| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 12.12.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 12 Eylül 2010 referandumu birçok alanda olduğu gibi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili de önemli ve köklü değişikliklere imza atmıştır. Bu referandumda oylanan değişikliklerle ilgili yasanın hazırlık aşamasında, komisyon aşamalarında, Genel Kurulda yapılan görüşmeler esnasında ve nihayetinde referandum kampanyasında
herkes söyleyeceğini fazlasıyla söylemiştir. Ve en son olarak da milletimiz, 12 Eylül günü ağırlıklı çoğunlukla anayasa değişikliğine "evet" diyerek son sözü söylemiş oldu. Hâl böyle iken, milletimizin bizatihi sandığa giderek onayladığı bu değişiklikler üzerinden polemik oluşturulmasını ve Hükûmete çamur atmayı, en hafif ifadesiyle, millet iradesine saygısızlık olarak görmekteyiz. Hükûmet, referandum yoluyla yürürlüğe giren bu değişiklikler üzerinden yargıyı ele geçirmekle suçlanmış, yargının kuşatıldığı gibi ithamlara muhatap olmuştur.
Şimdi, birkaç örnekle, bu kurulun yapısıyla ilgili referandum öncesi durum ile referandum sonrası durumu kıyaslamaya çalışacağım. Kurul başkanı Adalet Bakanıydı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı kurulun tabii üyesiydi, müsteşarın katılmadığı toplantı yapılamazdı. Yeni yapıda müsteşar toplantılara katılmasa da toplantılar yapılabilmekte ve kararlar alınabilmektedir.
Kurulun, bakan ve müsteşar dışındaki 5 üyesinin tamamı yalnızca Yargıtay ve Danıştay genel kurulları tarafından gönderilmekteydi, yeni yapıda daha demokratik ve geniş tabanlı bir yapı oluşturulmuştur. İlk derece adli ve idari yargı hâkim ve savcıları arasından 10 üye, Yargıtay ve Danıştay genel kurulları üyeleri kendi aralarından toplamda 5 üye, Türkiye Adalet Akademisinden 1 üye ve Cumhurbaşkanının hukukçu öğretim üyeleri ve avukatlar arasından seçtiği 4 üye, bakan ve müsteşardan oluşan toplam 22 kişilik bir kurul oluşturulmuştur.
Burada şu hususa temas etmek istiyorum: Grubumuzdan önce konuşma yapan Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekili kardeşimiz, buradan şöyle bir cümle kullandı, hakikaten ben çok üzüldüm, "Esasen seçilmiş ama atanmış HSYK." diye bir tabirde bulundu. Herkesin gözü önünde, şeffaf bir şekilde ilk derece yargının hâkim ve savcıları sandığa giderek objektif bir şekilde bir seçim yaptılar; 10 tane, 7 tanesi adli, 3 tanesi de idari hâkim ve savcılardan olmak üzere? Orada yapılan bu seçimle, bu seçimin usulüne ilişkin bir itirazınız var mı? Bence böyle bir cümle, taşrada görev yapan 11-12 bin hâkim-savcının iradesine yapılmış bir saygısızlıktır. Bunu söylemek durumundayım çünkü şeffaf bir şekilde, bizatihi hâkim, savcılar arasında yapılan bir seçimle bu arkadaşlar geldi. Gene aynı şekilde, Yargıtay Genel Kurulu ve Danıştay Genel Kurulu doğrudan? Önceki sistemde, biliyorsunuz, her üyelik için 3'er aday Cumhurbaşkanlığına sunuluyordu. Mevcut sisteme göre, yeni oluşturulan sisteme göre Yargıtay ve Danıştay Genel Kurulu üyeleri doğrudan seçiyorlar bu üyeleri. Şimdi, buna tutup da "Seçilmiş ama sözde seçilmiş, atanmış HSYK." derseniz, oradaki bizatihi yargı mensuplarının iradesine saygısızlık yapılmış olur. Ben, bunu kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Tabii, aslında söylenecek çok şey var. Bu kadar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, sıkıntıların diz boyu olduğu bir sistemle ilgili 12 Eylül referandumunda yapılan önemli değişikleri beş dakikaya sığdırmamız tabii ki mümkün değil. Burada, kurul kararlarına karşı yargı mercilerine gidilemiyordu ama yeni sistemde, özellikle meslekten ihraca ilişkin, artık bu kurul kararları yargı denetimine tabi tutulmaktadır.
Ayrıca, etkin bir itiraz sistemi getirilmiştir. Daha önce kurulun vermiş olduğu kararlara karşı itiraz dahi söz konusu değildi. Şu anda, dairelerin vermiş olduğu kararlara karşı genel kurula itiraz imkânı söz konusu.
Sürem bitmek üzere, aslında demin de ifade ettiğim gibi çok anlatılması gereken, ifade edilmesi gereken şeyler var. Şükür ki AK PARTİ Grubu çok fazla, grubumuz da bize beş dakikalık süre ayırmış. Beş dakikada da ancak bu kadar ifade edebiliyorum.
Tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bütçemizin de hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)