar ya büyük holdingler ya siyasi organizasyonlar -ki özellikle- ya da birtakım cemaatler. Bunların hepsini yaşadık.

Koçibey Risalesi var sayın milletvekilleri. 17'nci yüzyılda yaşamış yazar ve düşünür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Tamamlıyorum.

Koçibey IV. Murat'a sunduğu risalesinde "Bir adam, din ve devlete layık hizmet görmediği hâlde ve bir memleket değil belki bir köy bile fethetmediği hâlde, sadece ve sadece padişah yakını olduğu için, nice yüzyıl önce fethedilmiş ülkeden, devlet hazinesine ait nice köyleri ve mezraları bir yolunu bularak kendisine ve çocuklarına mülk olarak verdirmiştir. Ondan sonra bu mülklerden diledikleri yeri vakfedip bazılarını 'vakıf' namıyla çocuklarına gelir kapısı etmişlerdir. O tür vakıf ne şekilde doğru olur? O parayı besmele çekerek yemek dinî bakımdan nasıl hoş görülür?" diyor. Bugün fark var mı sayın milletvekilleri? Vakıf kuran kişi kendi öz malından o vakfı kurmak durumundadır. Devletin arsasını alacaksın, devletin bankasından kredi çekeceksin; bunun adı vakıf olmaz.

Diğer maddelerde devam edeceğim konuşmama.

Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)