GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:27.02.2020

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, Değerli Komisyon; İYİ PARTİ Grubu adına Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Geneline bakacak olursak, teklifi olumlu buluyoruz fakat ifade etmeliyim ki teklifin 2013'ten beri ertelenmiş olması iktidar açısından bir zayıflıktır. Teklifin Avrupa Birliğine uyum süreci için hazırlanmış olduğu açık. 2013'te oluşturulan taslak ancak 2015'te Başbakanlığa gönderilmiş, 2015'teki seçimler dolayısıyla Genel Kurula gelememiş, tekrar gündeme gelmesi 2018'i bulmuş fakat Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi değişikliği nedeniyle 2020'ye kalmış. Teklifteki kelime hatalarından fark ediyoruz ki bunca zaman geçmesine rağmen yine de dikkatli yazılmamış bir teklif var önümüzde her zamanki gibi.

Değerli arkadaşlar, kanunlar aceleyle yapılacak işler değildir. Basit hatalar büyük sonuçlar doğurabilir, muğlaklıklar adaletsizlikleri peşinde sürükler. Kanun teklifi sunarken kullanılan dili de doğru kullanmak gerekir. Bakın, söz aldığım 3'üncü maddede tanımlar var. Tanımlar yapılırken en başta dikkat edilmesi gereken, açıklayıcı ve birbirini tamamlayıcı olmasıdır. "Tanımlar" kısmında dikkatimi çeken husus, kavramları harf sırasıyla düzenlemiş olmanızın yol açtığı uyumsuzluklar. Örneğin önce "Ciddi risk taşıyan ürün" (c) bendinde, tanımlanmış, "Risk" ve "Risk taşıyan ürün" ise daha sonra tanımlanmış. "Risk"in ne olduğunu anlamak için 11 bent daha okuyorsunuz. "Ciddi risk taşıyan ürün" tanımı daha en başlardayken "Risk" ve "Risk taşıyan ürün" tanımlarının bu kadar geri kalması tuhaftır. Vatandaşlar kanunu incelerken daha rahat anlamak isteyeceklerdir. Tanımlardaki amaç, açıklayıcı olmasıdır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifi yazıldıktan sonra, başka komisyonlara, STK'lere danışılmamış -tamam, alışkınız- fakat en azından hazırlayanlar bir kez daha okusaydı. 6'ncı maddenin (6)'ncı fıkrasında geçen "Tazminat talebi için zamanaşımı süresi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren üç yıl ve herhalde zararın doğduğu tarihten itibaren on yıldır." cümlesi dikkat çekicidir. Zararın doğduğu tarihten itibaren on yıl olduğundan emin değil misiniz yoksa ne olursa olsun on yıl mı? Eğer ikincisiyse "herhalde"yi ayrık yazmalısınız. Daha iyisi "her koşulda" veya "her hâlükârda" şeklinde yazmak olurdu. Kanunda bunlara dikkat etmeniz gerekmez mi? Her hâlükârda gerekir.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hocam, bütün kanunlarda "herhalde" diye geçiyor, diğer kanunlarda da öyledir.

AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - İstişare etmek önemlidir, sizin göremediklerinizi bir başkası görür. Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisinin muhalefet şerhinde, bazı kavramlardaki belirsizliklerin giderilmesi amaçlanmış. Örneğin, madde 3'ün (ı) bendiyle ilgili verdikleri önergeye katılıyorum.

Partim İYİ PARTİ'nin muhalefet şerhine baktığımızda başka eksiklikler olduğunu da görürsünüz. Örneğin, 6'ncı maddeyle ilgili de sorun yaratacak hususlar var. Borçlar Kanunu'nun yeterli olmayacağı, ilgili diğer kanunların da eklenmesi teklif edilse de kanun teklifinin sahipleri bunu reddetmiş ve 6'ncı maddenin (7)'nci fıkrasıyla bu sorunun çözüleceği ifade edilmiş. Yine, madde içerisinde yoruma açık, muğlak ifadeler bırakılmış; bunlar Komisyonda belirtildiği hâlde, üzerinde tartışılmamış, ikna edici yanıtlar verilmek yerine, geçiştirilmiştir.

5'inci maddede geçen "aksi ispatlanana kadar" ifadesi hatalıdır. Bir ürün düzenlemenin insan sağlığı ve güvenliğiyle ilgili hükümlerine uyarken ürünü kim tekrar inceleyecek? Düzenleme ölçütlerine uygun bir ürünü tekrar, aynı ölçütler çerçevesinde denetlemek mümkün müdür? Ürün sahibi, sizce, onay aldıktan sonra, başkalarının araştırmasına, farklı ölçütlerle denetlenmesine razı olur mu? Bu maddenin "farklı zararlar tespit edilene kadar" "önceki uygun kanaatin yanlış olduğu anlaşılana kadar" gibi daha belirgin ifadelerle açıklanması gereklidir.

Değerli milletvekilleri, burada kabul edilen kanunlar yalnız AK PARTİ'li seçmenleri değil, 80 milyondan fazla vatandaşımızın yaşantısını etkiliyor. Bunca insanı etkileyen bir kanun çıkarırken üzerinde iyi düşünmek, her kesimden görüşler almak, uzmanlarla istişare yapmak hukuki bir zorunluluk değilse de vicdani bir sorumluluktur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)