GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:49
Tarih:29.01.2020

MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Elâzığ'ın Sivrice ilçesinde 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen 6,8 şiddetindeki deprem hiç şüphesiz hepimizi derinden üzmüştür. Şu ana kadar büyüklüğü 4'ün üzerinde 22 deprem ve binlerce artçı sarsıntı yaşanmıştır.

Elâzığ ve çevre illerin de etkilendiği depremde 41 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 45 vatandaşımız sağ olarak kurtarılmıştır, 1.607 vatandaşımız da yaralanmıştır.

Hasar tespit çalışmalarında, şimdiye kadar Elâzığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman ve Kahramanmaraş'ta 378 binanın yıkıldığı, 214'ünün orta hasarlı olduğu, acil olarak 50'nin üzerinde binanın da yıkılması gerektiği anlaşılmıştır.

Depremde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize şifalar diliyorum. Bölge insanımıza ve aziz milletimize başsağlığı temennilerimi iletiyorum. Rabb'im her türlü afet ve felaketten Türk milletini korusun.

Ülkemiz deprem kuşağındadır. Bu nedenle tedbirli olmaktan, muhtemel risk ve tehlikeleri en aza indirmekten başka çaremiz yoktur. Türkiye her zorluğu aşacak güçtedir. Devlet seferberlik içindedir. Afet bölgesine her türlü insani yardım ve destek sağlanmaktadır. Allah'ın izniyle bu felaketin üstesinden el birliğiyle, güç birliğiyle gelinecektir.

Değerli milletvekilleri, depremde canla başla mücadele eden AFAD'a, belediyeye ve itfaiyeye, JAK VE UMKE görevlilerine, askerlerimize, polislerimize, sivil toplum kuruluşlarına ve vatandaşlarımıza, kısacası emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Türk devleti, ne kadar büyük bir devlet olduğunu yapılan çalışmalar sırasında göstermiş ve depremzedelerin yardımına koşmuştur. Ayrıca, tüm Türkiye'den ve dünyanın değişik yerlerinden depremzelere gerek maddi yardımda bulunan gerek yaraları sarmak için destek veren, dua eden bütün vatandaşlarımıza teşekkür ediyor, büyük Türk milletinin bir ferdi olmaktan bir kez daha onur ve gurur duyduğumu belirtmek istiyorum.

Türkiye, millî gelirine göre dünyada en çok sosyal yardım yapan ülke olduğunu, acıları, tasaları ve sevinçleri paylaştığını bir kez daha bütün dünyaya ispat etmiştir. Bundan dolayı da milletimizin her bir ferdine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, fay hattındaki yapılaşmalara son verilmesi, daha sağlam binaların yapılması ve bütün Türkiye genelinde, kırsal kesimler dâhil, ciddi bir tarama yapılarak "oturulamaz" raporu verilen binalarla ilgili önlemlerin mutlaka alınması gerekmektedir. Artık kırsal kesimlerde de dönüşüm gerekmektedir. Bununla ilgili de gerekli çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Türkiye deprem gerçeğiyle beraber yaşamak zorundadır. Son kırk yıl içerisinde köyden kente, doğudan batıya göçle oluşturulan varoşlarda yapılan çarpık yapılaşmalarda ve özellikle 1980 yılından sonra yapılan binalarda en çok can kayıplarının, toplu ölümlerin olduğunu üzülerek görmekteyiz. Elâzığ'da yıkılan, çok sayıda cenazenin çıkarıldığı 8 binanın çoğunluğunun 1980 yılından sonra yapılmış olan, normalde planlı, projeli, ruhsatlı ama maalesef malzemelerden çalınarak yapılan binalar olduklarını görmekteyiz.

Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yoktur, yapılacak olan net ve basittir. Depremde yaşadığımız... Bir: Kırsaldaki geleneksel kerpiç evlerin yıkılması, Elâzığ'da ve Malatya'da yoğun şekilde görmüş olduğumuz. İki: Projesiz, denetimsiz yapılan binalar. Üç: Müteahhitlerin yaptığı, ruhsatlı olmasına rağmen malzemeden çalınarak, demirden ve betondan çalınarak yapılan veya bazı tadilatları sırasında kolonların ve kirişlerin kesilmiş olduğu binalar.

