| Konu: | 9 Nisan devlet adamı Turan Güneş'i ölümünün 38'inci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, "Açız." diyen Roman vatandaşa "Geber." yanıtının verilmesinin hangi aklın ürünü olduğunu anlayamadığına ve bu yanıtı veren Nail Noğay hakkında hukuken ne yapılabilecekse sonuna kadar yapılacağına, konunun takipçisi olacaklarına, Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Eczacıları Birliğinin yaptığı ortak çalışma sonucunda eczanelerden ücretsiz maske temin edebileceğine, Ankara Milletvekili Murat Emir'in yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Sağlık Bakanlığının sadece testlere bakarak değil bulgulara da bakarak netice ortaya koyduğuna ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 09.04.2020 |
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkanım, ben de ilk önce, elbette, Turan Güneş'i rahmetle yâd etmek istiyorum. Çünkü şunu görüyorum: Aslında "devlet adamlığı" dediğimiz şey, faklı yollarla, farklı yöntemlerle aynı hedefe bakabilmek ve özellikle, yaptığınız işlerin izi sizden daha sonra, ömrünüzü tamamladıktan sonra ortaya çıkıyor. Bu manada, kendisini rahmetle yâd ediyorum ve bu işlerin zor olduğunu bir kez daha görüyorum. Yani kolay bir şey değil; idealleriniz için, hedefleriniz için uğraşmak kolay değil. (CHP sıralarından gürültüler)
Şimdi, açık söyleyeyim, iyi bir şey söyleyince de laf işitmek tuhaf geliyor yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Size bir şey diyen yok Başkan, yanlış anladınız, kendi aralarında konuşuyorlar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Evet, demek ki, herhâlde, dün olduğu gibi oluyor.
Şimdi, önce, Nail Noğay'dan bahsetmek istiyorum. Normalde ismini söylemek istemem. Utanç verici bir şey, bir insana böyle "Geber!" demek, yazmak hangi aklın ürünü hakikaten ben de inanamıyorum yani.
Şimdi, sordum, baktım ne zaman işe girmiş bu Nail Noğay? 19/8/1988 yılında işine başlamış. Soruyor arkadaşlar ya "Kim almış işe?" 88'e bakılsın, kim almış işe. Tabii bu bizim sorumluluğumuzu ortadan kaldırmıyor. Otuz iki yıllık memur, maalesef bu kadar sene devlette çalışıp devlet olmanın ruhuna dair hiçbir şey öğrenememiş. Bir kelime insanı bitiriyor, acıyorsunuz gerçekten. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, iyi bir şey söylüyorum. Ortak bir noktadayız, itirazınızı gerektiren bir durum yok.
BAŞKAN - Arkadaşlar dinleyelim lütfen, bir açıklamada bulunuyor Sayın Zengin.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - "Kim almış?" diyorsunuz, cevap veriyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ben şunu söylüyorum: Kim almış? 88'de alan kim? Yapan kim? (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Herkes yapabilir.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, bir dinleyelim.
Buyurun, devam edin siz Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Söz kesildiği için...
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, bir sessiz olalım, Sayın Zengin'i dinleyelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkanım, şunu söylemek istiyorum: Biraz evvel ifade ettiğim gibi, herhâlde yanlışlarda ortaklaşabiliriz.
Şimdi, hayatın içerisinde hiç suçu olmayan bir alan yok. Ben daha evvel geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında da söyledim, bizim içimizde de bir hata yapan insan varsa, insanların hatasını o parti, bu parti, bu bakanlık diye ayırmıyoruz. Yanlış yapan kimse, bizim bakanlığımız bünyesinde, bizim bakanımız da atamışsa, kim yaparsa yapsın yanlış yanlıştır; biz bunun sonuna kadar takipçisiyiz. Nail Bey hakkında hukuken yapılabilecek ne varsa sonuna kadar yapacağız ve mümkünse de memuriyetten atılmasıyla alakalı bütün bir gayret sarf edeceğiz. Bunu hep beraber takip etmemiz lazım, bunu kabul etmemiz mümkün değil. İster Roman vatandaşı... Onu da biraz tuhaf buluyorum yani "Roman vatandaşımıza bunu dedi." Bu bile ayrımcı bir ifadedir. Önemli olan bir insana, ihtiyaç sahibi olan bir insana, bir kadına, bir vatandaşımıza bunu söyleyen insana biz hayat hakkı tanıyamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hayat hakkından kastettiğim şey, bu alandaki varlığını kastediyorum, memuriyet alanındaki varlığını kastediyorum. Bunu sonuna kadar takip edeceğiz ve görüyorum ki müşterek bir sorumluluk var. Herhâlde bu lafı söyleyen adam, o noktaya gelene kadar buna benzer bir ton iş yapmıştır çünkü insanların iş yapma şekli, bir işi nasıl yaparsa bütün işlerini aynı şekilde yapar, bir fark yoktur, yemeğini yemesinden oturmasına, iş yapmasına hepsi aynıdır.
