| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 11.04.2020 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 207 sıra sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Teklifi'nin 23'üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sokağa çıkma yasağı uygulanan bugünlerde evine ekmek götürmekte zorlanan pek çok vatandaşımız var. Bunlardan bir grup da bana ulaştı. Bunlar: Millî Eğitim Bakanlığıyla sözleşmeli çalışan 120 bin taşımalı eğitim servis esnafları. Okulların kapanması nedeniyle Bakanlıktan ödenek alamıyorlar ancak bandrol, trafik sigortası, muayene ücreti, oda aidatı gibi masraflarını yıllık olarak ödemek zorundalar. Millî Eğitim Bakanlığımızı bu esnafımızın sorunlarıyla ilgilenmeye ve bu konudaki yetkilileri göreve davet ediyorum.
Kanun teklifinin 23'üncü maddesi, hükümlünün duruşma, sağlık, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak ceza infaz kurumu dışında bulunduğu yerlerde, disipline aykırı eylemleri yahut disipline aykırı sözleri nedeniyle yaptırımlar uygulanmasına olanak sağlanmakta. Muhalefet şerhimizde Komisyon üyesi arkadaşlarımızın belirttiği gibi, yargılama ve duruşma esnasında disiplini tesis edecek olan merci hâkimdir. Dolayısıyla bu konunun infaz dışında olması gerekir. İnfazda disiplin müessesini bırakmak istismara yol açar, bu nedenle bu maddeye katılmıyoruz. Maddenin muhalefet şerhimizdeki gibi değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, burada bizim afla uğraşıyor olmamız aslında içler acısıdır. Daha önceki konuşmamda belirttiğim gibi af, doğru işlemeyen, adil olmayan hukuk düzenlerinin bir sonucudur. Bu afla biz, affa uğrayacaklar arasında varsa mağdurların bir kısmının hakkını teslim edeceğiz. Eğer hukukta bir aksama görüyorsak yapmamız gereken, gündelik çözümler üretmek değildir. Öncelikle hukuk sistemini düzeltmek gerekir, insanların neden suça bulaştığını araştırmak gerekir. Ekonomik olarak, sosyal olarak gerekli düzeltmeleri yapmak ve halkı suça bulaşmaktan da kendilerine karşı suç işlenmesinden de korumak gerekir.
Biliyoruz ki cezaevleri kapasitelerinin üzerinde dolu. Birçok mâhkumun nöbetleşe uyuduğunu da duyuyoruz. Açık kaynaklardan edindiğimiz verilere göre Türkiye'de 353 cezaevi var, bunların toplam kapasitesi 218 bin. Tutuklu ve hükümlü sayısı kaç? 2019 Kasım ayında 286 bin. 100'den fazla inşaat hâlinde hapishane var. Yeni hapishaneler inşa ederek suçu bitiremezsiniz, halkı da koruyamazsınız. Yozgat Vekiliniz gibi, cezaevi yapıp "bacasız fabrika yaptık" diye övünemezsiniz. Bu doluluk oranı mahkûmlar açısından da korkutucu, buralarda tedbir almak gerekir elbette. Hükümlülerin de beden ve ruh sağlığını koruyacak olan devlettir. Özellikle corona salgını sürecinde bu korumaya çok özel önem vermeliyiz.
Değerli arkadaşlar, af, adaletsizlik duygusu yaratmamalıdır. Düşünün, bir hükümlü işlediği suç için cezasını çekmeye devam ederken, bir başka hükümlünün cezasının kalkmasını adalet olarak değerlendirebilir mi? Bunu kendisine karşı yapılmış bir zorbalık, bir zulüm olarak görecektir. Siz birini kazanmak isterken, bir diğerini kaybedeceksiniz. Devlet adildir, devlet taraf tutmaz; vatandaşa öncelikle bunun hissettirilmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, cumhuriyet ilanından Rahşan affına kadar kapsamları birbirinden farklı 48 af çıkmış, Rahşan affıyla birlikte bunların 7 tanesi genel af. AK PARTİ iktidarında da genel aflar kadar kapsayıcı olmasa da çıkan aflar var. Mesela, Ağustos 2016'da çıkan ve yaklaşık 38 bin kişinin tahliye olacağı öngörülen bir yargı düzenlemesi mevcut. Aynı şekilde, önce Nisan 2012'de çıkan fakat cezaevlerini yeterince boşaltmadığı için Ocak 2013'te üzerinde tekrar düzenleme yapılan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'daki değişiklik; bundan sonra da Ağustos 2015'te yönetmelik yine değişmiş ve gazetelere örtülü af olarak yansıyan bu durumla cezaevlerinin boşaltılması amaçlanmıştır.
Sözlerimi toparlayacak olursam affın çıkarılması belki kendi tanımımızla "kader mahkûmları" için iyi olabilir fakat bunu af yerine hukuki düzenlemelerle sağlamak daha makuldur. Örneğin, uzun tutukluluk sürelerini kısaltarak ve tutuklu sayısını azaltarak işe başlayabilirsiniz. Önemli olan, afların adil olmasıdır.
Son olarak unutulan bir konuyu hatırlatmak istiyorum: Bizim 2,5 milyar dolar ödeyerek satın aldığımız S-400'ler ne oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Altıntaş
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Sayın Millî Savunma Bakanımızın kulakları çınlasın, hani nisanda kurulacaktı? "Ne S-400 alalım ne Patriot alalım, kendi mühendislerimizle kendimiz yapalım." dediğim için beni "Savunmasız Türkiye istiyor." diye niteleyen gazeteci arkadaş nerede, neden konuyu takip etmiyor?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)