Onun için, Türkiye depremle ilgili bir seferberlik ilan etmek mecburiyetindedir ve kaynakları olumlu bir şekilde kullanarak bununla ilgili kentsel dönüşümdeki öncelikleri, öncelikle yıkılacak binaların olduğu bölgeleri belirleyerek sadece kentin silüetini ve görüntüsünü düzeltmekten ziyade, önce insanlarımızın hayatını kurtaracak projeler hayata geçirmelidir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye bunu yapacak güce sahiptir. Yalnız duygusal bir toplumuz, yaşadığımız hadiselerden sonra, bu ortam içerisinde günlerce depremi konuşuyoruz, yapılması gerekenleri tartışıyoruz ama maalesef, daha sonra her şey normale dönüyor, hiçbir şey yaşanmamış gibi herkes hayatına devam ediyor ama bu coğrafyada deprem, bu coğrafyanın kaderi. Hem eğitim olarak, bilinçlendirme olarak ilkokuldan başlayarak insanlarımız bu konuda bilinçlendirilmeli, deprem anında yapılacak olanlar ilkokuldan başlamak üzere gençlerimize, çocuklarımıza öğretilmeli hem de sağlıklı, yaşanılabilir binaların yapılması sağlanmalı ve bütün Türkiye'de genel bir tarama yapılmalıdır. Ben, Sayın Bakanımızın bunu yapacağına inanıyorum ve bu noktada yapılacak olan çalışmalara da Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zamanki gibi destek vereceğimizi belirtiyorum.

Değerli milletvekilleri, getirilen bu teklifle, mülkiyet hakkının doğurduğu sonuçlar çerçevesinde vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek, idarelerce imar mevzuatının net olarak anlaşılmasını sağlamak, kaçak yapılaşmayı her alanda engellemek amaçlanmaktır.

Yine, bu teklifle, imar planları ile imar planlarına göre yapılan arazi ve arsa düzenleme işlemlerine karşı açılan davaların hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için ivedi yargılama usulü öngörülmektedir. Kıyıların çakıllık ve kumluk karakter gösterdiği alanlarda kıyıdan mevcut hâliyle yararlanmak mümkün iken kıyının doğal yapısını bozacak nitelikte reaktif amaçlı iskelelerin yapımının engellenmesi hedeflenmektedir.

4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun'da fiil-yaptırım dengesi gözetilerek görevini mevzuata uygun yerine getirmeyen sorumlulara ilişkin uygulanacak idari müeyyideler yeniden düzenlenmektedir. Kanunun ceza maddesi daha açık ve net hâle getirilerek tereddütlerin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

Yalnız burada bir konunun da aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. İmar barışıyla, binayı yapanlar affedilmiş, binalara ruhsat verilmiş, binayı yapan müteahhit affedilmiştir. Yalnız bu kapsamda, bunu denetleyen yapı denetim firmalarının yapılan aykırılıklardan dolayı bu yasa çıkmadan önce yemiş oldukları cezalar hâlâ borç olarak durmaktadır veya birçok yapı denetim firması bu sıkıntıların altındadır. Yani binayı yapan suçsuz, müteahhit suçsuz, binayı alan suçsuz ama sadece bunu denetleyen yapı denetim firması suçlu. Bunun, burada yeniden gözden geçirilerek mutlaka düzenlenmesi lazım. Binanın statik aksamı veya sağlamlığıyla ilgili, kullanılan malzemeyle ilgili bir kusuru yoksa, yapılan ilavelerle ilgili olarak buradaki yapı denetim firmalarına yaptırım uygulanmamalıdır, geçmişe dönük bu yaptırımlar da affedilmelidir.

Yine 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda yapılan değişiklikle, 1934 yılında kurulan Yüksek Fen Kurulunun tecrübesinden faydalanarak yapım ve yapımla ilgili danışmanlık hizmet işlerine ilişkin sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması amaçlanmaktadır.

Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanun'da yapılan değişikliklerle haksız rekabetin ve kayıt dışılığın önlenmesi amaçlanmaktadır. Yalnız bu lisanslı harita mühendisleriyle ilgili yapılan sadece iki üç maddelik bir düzenlemeyle çözüm mümkün değildir. Bu, yapı denetimle birlikte ele alınmalı ve mutlaka, yapı denetim firmalarının içerisindeki mühendislere jeoloji mühendisleri ve harita mühendisleri de eklenmelidir yani inşaatın yapımından bitimine kadar, jeoloji ve harita mühendislerinin yapım aşamasında sürekli sorumlulukları olmasına rağmen, yapı denetim firmalarının mecburi tutması gereken mühendis kadrosunda bunlar yer almamaktadır. Bunların mutlaka bu kapsama alınması gerekmektedir.

