| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 12.12.2012 |
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri Türkiye emekçilerinin, halkların birleşik hareketi, Halkların Demokratik Kongresi adına selamlıyorum.
Çöken bir sistemin, çözülen bir ülkenin habercisi olan bütçeyi konuşuyoruz. Bu bütçe, yolsuzluk kötüdür deyip, yolsuzlukların belgeleri Sayıştay raporlarının Meclise gelmesini engelleyen Hükûmetin ve bütçenin gayrimeşruluğunu göstermektedir. AKP'nın 11'inci bütçesi halka verdiği sözleri yalanlayan, halk düşmanı bir bütçedir. Milyonlarca halk kesimi için yoksulluğun, borcun, işsizliğin, savaş batağının, açlığın bütçesidir. Hükûmet etrafında toplanmış bir grup çıkar ve sermaye çevresi içinde teşvikin, vergi muafiyetinin, imtiyaz ve yolsuzluğun, kriz fırsatçılığının, hortumculuğun bütçesidir. Krizin etkileriyle değil yumuşak iniş, tepetaklak gidecek olan ekonomisi daha açık veren bir bütçedir. Her zaman olduğu gibi, bu açığın faturası kemer sıktırılacak emekçinin ödediği KDV, ÖTV artışlarıyla, elektrik, doğal gaz zamlarıyla karşılanacaktır.
2023 hedeflerine giderken "insanı merkezine aldığını" söyleyen, ülkeyi "güçlü Türkiye" laflarıyla uyutan AKP Hükûmetinin yarattığı bir ülkeye bakın hele: İşsizliğin girdabında debelenen milyonlarca genç insan, kredi kartlarıyla bütçesini döndüren 45 milyon emekçi, inşaat kalıpları altında kalan, azgın dalgalarda boğulan, kimyasallarla zehirlenen 11 bin işçinin iş cinayetine kurban gitmesi, cezaevlerinde 253'ü ağır hasta 135 bin mahpus, on yılda şüpheli görülen 934 asker ölümü, halkın onaylamadığı savaşın öldürdüğü 183 çocuk, atanmayan ve sayısı her yıl artan 300 bin öğretmen adayı, hizmet alımları kiralama yoluyla ihalelerde hortumlanan milyonlar, yağmalanan yurt toprakları, halkı sağlığından etmek için 16 bin lira maaşla görevlendirilmiş tam 129 kamu hastane birliği CEO'su "darbelerle hesaplaşacağım", "İşkenceye sıfır tolerans" deyip kimseye dokunmayan, memurunu koruyup terfi ettiren bir Hükûmet ve işte 13 Aralık 80'de darbecilerin astığı Erdal Eren ve milyonlarca darbe mağdurunun hesabı sorulmamış durumda. (CHP ve BDP sıralarında alkışlar) Ağzından demokrasiyi düşürmeyen ama daha 8 milletvekilini Meclise getirmeyen AKP totalitarizmi, liste uzatılabilir. Bu tablo karşısında biz Başbakandan ne duyuyoruz? Telefon, buzdolabı, araba satışları, inşaat sayıları, otoyol, demir yolu kilometreleri ancak Başbakan elektriğe, doğal gaza zamlarla faturalarını ödeyemeyen emekçiden söz etmemektedir, yolsuzlukları ayyuka çıkmış TOKİ inşaatlarında selden ölüp gidenleri ağzına almamaktadır. Daha hızlı tren hezeyanlarında can veren 41 yurttaşın hesabı verilmemiştir. "Asgari ücreti -ekmek sayılarıyla- yüzde şu kadar artırdık." derken 740 liraya yüzde 3 artışı reva görenler, 5 milyon emekçi ailesinin nasıl geçineceğini de söylemelidir.
"Kayseri'de 3.500 kişiye sucuk dağıttık." deyip CHP'yle değil halkla alay eden Başbakana bir de başka bir Kayseri manzarası hatırlatmak isterim. Krizde, işçileri on altı saat, izinsiz, tuvalete dahi göndermeden çalıştıran patronlar yeni fabrikalar kurmaktadır. 700 öğretmen norm kadroya düşmüştür. Sabah namazında işçi gibi kalkıp okula başlayan öğrenciler kendilerine, velilere sormadan Kur'an, Peygamber seçmeli derslerine yönlendirilmektedir. Vücut hatları görünmesin diye bol iş önlüğü giydirilen kadın işçiler, 5 yaşındaki çocuğunu görmeden işe gidip gelen anneler vardır. "Fakirlik de zenginlik de Allah'tandır." deyip "Karun gibi zengin olmayacağız." deyip kapağı AKP'ye atanlar? Ancak Kayserili emekçilerin Başbakana soruları da vardır:
1) Personel açıktan alımlarında torpil uygulamaları ne zaman son bulacak?
2) "3 çocuk yapın. diyorsunuz ama biz daha iş bulup evlenemedik." diyen kadın öğretmen adayları ve tabii, "Size oy verdik." deyip mektup yazan ama bu mektuplara yanıt bekleyen emekçiler?
Halkı gaz, su, cop şiddetiyle yöneten bir zihniyet şimdi de Patriot, AWACS NATO üsleriyle yeni bir savaşa hazırlanmaktadır. "Kamu düzeni ve güvenliği" deyip Roboski'de halkı katledenler hafızalarımızdan silinmeyecektir. Halkı kimlikleri ve inançlarıyla bölerek değil eşitlik ve özgürlükleriyle bir arada yaşatmak; işte, insan merkezli yaşam budur.
Son olarak, 5 milyon asgari ücretliyi temsilen insanca ücret isteyen işçi temsilcileri topladıkları imzalarla 19 Aralıkta Mecliste olacaktır. Onlar birleşen, örgütlenen emekçilerin habercileri olarak bu halk düşmanı bütçeden de Hükûmetinden de kurtulmasını bileceklerdir.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.