GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:82
Tarih:11.04.2020

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) - Görevleri başında yitirdiğimiz sağlık emekçilerini saygıyla anıyor, hayatını kaybeden yurttaşlarımızın ailelerine başsağlığı diliyor, tedavisi devam edenlere geçmiş olsun diyorum. Bu konuşma hakkının kazanımı için destek veren siyasi partilere de teşekkür ediyorum.

Ara ara iktidara acaba çok mu haksızlık ediyoruz diye düşündüğüm zamanlar oluyor benim. Çünkü her ne kadar Türkiye siyasi tarihinin en baskıcı hükûmeti ve partisi olduğunu düşünsem de on sekiz yıl boyunca yaşattıkları sayesinde birçok konuda bilgi sahibi olmaya başladığımızı da düşünüyorum aynı zamanda. Örneğin, toplumun tüm kodlarıyla oynadıklarından yeni hâlimizi anlamak için sosyoloji öğrendik, bu on sekiz yılda akıl sağlımızı korumak için psikoloji öğrendik, sürekli gözaltılarla, tutuklamalarla uğraştığımız için hukuk öğrendik, şimdi de coronavirüsle sanırım kendimiz mücadele etmek zorunda kalacağımız için enfeksiyon hastalıkları öğreneceğiz.

Fakat görüyorum ki iktidar bu yaptıklarından hiçbir şey öğrenmemiş. Bir maske dağıtmayı dahi altı günde organize edemediğini de görüyoruz, önce satmaya niyetlendikleri maskeler, tepki gelince ücretsiz oldu. Sonra, önce "e-devletten" sonra "PTT'den dağıtılacak." dendi. CHP eski Milletvekili Gaye Usluer'e "Eczaneden dağıtılsın." dediği için troller, yandaş gazeteciler saldırdı, profesörlüğüyle dalga geçildi ama sonunda eczanelerden dağıtılmasına karar verildi.

Ya dün ilan edilen sokağa çıkma yasağına ne demeli? Bu kadar organizasyondan yoksun, bu kadar beceriksizce yapılabilir mi bu iş? Yarattığınız panikle on binlerce kişiye virüs bulaşmadıysa gerçekten şanslıyız ki böyle bir ihtimal yok. Sonuç, bütün geceyi halka cahil diyerek geçirdiniz. Dün İçişleri Bakanı dedi ki "Biz Genel Başkanımızın talimatıyla yapıyoruz." Sonra "tek adam rejimi" deyince de kızıyorsunuz.

Bunlar iktidarın yapamadıkları. Peki, ne yapıyor? Zaten bildiğini yapmakta ve buna devam etmekte mazhar. Salgın sırasında inşaatlara devam ediliyor, kayyum atamaya devam ediliyor, ihalelere devam ediliyor, muhalif sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltılara devam ediliyor. Bunu yaparken de akıllara durgunluk vermeyi ihmal etmiyor. İçişleri Bakanı ülkede her türlü tehlikeye karşı kahramanca bir mücadele veriyor, yakın zamanda çok tehlikeli bir berberi suçüstü yapmayı başardı!

Sırrı Süreyya Önder bir konuşmasında "Saç kesmeyi örgüt üyeliğine delil sayan bu absürt ve bir iki sene içerisinde şebeklik sayılacak polis fezlekelerine dikkat çekmek için tıraş oldum." demişti. Üzgünüm Sırrı abi, iktidar saç tıraşı konusunda tam gaz devam ediyor. Bu arada siz nerede tıraş oluyorsunuz, onu da gerçekten çok merak ettim.

Devam edeyim: Taksicilere dair kararla ilgili şaka yapan Twitter kullanıcısını, "Yaşayamıyorum." diyen tır şoförünü gözaltına aldırıyor. "Yaşayamıyorum, çalışmam gerek." dediği için gözaltına alınan arkadaşı denetimli serbestlikle bırakılıp evde kalması gereken zamanda haftada bir karakolda imza atmaya zorunlu kılmak da gerçekten takdire şayan.