Yine 5543 sayılı İskân Kanunu'nda yapılan değişikliklerle, iskân çalışmaları açısından asıl yetkili olan bakanlık tanımlanmakta ve bu kanun kapsamında yapılan yardımlardan faydalanacakların kapsamı genişletilmektedir.

Coğrafi bilgi sistemi verilerinin kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileriyle paylaşılmasına ilişkin esaslar belirlenmektedir.

Getirilen teklifin 1'inci maddesiyle, Ulusal Coğrafi Veri Paylaşım Matrisi'ne göre kamu kurum ve kuruluşları arasında coğrafi verilerin paylaşımının, erişiminin ve kullanımının bedelsiz olacağı... Bu, geç kalmış ve son derece yerinde yapılan bir düzenlemedir.

Şimdi, düşünün, İller Bankasının elinde bir harita var; bu harita Devlet Su İşlerinin veya başka bir kurumun elinde yok ve veri paylaşımı yapılmadığı için, o kurumlar veya bazı belediyeler oranın haritasının olup olmadığını bilmediği için yeniden ihaleye çıkılıyor; haritası olan, başka coğrafi bilgi sistemi olan veriler için devlet yeniden, aynı bütçeden ödenek aktarıyor, yeni bir iş yapılıyor. Harita Genel Komutanlığında harita var, aynı harita belediyede yok veya İller Bankasında var, diğer kurumlarda yok. Bu, geç kalmış ama son derece yerinde bir düzenlemedir.

Gerçek kişilerin ve özel hukuk tüzel kişilerinin coğrafi verileri toplaması, üretmesi, paylaşması veya satmasının Bakanlık iznine tabi olacağı burada belirlenmektedir. İzin verilenlerden alınacak izin bedelleri ile izin alınmaması durumunda verilecek idari para cezaları düzenlenmiştir.

Burada, özellikle, yapılan demir yolu projelerinde, TANAP projelerinde, doğal gaz projelerinde güzergâhlar çok uzun olduğu için bu harita bedellerinin ve proje bedellerinin de izin alanlar için daha makul ve uygun fiyata çekilmesi doğru olacaktır.

2'nci maddesiyle, 5609 sayılı Gecekondu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 775 sayılı Gecekondu Kanunu'na eklenen geçici 9'uncu maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra gecekondu önleme bölgesi ilan edilmiş yerlerde belediyeler ile TOKİ arasında yaşanan yetki karmaşasına son verilmesi amaçlanmıştır.

3'üncü ve 4'üncü maddelerle, TOKİ Başkanlığının taşra teşkilatı bulunmadığı için, TOKİ'nin mülkiyetinde, hüküm ve tasarrufu altında bulunan arsa ve arazilerinin işgali hâlinde, ecrimisilin tahsili ile taşınmazların tahliyesinin Millî Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yapılması ve ecrimisil bedelinin aktarım usulü düzenlenmiştir.

Yine 5'inci maddeyle, imar planları ve imar planlarına göre yapılan arazi ve arsa düzenleme işlerine açılacak davaların ivedi yargılama usulüne tabi olması amaçlanmaktadır.

Özellikle imar planlarıyla ilgili veya kentsel dönüşümlerle ilgili açılan davalarda birçok sorunla bütün belediyeler ve TOKİ yıllarca uğraşmakta, birçok vatandaşın evinin yıkıldığı bölgelerde buna itiraz eden üç beş kişi yüzünden... Elbette mülkiyet hakkı kutsal ama davalar da çok uzun yıllar aldığı için, bunun yanında, bir kişiyi mağdur etmeyelim diye bu defa, aynı mahallede, aynı beldede oturan yüzlerce kişi mağdur olmaktadır. Burada sadece davalara itiraz süresi kısaltılmakla kalmayıp sadece bedel yönünden -bu da daha önceden bizim önerdiğimiz bir tekliftir- davaların devam etmesi, yapılacak uygulamayı ve kentsel dönüşümü durdurmaması yönünde bir karar alınmaktadır; bu düzenleme de olumludur.

Türkiye genelinde tüm illerin çevre düzeni planı yapıldığından ve mevzi imar planının fiilen uygulanma imkânı kalmadığından imar mevzuatından "mevzi" ibaresi çıkarılmaktadır.

