| Konu: | Nakliyeci ve kamyoncu esnafının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 15.01.2020 |
YÜCEL BULUT (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamyoncu esnafımızın Anadolu'dan son günlerde yükselen feryadının bir kısmını sizlere aktarabilmek adına, şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Gerçekten de hayatımızın hemen hemen her aşaması, taktığımız kravat, üzerimizdeki ceket, ayağımızdaki ayakkabı, soframızdaki peynir, domates, salatalık, dolaptaki yiyecek, evdeki beyaz eşya da dâhil olmak üzere her şey, hiç kuşkunuz olmasın ki bu çilekeş meslek erbabının yani kamyoncuların birer eseri. Yuvalarından, konutlarından, ailelerinden ayrı, aylarını yollarda geçiren kamyoncu ve nakliyeci esnafımızın emeği sayesinde biz bu mal, hizmet ve ürünlerle tanışıyoruz ve bunları tüketiyoruz. Şimdi bu insanların yükselen bir feryadı var, bunu sizin de duyduğunuzu biliyorum. İşte, tüm bu sorunları siyasi istismar alanlarından uzaklaştırmak suretiyle ve kendi gündemimize bağlı kalarak ortak akılla, ortak şuurla bir çözüme kavuşturabilmek umuduyla bugün burada sizlerin takdir ve tensibine sunacağım.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisinin her milletvekili kendi bölgesinde kamyoncu esnafının -eminim ki diğer siyasi partiler de bunu yapmıştır- dertlerini dinlediler. Biz, esas itibarıyla, AK PARTİ'nin kamyoncu ve nakliyeci esnafıyla ilgili yapmış olduğu düzenlemelerin esas ve içeriğine bütünüyle karşı değiliz ve itirazımız yok. Ancak, bu düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusundaki aceleciliğin kamyoncu ve nakliyeci esnafımızın sosyolojik gerçekleriyle örtüşmediğine ve onların ekonomik mahvına sebep olabileceğine inanıyoruz.
Bakın -kendi tabirleriyle söylüyorum- bizim kamyoncu ve nakliyeci esnafımızın ağırlıklı profili, maalesef ki, çok arzu etmelerine rağmen belki imkânsızlıklardan dolayı yeterli eğitim alamamış, eğitimine devam edememiş, bir devlet kapısında da iş bulamadığı için bu sektöre girmiş insanlardan oluşuyor.
Şimdi, bugün getirilen düzenlemelerin de esası yoğun teknoloji kullanımına dayalı düzenlemeler ve biz bu insanlardan -yine kendi tabirleriyle söylüyorum- şu anda akıllı telefonu dahi yeni yeni kullanmaya başlayan bu çilekeş esnaf grubumuzdan bu yoğun teknolojiye bir an önce adapte olmalarını istedik.
Şimdi, bu mümkün değildi. Allah'tan geçtiğimiz günlerde bu sese bir kulak verildi ve e-faturayla ilgili düzenleme 2024 tarihine kadar -bildiğim kadarıyla- ertelendi. Fakat bu yeterli değil. 2024 tarihine kadar da bu esnaf grubumuza mutlaka ama mutlaka kendilerine bir külfet teşkil etmeksizin, külfet oluşturmaksızın gerekli eğitimin devlet eliyle ve taşıyıcılar kooperatifiyle müşterek hareket etmek suretiyle verilmesi gerekiyor.
Şimdi, tabii ki tek sorun e-fatura değildi, bunun dışında da sorunlar var. Yıllardır nakliyecilik sektörünü düzenleyebilmek adına birbiri ardına devlet tarafından bu insanlara belge satılıyor. Bakın, belge veriliyor demiyorum, belge satılıyor. Bu belgelerden bir tanesi, nakliye sektöründe "R Belgesi" olarak bilinen bir belge. Devlet bu belgeyi ilk çıkardığında -bu belgenin fiyatı sanıyorum 350 bin TL gibi fahiş bir rakam- dedi ki: "Bu belgeyi alacaksınız, ancak ve ancak 100 ton ve üzeri taşımacılıkta bu belge sahibi olanlar ihalelere girebilecek." dediler. İnsanlar emeklerinden artırdılar, zor bela kooperatifler bu belgeleri temin etti ve şimdi bu R1 belgesi bir duvar süsü gibi asılı duruyor çünkü hiçbir ihalede bu uygulanmıyor, hiçbir şekilde de kullanılmıyor.
Bunun dışında "Taşımacılık için K1 belgesi alacaksınız." dedik. K1 belgesini aldılar. K1 belgesinin hiçbir işlevselliği kalmadı, kalmadığı gibi de 60 yaşındaki bir kamyoncu günün birinde kamyonunu devretmek durumunda kaldığında diyor ki: "Ben daha yol gidemiyorum, oğlum devam edecek." "Hayır, senin oğlun da bir daha K1 belgesi alacak." diyoruz. Yani K1 belgelerinin devrinin de önünü kapatmış durumdayız.
Bakın, devlet gerekli düzenlemeyi yapıyor ama düzenlemeden ibaret kalıyor, denetim yok yani "regülasyon" dediğimiz müessese bu kamyoncular için hiç uygulanmadı. Düzenlemeyi yaptık, hiçbir denetim mercisini devreye sokmadık. Hâl böyle olunca ortaya şu tablo çıktı: Adam, İran'dan yükü alıyor, yurt içi taşıma belgesi yok, sınıra geliyor, deposunu Türkiye'nin dörtte 1'ni fiyatına dolduruyor, mazotu ağzına kadar dolduruyor, getiriyor yükü bırakıyor, geri dönerken de deposu ucuz mazotla dolu "Boş dönmeyeyim." diyerek tekrar yük alıyor, 5 bin liraya taşıması gereken bir yüke 2 bin lira fiyat verip haksız rekabet oluşturuyor. Hiçbir denetim kurumu da ortada olmadığı için, bu insanlarımız hem Türkiye'de 4 kat pahalı fiyatla mazotunu doldurup hem de bu haksız rekabet ortamında ayakta kalmaya çalışıyor.
Dolayısıyla, bizim acil ihtiyacımız olan konu şu: Kamyoncular, biliyorsunuz ki taşıyıcılar kooperatifleri vasıtasıyla örgütlenmiş ve bunlar özel birer müessese şeklinde, hiçbir üst birlikleri ve denetim yetkileri yok. Korsan taşımacılığa karşı bu kooperatiflerin yapabileceği hiçbir yaptırımları söz konusu değil. Acilen ama acilen bu haksız rekabetin ortadan kaldırılabilmesi amacıyla çok sıkı denetim şartlarının devreye sokulması...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Bulut.
Buyurun.
YÜCEL BULUT (Devamla) - ... gerekirse de Bakanlık vasıtasıyla bu denetimlerin artırılması suretiyle önce piyasa koşullarındaki haksız rekabetin ortadan kaldırılması gerekiyor.
Tabii, gündem dışı konuşma süresi içerisinde belki de yüzlerce sayfa tutabilecek sorunları özetlememiz mümkün değil ama en temel noktalara değinmeye çalıştık. Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak da bundan sonraki süreçte, şu an köşeye sıkışmış ve âdeta "Şoförsem günahım ne?" demekten başka diyecek bir şeyi olmayan bu kamyoncu esnafıyla ilgili 49 milletvekilimizle beraber onların sesi ve sözcüsü olmaya da devam edeceğimizi buradan ilan ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)