| Konu: | Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 04.03.2020 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve ailelerine başsağlığı, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.
Şehitlerimize son görevimizi yerine getirmek için Samsun'daydık. 3 şehidimizi toprağa verdik. Samsunlu hemşehrilerimiz ve kahramanlarımız İstihkâm Uzman Onbaşı Şükrü Elibol, Piyade Uzman Onbaşı Tayfun Pekel, Piyade Uzman Onbaşı Eyüp Gülaçtı ve aynı saldırıda şehit olan diğer Mehmetçiklerimize de Allah'tan rahmetler diliyorum. Kurtaran şehir Samsun'umuzun bir haftada yaşadığı acının tarifi yok, yüreklerimiz yandı, dağlandı, acımız çok büyük. Tabii beklerdik ki hiç olmazsa bu şehitlerimizin haberini aldığımız gece -Samsun'dan izledik, takip ettik- TRT'nin belki yayın akışı değişir, bir şeyler söyler ama maalesef hayal kırıklığına uğradık.
Diğer taraftan, son günlerde Samsun'un gündeminde bir su meselesi var. Kurumlar farklı farklı açıklamalar yapıyor. İlk açıklama SASKİ'nin. Samsun'da içme suyunun koktuğu ve suyun bulanık geldiğini belirten vatandaşlarımız sosyal medya üzerinden tepkiler gösterince SASKİ Genel Müdürümüz Fatih Yıldız Bey "Samsun'da suda yaşanan kokunun sebebi ihmal değil. Mevsim geçişlerine göre yağışlardan sonra bazı estetik parametre dediğimiz durumlar oluştu. Halkımızın tedirgin olmasına gerek yok." diyor. Bu açıklamadan sonra, yine Samsun Çevre Platformu, Uludağ Üniversitesinde bir profesöre analiz yaptırıyor; orada çıkan sonuçlara göre alüminyum değerlerinin normalden daha yüksek olduğunu, bu suyun içilemez olduğunu ifade ediyor. Devamında, bu sefer İl Sağlık Müdürlüğü tekrar bir açıklama yapıyor, diyor ki: "Yapılan tetkiklerde, yaptığımız analizlerde sudaki alüminyum değeri bir miktar yüksek." "Bir miktar yüksek"ten ne dediği çok fazla anlaşılamıyor yani içilebilir mi, içilemez mi, bununla ilgili bir bilgi yok. Dolayısıyla şu an Samsun'da tümüyle bir kargaşa var. SASKİ "Yalan beyanda bulunuyorsunuz. Dolayısıyla sizin hakkınızda davalar açacağız." diyor ama devletin kurumu İl Sağlık Müdürlüğü de diyor ki: "Bir miktar fazlalık var." Dolayısıyla içilebilir mi, içilemez mi diye bir görüş de beyan etmiyor. Sonuçta ne oldu biliyor musunuz? Şu an Samsun'da bütün marketlerde neredeyse içme suyu, bildiğiniz sular tükenmek üzere. Vatandaş bu mevcut suyu kullanmıyor. Dolayısıyla biz de bunu buradan gündeme getiriyoruz, diyoruz ki: Artık ne yapılacaksa, nasıl bir şey orta yere konulacaksa halkı tedirgin eden bu tür meselelerden uzak durmamız lazım. Bunun sonuçlarını bir an önce... Sorumlusu İl Sağlık Müdürlüğüyse, Halk Sağlığı Şube Müdürlüğüyse neyse, muallak açıklamalardan daha çok işin özü, özeti neyse buna yönelik açıklamalar yapması ve halkta sükûneti oluşturması şart. Yoksa bugün, hakikaten -diğer bölgeleri bilmiyorum ama- Samsun'da bu konuda çok ciddi meselenin, problemin olduğunun altını buradan çiziyorum. Bizim burada görevimiz uyarmak, buradan da uyarıyorum. İnşallah gerekli denetimler yapılır, halkın istediği şekilde su temini sağlanır.
Gıda güvenliğinden bahsediyoruz, gıda güvenliği de böyle. İşte, Tarım Bakanlığı her gün çıkıyor açıklama yapıyor, diyor ki: "Şu kadar gıdada sorun var. Bunları da ifade ediyoruz, listeyle beyan ediyoruz, isimlerinizi açıklıyoruz." Değerli arkadaşlar, şu dönemde, yaşadığımız yüzyılda hâlâ merdiven altı üretimlerden bahsedilmesi, belli gıdalarda gıda boyasından tutun da farklı argümanlara kadar ne isterseniz var cinsinden ürünlerin marketlerde satılması, inanın hepimizi çok ciddi üzüyor.
Dolayısıyla biz özünde bu kanunun bu fıkralarına destek veriyoruz ama bunlar daha çok Avrupa Birliği kapsamındaki düzenlemelerden kaynaklanıyor. Ben diyorum ki: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Avrupa Birliği vatandaşlarından daha kalitelidir, daha yüksek hizmeti haizdir. Onlar istediği için değil, bizim ülkemizdeki standartları yükseltmek adına bu düzenlemeleri yapmamız daha doğru olacaktır.
Dolayısıyla bunun konuşulacak bir tarafı yok. Hava, su, gıda en temel ihtiyaçlarımız. Bununla ilgili düzenlemeleri bir an önce gerekli... Yani ifşa etmek yetmez, onları gerektiği kadar cezalandırmak için ne gerekiyorsa yapmamız lazım diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)