| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 19.02.2020 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
176 sıra sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, teklifin 13'üncü maddesinde Bankacılık Kanunu'nda yapılan değişiklikle bankaların kredi, mevduat, dış ticaret, transfer, nakit yönetimi ve kredi kartı gibi tüm faaliyetlerden aldıkları ücret, masraf ve komisyonların belirlenmesi konusunda Cumhurbaşkanında bulunan yetki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına verilmektedir. Hepimiz biliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımızın önünde bekleyen hakikaten binlerce imza var. Bu iş yükünün Sayın Cumhurbaşkanımızdan alınıp Merkez Bankasına verilmesini destekliyoruz.
Hatta, özellikle son dönemlerde, bu hidrolik santraller daha çok vadilerde kuruluyor, bu vadiler de daha çok orman arazileri içerisinde. Orman arazilerinden bu tahsislerin yapılması dahi Sayın Cumhurbaşkanımızın imzasına tabi. Hatta bugün KİT Komisyonunun bir denetimindeydik. Bir havaalanına ismin verilmesi bile yine Sayın Cumhurbaşkanımızın yetkisinde; sırası gelmişken onu da burada analım. Son dönemlerde, Hatay'da "Hatay Tayfur Sökmen Havaalanı" isminin verilmesini biz Komisyonda benimsedik Hatay Milletvekili arkadaşımızın teklifiyle. Bunun isminin verilmesi bile Sayın Cumhurbaşkanımızın yetkisinde. Sayın Cumhurbaşkanımızı bu kadar yetkilerle donatıyoruz -itirazımız yok- ama bu iş yükünün altından kalkması da mümkün değil.
Şimdi, burada da bir bankanın çek tahsilatından, senet tahsilatından veya bir havaleden para almasının, ne kadar para alacağının yetkisinin Cumhurbaşkanlığından alınıp Merkez Bankasına verilmesi doğrudur, bunu destekliyoruz. Tabii, bankalar iş dünyasının da bir parçası. Bugün, özellikle bankalarda -ne kadar eskiye yönelik siciller silinse bile- bir kredi talebinde bulunduğunuz zaman, hangi bankaya giderseniz gidin ya "Bundan on sene önce bir kredi ödemeniz gecikti." veya "Bir çekiniz yazıldı." şeklinde ibareler önünüze geliyor, bugün bile kredi almanız imkânsız hâle geliyor. Hâlbuki, biz 3 tane yasa çıkardık bu sicillerin tamamen silinmesine yönelik. Bankalar Birliğinin, maşallah, kredi verirken bu konuda iş birlikleri fevkalade iyi. Bütün bankalar kendi aralarında buna baktığı anda "Sen falanca tarihte şu bankadan şu işlemi yapmışsın, bunda bir gecikme var, dolayısıyla kredi alamazsınız." diyor.
Yeri gelmişken söyleyeyim: Bu, geri dönülemez bir şekilde nasıl yok edilir; 4'üncüsüyle mi yok edilir, 5'incisiyle mi yok edilir en pratik, Sayın Cumhurbaşkanımızın çıkaracağı bir kararnameyle mi yok edilir, bilemiyorum ama bu sicil önemli. Bugün, özellikle Hükûmet piyasayı kredi vererek canlandırmaya çalışıyor, piyasaya para arzı yapmaya çalışıyor. Bu doğrudur, kredidir, desteklenmelidir ama bazı kurum ve kuruluşların çok rahat aldığı kredileri, özellikle küçük ve orta boy esnaf alırken yedi sülalesinin sorgulandığını hepimiz biliyoruz; o da yetmiyor, memur kefilden tutun hatırlı kefile kadar bir sürü uygulamaları var.
Yine, bunun devamında, özellikle bankalarda bu çek meselesi var. Bakın, çekten dolayı şu an birçok insan ya hapiste ya da hapse girmeyi bekliyor, bunu daha önce de bu kürsüden dile getirdim. Değerli arkadaşlar, Çek Yasası'yla çeke getirdiğimiz hapis cezasıyla ben çok da fazla çeklerin ödendiğini düşünmüyorum çünkü bu ceza yokken yazılan çek miktarı ile bu ceza çıktıktan sonra yazılan çek miktarı arasında bir değişiklik yok. Bunlara denetimli serbestlik kapsamında bir uygulama yapalım; hiç olmazsa dışarıda kalsın, işlerine devam etsinler, hem de borçlarını ödemeye çalışsınlar.
İkincisi: Sıkıntılı şirketleri yöneten insanlar uluslararası arenada itibarlı insanlar. "Bunlar kriz yönettiler, krizde gemilerini iyi idare ettiler." diyor ama bugün sıkıntıları yaşayan firma ve işletmeler, bunları yöneten idareci ve yöneticiler bankalarda hep ikinci sınıf insan muamelesi görmeye devam ediyor. Zaten bankacılık yapısı itibarıyla özelleştirmelerle beraber elimizde yerli banka sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. 53 tane banka var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
Özellikle, zaten kredi kullanımında, konut kredilerinde -hepiniz görüyorsunuz- Hükûmet aşağı çekmeye çalışırken mevcut yabancı sermayeli bankaların bunlara uyum göstermediğini de hepimiz biliyoruz. Bunun dışında, diğer faaliyetleriyle ilgili elde ettikleri gelirler de Merkez Bankasına aktarılıyor. Hâlbuki, bunun, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun uhdesinde kalması lazım. Bağımsız denetim kuruluşları tarafından bu kurum ve kuruluşların kesinlikle denetlenmesi gerekiyor. Bu faslın, yani (b) faslının BDDK kapsamına aktarılmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz; bunun Merkez Bankasında olmaması lazım, Merkez Bankasının yeterince iş yükü var. Dolayısıyla -özellikle bu bankacılık sektörüyle ilgili- bankacıların biraz daha üreticiye, esnafa daha uygun şartlarda kredi sağlaması da denetim altına alınırsa daha faydalı olacağını düşünüyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)