Başka neler yapıyor Bakan? İşe gitmek için servise binene, yaşamak için kâğıt toplayana ceza kesiyor. Arada canlı yayınlarda "Sınır yasa dışı bir şekilde nasıl geçilir?" onun tariflerini veriyor. Tabii, bu sırada makineli tüfeklerle çatışan çete serbest kalıyor. E, bu kadar işin gücün arasında kaçar. Çeteler de sanırım sosyal mesafe kurallarına uyarak çatıştığı için para cezası da kesilmiyor onlara.

Şimdi "infaz indirimi" adı altında bir af getirmeye çalışıyor iktidar. Niçin? Corona için. 300 bin kişi cezaevlerinde istiflenmiş, bu yasayla rahatlayacakmış içerisi. Fakat iktidar hesap kitap da bilmiyor anlaşılan. Bir yandan "Cezaevlerini boşaltacağız." diyor; bir yandan, bir yıl ceza alana bile -daha önce yatmazken- "Beş ay yatacaksınız." diyor.

Peki, bu yasa düzenlemesinde ne yok? Tutukluların salıverilmesi yok. AKP Genel Başkanına hakaret, yok.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Var, var.

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - Gazeteciye, yazara, siyasetçiye, muhalif öğrenciye indirim yok. Bebekli, hamile, loğusa, çocuklu anneler yok.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Var.

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - Siyasi tutuklu ise hasta ve yaşlılar yok. Terör örgütüne üye olmamakla beraber propagandasını yapmak, hiç yok.

Bu uyduruk yasa herkese eşit uygulansa sizin yüzde 90'ınız şu an "terör örgütü" dediğiniz eski yol arkadaşlarınıza yardım, yataklık ve propaganda yapmaktan içeri girerdiniz, haberiniz olsun. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

Pakette neler olduğuysa günlerdir konuşuluyor. Ali İsmail'in, Berkin'in, Abdullah'ın katiline af var. Soma'nın, Çorlu'nun, Ermenek'in, Aladağ'ın faillerine af var. Dün "Katiller dışarı mı çıksın?" diyordunuz, işte çıkıyorlar. "Kadın cinayetleri kapsam dışı." diyorsunuz, "kadın cinayetleri" diye bir suç tanımı yok ortada. Berfin'in yüzünü kezzapla yakan adama geri dönmek zorunda hissetmesi size ne kadar güvendiklerinin karşılığı.

Bizimse dediğimiz net: Bu bir salgın ve cezaevlerinin tümünü ceza erteleyip boşaltmak ve çıkardığınız insanların takibini yapmak sizin göreviniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Mengüllüoğlu, tamamlayın sözlerinizi.

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - Şu koca kampüste tek bir vekile bile maskesiz dolaşmayan iktidar milyonlarca emekçiyi, binlerce mahkûmu aynı yerde yaşamaya, durmaya, yemek yemeye zorunlu kılıyor ama vekillere kutu kutu maske, dezenfektan gönderiyor, biterse yeniden gönderiyor. Neden? Sizin ya da bizim sağlığımız milyonlarca emekçininkinden daha mı kıymetli? Dostoyevski der ki: "Hepimiz Gogol'ün Palto'sundan çıktık!" Gogol "Palto" kitabında yoksul bir memur olan Akakiyeviç'in bütün hayatı boyunca dişinden tırnağından artırarak aldığı paltoyu çalanlara, çalınırken susanlara, ona üstten bakanlara, onu görmezden gelenlere öldükten sonra musallat olmasını anlatır. Palto, halkın canı pahasına yaşamak, sevdiklerini yaşatmak için döktüğü alın terinin, emeğin simgesidir. Siz, halktan paltosunu alıyorsunuz, halk da sizden hakkını ve bunun hesabını soracak ama emin olun hak da hesap da öteki dünyaya kalmayacak. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)