Yine, madde 7'yle, kesinleşen planların kopyalarının plan işlem numarası alarak Bakanlıkta elektronik ortamda depolanması; onaylanan imar planlarından hak sahiplerinin ve kamuoyunun haberdar olması için ilgili muhtarlıklarda planın askıya çıkarıldığına dair bilgilendirme ilanı ve değişikliğin yapıldığı alanda da tabelayla bilgilendirme yapılması; kesinleşmiş plan ve parselasyon planlarına karşı, kesinleşme tarihinden itibaren beş yıl geçtikten sonra dava açılamaması; imar planlarında serbest olarak belirlenmiş yüksekliklerin kaldırılması ve yatay mimarinin esas kılınması amaçlanmıştır. Yalnız burada -süreyle ilgili- 2021 yılına kadar ilgili idarelerin ve belediyelerin emsal olan, yüksekliklerin sınırsız olduğu bölgelerde kat yüksekliğini belirleme yetkisi bunlara veriliyor, bunların bunu belirtmesi isteniyor. Burada maksat yüksek katı engellemek. "Yatay mimari" diyoruz ama burada da belediyelerin bunu istismar aracı olarak kullanmasının ve bu yetkiyi olumsuz kullanmasının da önü alınmalıdır. Yani belediyeler, orada şimdiden kendilerini rahatlatacak şekilde, konulan süreyi de değerlendirerek emsal olan yerlerde çok yüksek kat belirtmemeli, makul ve yapıcı yaklaşmalıdır.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan imar planlarına kamu kurum ve kuruluşlarının görüş bildirme süresi on beş günden otuz güne çıkarılmaktadır. Otuz gün içerisinde görüş bildirilmemesi hâlinde olumlu görüş bildirdiğinin kabul edileceği düzenlenmiştir.

Yine, madde 9'la, imar planlarına ve bu planlara dayalı olarak yapılan parselasyon işlemlerine karşı açılan davalarda mahkemece verilen iptal kararları gereği dava konusu parsellerde geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönüşüm istenmektedir. Yalnız bu, bazen, o bölgede yapılan inşaatlardan dolayı fiilî durumda imkânsız hâle gelmektedir çünkü bazı parsellerde yapılaşma bitmiş, binalar yapılmış, kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulmuş. Buradaki uygulamayı iptal etmek, orada bir kişinin hakkını koruyalım derken belki bütün mahalleyi veya o bölgede oturan yüzlerce, binlerce insanı mağdur edeceğinden buradaki hak sahiplerinin mağduriyetinin giderilmesi amacıyla hak sahibine taşınmazın rayiç bedelinin ödenmesi öngörülmektedir.

Madde 10'la, köylerde yapılan yapılar için projelerin valiliklerce uygun görülmesi ve köy muhtarlarına bildirim zorunluluğu getirilerek kırsal alanlardaki yapıların daha etkin bir şekilde denetlenmesi amaçlanmaktadır.

Madde 11'le, deprem afet riskine karşı ileri tasarım yöntemleri ve teknolojileri gerektiren binaların projelerinin yeterli uzmanlığı haiz mühendislerin gözetiminde yapılması amaçlanmaktadır. Yeni mezun bir mühendisin çok katlı projelerde veya özellik arz eden projelerde imza atmaması, daha tecrübeli mühendislerin bu projeleri yapması... Bu da son derece olumludur. Yalnız burada, bunu yapan mühendisle ilgili kriter konulmuştur ama bunu denetleyecek olan yapı denetim firmasındaki mühendislerle ilgili herhangi bir düzenleme yoktur. Dolayısıyla elbette, projeyi yapan, uygulamasını yapan mühendis önemlidir ama denetçi de önemlidir. İleriki dönemlerde yapılacak yapı denetim mevzuatıyla alakalı düzenlemede yapı denetim firmalarındaki mühendislerde de aynı tecrübe ve mesleki yeterlilik mutlaka aranmalıdır.

