| Konu: | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 06.02.2020 |
HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 12'nci maddesinde verdiğimiz önerge hakkında partim adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, son haftalarda üst üste gelen felaketlerde, önce Elâzığ ve Malatya depremi, ardından İdlib'deki saldırı ve ardından Van'daki çığ felaketi, dün de Sabiha Gökçen Havalimanı'nda yaşanan kaza nedeniyle kaybettiğimiz şehitlerimiz, yurttaşlarımız için başsağlığı dileklerimi sunuyorum; milletimizin başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin.
Geçen gün 161 sıra sayılı Teklif'in genel gerekçesini okurken kanunun odağında insan olduğunu yazdığını söylemiştim ve de bu kanunun hiçbir yerinde insanın odağa alınmadığını ifade etmiştim. Tabii, her kanunda insan vardır ama bizim hiçbir kanunumuzda insan odağa alınmamıştır. Eğer biz yasalarımızı yaparken insanı odağa alabilsek gerçekten, bu felaketler belki bu derece yaşanmayacak, bu kadar can kaybına neden olmayacak ve öncesinde tedbirler almayı düşünmeye başlayacağız. Ama Türkiye'de yasalarımızın odağında insan olmadığı için, maalesef, bu tedbirleri almayarak, ancak sonrasında "kader" ya da "imtihan" diyerek, halkımızın sağduyusuna, dayanışmasına güvenerek onarmaya çalışıyoruz; bunun da hem can hem de mal bakımından büyük maliyetleri çıkmaktadır.
Ben, söz aldığım 12'nci maddede partilerin muhalefetini görmedim. Ancak, ben bu konuda muhalefet etmek istiyorum. Sayın Emir konuşurken bahsetti, 7 kere çıkarılan imar affıyla Türkiye'de kaçak ve ruhsatsız yapı milyonlara ulaşmıştır. Tabii, belediyelerin bunun altından kalkması imkânsızdır. Yalnız, bu kanunla yapılmak istenen şey şudur: Belediyeler doğal olarak bunları yıkamayacaktır ama bu yıkım yetkisini bu kanunla merkezîleştirmiş ve Hükûmet kendi üzerine almıştır. Yani şunu demek istiyorum: Belediyeler, hizmet alanlarında araziyi boşaltmak için yıkım yapmak yerine, devletin, merkezî yönetimin gösterdiği yıkımları yapmak zorunda kalacaktır. Yani merkezî yönetim nasıl ki belediyelerin imar yetkilerini, plan yapma yetkilerini merkeze almıştır, yıkım yetkisini de bir nevi merkeze almış. Ancak, kendi yatırım yapmak istediği, kamulaştırmak istediği ya da TOKİ'ye devretmek istediği yerlerde belediyelere "Yık." diyerek onların bu hizmetini oraya teksif edecektir. Belediye yıkmadığı takdirde de yıkım maliyetinin 2 katı belediyenin payından düşülecektir. Yani bu yasada Kıyı Kanunu ihlal edilmiştir, Kanal İstanbul çevresindeki tarım toprakları imara açılmak suretiyle Toprak Kanunu ihlal edilmiştir ve dünyada yerelleşmeye alan açılırken Türkiye tam tersine merkezîleşerek tersine gitmektedir. Oysa yerelleşme hem hizmetleri hızlandırır hem demokrasi kültürünün gelişmesini sağlar hem de maliyetlerin denetimi sağlanır. Ama siz merkezîleşirseniz denetim sağlayamazsınız ve bugün görüldüğü gibi, merkezî hükûmeti sorgulayamazsınız, denetleyemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Toparlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Oysa bu hizmetleri belediyeler veriyor olsa her alan denetlenir ve mali kayıplar da bu derece olmaz, can kayıpları da olmaz.
1999 yılındaki depremden sonra çok ciddi kararlar alınmıştır. Bir kere, Deprem Yönetmeliği çıkarılmıştır ki bugün Deprem Yönetmeliği sayesinde güvenilir ve depreme dayanıklı 5 milyonluk yapı stoku elde edilmiştir. Ya bunlar yapılmasaydı ya 1999'daki Hükûmet bu önlemi almasaydı hâlimiz ne olurdu? Yine, deprem kanunu çıkarılmıştır; yine, imar affı çıkarılmasının engellenmesi için teklif verilmiştir; yine, deprem vergisi çıkarılmıştır ve deprem konusunda üniversitelerin ayrı bilgi sunması istenmiştir, çok ciddi tedbirler alınmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Evet, buyurun, toparlayın.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Ben, 1999'daki depremden sonra bu kadar önlem alınmış ise bu Hükûmete sadece, felaketler olduktan sonra koşuşturması yerine, bu felaketlerden önce alınması gereken tedbirler nelerdir diye sormak istiyorum ve bunun cevabını da biliyorum. Bir tek tedbir alınmamıştır ve bu yasada da hiçbir tedbir yoktur.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)