İyi bir haber -ifade etmediler ama Özgür Özel Bey'in de bundan memnun olduğunu zannediyorum- Sağlık Bakanlığımız ve Türkiye Eczacılar Birliği ortak bir çalışma yaptı, artık insanlarımız eczanelerden ücretsiz maske temin edebilecekler. Daha önce ücretsiz temini ilan edildi; bu, posta yoluyla yapılacaktı fakat ulaşmada zorluk olabilir düşüncesiyle Eczacılar Birliğinin bir araya gelmesi... Çünkü eczacılarımız bu konuda çok önemli bir görev ifa ediyorlar, onlara da bir kez daha teşekkür ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bu manada, eczanelerden temin edilmesinin fevkalade anlamlı, iyi bir çalışma olduğunu düşünüyorum, her 2 kuruma da ayrıca teşekkür ediyorum.
Bir diğer söyleyeceğim şey: Bir suç ithamıyla karşı karşıyayız, bizlerle ilgili olarak, Sağlık Bakanlığımızla ilgili olarak bir suç uyduruluyor, deniyor ki: "Sahte rakamlarla, ölçülmeyen rakamlarla, sahte testlerle farklı bir tablo inşa ediliyor." yani bir suç isnadı var, suç uyduruluyor. Sağlık gibi bir konuda, yolun başında -bakıyorum- çok güzel uzlaşmıştık yani Sağlık Bakanlığımız bir Bilim Kurulu oluşturdu, bu Bilim Kurulu neticesinde kararlar deklare edildi, kamuoyuna yapılması gerekenler söylendi. Her akşam, televizyonda Bilim Kurulu üyelerinin kanaatlerini görüyoruz, hatta zaman zaman birbirinden farklı kanaatlerini görüyoruz -ki bilim böyle bir şeydir, birbirini teyit eden değil, farklı fikirlerin yarıştığı bir mecradır, böyle olması lazım zaten- Sağlık Bakanımız da gün gün, yaklaşan tehlikeyi, ne olduğunu, nasıl olduğunu, hepsini anlattı, hepsini.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Şimdi, fırsat olmadı, ben Mezarlıklar Müdürlüğünden çıkarttıracağım, İstanbul'da bu olaydan evvel bir günde kaç kişi vefat ediyor. Dün, daha burada, bakın, Grup Başkan Vekili Sayın Meral Hanım sorduğu için Samsun'da bir hapishanedeki definle alakalı konuştuk. Aslında testi negatif çıktığı hâlde, hayatını kaybeden vatandaşımızın muayenede bulguları coronaya yakın olduğu için, testi negatif olmasına rağmen böyle tanımlandığını ve defin işlemlerinin buna göre yapıldığını konuştuk. Demek ki Sağlık Bakanlığı, cezaevinde olan insanlarımız da dâhil olmak üzere, sadece teste bakarak değil, bulgularına bakarak, bir karar vererek netice ortaya koyuyor. Bu, şakaya gelen bir şey değil. Bu süreci bizim Bakanlığımız, Sayın Cumhurbaşkanımız yönetiyor. Buradan ortaya çıkacak olan bir maliyet... Biz bunları hesap eden insanlarız, akıllı insanlar bugün yaptıklarının gelecekteki maliyetini de tahmin ederler. Şu an sağlıktan başka bir gündemimiz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - En önemli meselemiz, milletimizin sağlığı. Öyle olduğu için her şey, hepimizin önünde cereyan ediyor. Kaç kişi hasta, kaç kişi muhtemel hasta olma durumunda, bunlardan bahsediliyor.
Şimdi, devamında şunu söyleyeceğim: Yani arkadaşlarımız takdir etmeyebilir ama bu işler takdir için de yapılmıyor zaten, milletimizin takdiri için yapılıyor. Dünyada, Türkiye'de yapılanlar takdir ediliyor. Türkiye'nin ortaya koyduğu çalışmalar, testlerle alakalı hızlı yaklaşımları -dün bahsettik- kininle alakalı ilaçların önceden toparlanması, yoğun bakım ünitelerinin fazlalığı... Bütün bunlar dünyada yapılan programlarda anlatılıyor, takdir ediliyor. Böyle bakıldığı zaman ve sağlık camiasında çalışan bütün hekimlerimize bakıyorum ekranlarda, insan gurur duyuyor, ne kadar önemli bilim adamlarımız var. Tabii onlar görünmez kahramanlar, böyle zor zamanlarda onları görme imkânımız oldu oysaki onlar her an, her daim çalışmaya devam ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Son cümle.
BAŞKAN - Tamamlayalım, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ve Türkiye'nin hem Türkiye'de hem yurt dışında bu kadar başarılı, alanında bu kadar yol almış dünya çapında isimlerin, Türkiye'nin geleceğine dair fikir ortaya koyması, dürüstçe Türkiye'nin iyi olduğunu, hangi konularının daha güçlü, hangi yanlarının daha zayıf, bunları da dürüst bir şekilde anlattıkları bir resmi "sahtelik" olarak anlatmayı Allah'a havale ediyorum, öyle söyleyeyim, eğer bir anlamı varsa Allah'a havale ediyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)