Madde 12'yle, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan binalar hakkında tapu kayıtlarının beyanlar hanesine bildirim usulü getirilerek iyi niyetli alıcıların korunması amaçlanmıştır. Ayrıca, bu yapıların ilgili idare tarafından yıkılmaması hâlinde, yıkım maliyetinin yüzde 100 fazlasıyla yine bu idarenin karşılaması suretiyle Bakanlık tarafından yıktırılabilmesi amaçlanmıştır. Burada da tabii, imar barışı çıkarken o zamanlarda da bunu çok gündeme getirdik ama belediyeler mutlaka bu işin içerisinde olmalıydı. Yani sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yaptığı düzenleme... Şimdi, yıkımda yetkiyi belediyelere veriyoruz. O bölgedeki belediye bunu yıkacak, yıkmazsa da bunu yüzde 100 cezasıyla beraber ödeyecek. Yani hem orada herhangi bir katkısı yok belediyenin, o süreçte belediye işin içerisinde değil ama yıkım anında belediye işin içerisinde. Burada da bir hakkaniyet ölçüsü yok. Mutlaka imar barışından alınan bedellerden, belediyelerin kendi illeri içerisinde aktarılan kaynaklardan belirli bir oranda faydalanması... Çünkü bunun riskini de bunlar paylaşıyor, yıkımda da bunlar burada görevli olacaklar veya yarın, ileriki aşamalarda kaynaklanacak başka sorunlardan, altyapı götürmekle bunlar sorumlu olacaklar. Bunun da mutlaka düzenlenmesi gerekmektedir.

İmar mevzuatına aykırı yapılaşmanın önlenmesi amacıyla bu yapılara uygulanacak idari para cezası miktarı artmakta ve idari para cezası verilmesi usulünde arsa emlak değeri esası getirilerek daha adil bir sisteme geçiş yapılması hedeflenmektedir. Yani İstanbul'da yapılan bir kaçak bina ile Bayburt'ta yapılan bir kaçak binaya aynı değerde ceza yazılmayacaktır. Bu da doğru olandır. Milyon dolarlık bir binayı yapan ile köyünde 50-100 bin lira bile değeri olmayan bir binayı yapan vatandaşa yazılacak cezanın da elbette aynı olmaması gerekiyor. Bu düzenleme de olumludur.

Parsel bazında nüfusu, yapı yoğunluğunu, kat adedini, bina yüksekliğini artıran imar planı değişikliklerinin yapılamayacağı düzenlenmiştir.

Taşınmaz maliklerinin tamamının talebi üzerine ada bazında yapılacak imar planı değişikliği sonucunda değerlerinde artış olan arsanın artan değerinin tamamının değer artış payı olarak kamuya alınacağı ve alınacak bu bedelin belirlenmesi, dağıtım usulü düzenlenmektedir.

Yine, teklifin 16'ncı maddesiyle, 7'nci maddesi kapsamında, mevcut planlarda serbest olarak belirlenmiş yüksekliklerin 1/7/2021 tarihine kadar idarelerce kat yüksekliklerinin belirlenmesi öngörülmektedir.

İmar barışıyla Yapı Kayıt Belgesi alan yapılarda ilave inşaat alanı ihdas edilmemesi şartıyla söz konusu yapıların güçlendirilebilmesi hedeflenmiştir. TOKİ ve belediyeler arasında gecekondu önleme bölgesindeki yetki sorununun ortadan kaldırılması amacıyla 3414 sayılı Kanun'un 1'inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

Bitlis ili Ahlat ilçesinde belirlenen bölgenin Kıyı Kanunu'na tabi kısımlarının resmî kurum alanları yapılabilmesi amaçlanmaktadır.

Yine, 21'inci maddeyle, 1992 yılında yürürlüğe girmesinden önce, 3830 sayılı Kıyı Kanunu'nun...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şimşek, sözlerinizi bağlayınız.

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) - ...köy yerleşim alanlarının sahil şeridinde yer alan geleneksel köy evlerinin müktesep bir hak teşkil etmemek şartıyla restore edilerek ve cephe onarımının yapılarak güçlendirilmesi hedeflenmiştir.

Organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, endüstri bölgeleri ve serbest bölge sınırları içerisinde kalan tüm yapılar için yapı denetiminde yüzde 30'a kadar indirim yapılabileceği öngörülmektedir.

Mahkemelerce verilen iptal kararları içerisindeki görevini yerine getirmeyen yapı denetim kuruluşları ve çalışanları, laboratuvar kuruluşları ve çalışanları için idari müeyyideler düzenlenmesi amaçlanmıştır.

Yine LİHKAP bürolarıyla ilgili de lisans iptal şartları arasında 65 yaşını doldurmuş olma -daha önceden herhangi bir yaş sınırı yoktu, bir yetkiyi alan birisi, ölünceye kadar o işine devam edebiliyordu- ve ayrıca da yine bu 65 yaş şartıyla birlikte, mesleğin gerektirdiği, kendisine verilen yetki alanlarından başka olanlarda görev yapamayacakları da belirlenmiştir.

Ben, kanunun hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)