| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 21.12.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Güvenlik soruşturması ve arşiv taraması konusu bu kanun teklifinin en önemli bölümü. Aslında bu düzenlemeyi yapan arkadaşlarımızın, bu kanun teklifinde imzası olan sayın vekillerimizin Anayasa'yı iyi incelemesi gerekirdi, bir de Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçelerini iyi incelemesi gerekirdi.
Ben onlara şunu hatırlatıyorum: Anayasa madde 38. Bu maddeyi derinlemesine incelemek gerekir. Mesela, Anayasa madde 38'in bir bölümünde "Ceza sorumluluğu şahsîdir." deniyor. Madde 70'te "Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez." deniyor. Bunları destekleyen başka maddeler de var.
Anayasa Mahkemesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesine eklenen güvenlik soruşturması ve arşiv taramasıyla ilgili hususun iptaline -bazılarını okuyacağım, hepsini değil- şunları gerekçe göstermiş: "İlgili kanun ve yönetmeliğin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının nasıl ve ne şekilde yapılacağı konusunda hiçbir düzenleme içermemesi; bu konuyu soruşturma ve araştırma yapmaya yetkili makamların görev ve talimatlarına bırakması; yetkili makamların görev ve talimatlarının neler olduğunun, bu talimatların yayımlanarak genelin bilgisine sunulmamış olması; kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı ve bir müddet sonra bilgilerin silinmesine de imkân verilmesi; keyfîliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak açık ve detaylı kuralları içermemesi."
Değerli milletvekilleri, mesela, bu düzenlenen 4'üncü, 5'inci ve 11'inci maddelerde diyor ki : "Anayasa ve Devlete sadakat ve bağlılık." Ya, bu Anayasa'yı "darbe anayasası" diye yerden yere vurdunuz yıllarca, böyle bir anayasa; "Anayasa'ya bağlılık." diyor. Efendim, "Devlete sadakat ve bağlılık."
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Çıktı, çıktı!
İSMAİL KONCUK (Devamla) - "Devlete sadakat ve bağlılık"ı şimdi ben değerlendirsem farklı değerlendiririm; burada, Naci Bostancı değerlendirse farklı değerlendirir; Garo Paylan değerlendirse farklı değerlendirir yani bu, çok subjektif bir ifade "Devlete sadakat ve bağlılık." Dolayısıyla bu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarını karşılayan bir düzenleme değil. Ha, bunun çıktığını, bu maddelerin çıktığını duyduk ama tekrar önümüze gelecek, testi kırılmadan söyleyelim. Zaten bu hâliyle, Anayasa Mahkemesinden tekrar döneceği çok açık olan bir kanuni düzenleme; AİHM kararlarına, İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, hepsine aykırı bir düzenleme.
Değerli milletvekilleri, aslında şöyle yapsanız daha iyi olur: Her eve bir kamera koyalım ya, her eve bir kamera koyalım. Yani vatandaşların ne yediğini, içtiğini ne konuştuğunu filan böyle çok daha rahat takip ederiz. Bunun bundan farkı yok yani bu yapılan düzenlemenin bundan farkı yok.
Bakın, geçen sene bir kızımız öğretmenliğe başvuruyor. Güvenlik soruşturmasında 50 puan filan almış, dedim ki: "50 puan verildiyse bir problem var güvenlik soruşturmasında." Sordum, dediler ki: "Bu kızımız DHKP-C'yle bağlantılı ve İstanbul-Ankara hattında da çalışmış." Kendisine de bilgi veren de yok yani "Seninle ilgili böyle bir olumsuzluk çıktı güvenlik soruşturmasında." diye ne kendisine ne de ailesine bilgi de verilmemiş, ben söyledim. Bu kız bu sene atandı, geçen sene atanamayan bu kızımız, bu sene öğretmen olarak atandı, Ankara'da görev yapıyor hatta şu anda. Mahkemeye gitti, dava açtı ve terör örgütleriyle ilgisinin olmadığını mahkeme kabul etti, idare temyiz etmesine rağmen idare temyizde de kaybetti. Yani böylesine çürük güvenlik soruşturmalarıyla bu çocuklarımıza yeteri kadar zulmediyoruz zaten. Onları işsiz bırakarak onların umutlarını, arzu ettiklerini yerine getirmeyerek zaten çocuklarımıza yeteri kadar eziyet, işkence ediyoruz. Bir de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması gibi tamamen subjektif, bilimsel, hukuki, insani, vicdani hiçbir yere sığmayacak bir anlayışla yaptığımız bu değerlendirmeyle de başka bir zulüm yaşamasına sebep oluyoruz. Bu, şu demek değil: Devlete ihanet etmiş olanları ne yapalım şimdi, onları devlete mi sokalım? Hayır, bunu demiyorum. Bunun da yolu var, yeter ki bulmaya çalışalım, yeter ki gayret gösterelim. Devlete ihanet etmiş, kurşun sıkmış, alenen bölücülük yapmış; elbette, bunları tespit edelim ama yolu bu değil. Bu bir eziyet, bu bir zulümdür. Dolayısıyla aslında bu düzenleme, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini asla karşılamayan bir düzenleme. Evet, bu konuyu geçeceğim.
Dün Millî Eğitim Bakanı açıkladı, 20 bin öğretmen ataması yapacağını açıkladı. Ben başta, Hükûmeti kınıyorum, daha sonra da Millî Eğitim Bakanını kınıyorum. Yazıklar olsun ya, vallahi yazıklar olsun! Böyle bir şey olabilir mi? 700 bin memleket evladı iş bekleyecek, 20 bin atama yapacağız; bu kabul edilemez. Allah rızası için, şu branşlara göre dağılımı bir inceleyin, ben birkaç tanesini okuyacağım size: Adalet öğretmenliğine 19 kontenjan ayrılmış, aile ve tüketici hizmetleri öğretmenliğine 3 tane ayrılmış, denizcilik/gemi yönetimi öğretmenliğine 1 tane ayrılmış, 1 tane; el sanatları/nakış öğretmenliğine 1 tane; elektrik-elektronik öğretmenliğine 19 tane.
Geçen, Sayın Ziya Selçuk, mesleki okullara tercihte yüzde 80'e varan bir artış sağladıklarını açıklamıştı ama ben de şöyle sordum: "Peki, bu teknik eğitime giden öğrenci sayısındaki artış nedir? Eğer bir artış varsa bu teknik öğretmenler neden atanamıyor?" İşte bakın, geçmişte elektronik öğretmeni bulamıyorduk, elektrik öğretmeni bulamıyorduk, bilgisayar öğretmeni bulamıyorduk, şimdi bunları atayamıyoruz böyle bir durumda. 1 tane, 1; hiç atama ya, hiç atama! Böyle bir şey olabilir mi? Bunu kınıyorum, bu anlayışı kınıyorum ben bu 700 bin evladımız adına.
Bakın, bugünlerde 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince istihdam edilmiş sözleşmeli belediye çalışanlarına -her belediye, hangi siyasi partide olursa olsun- yazı geliyor: "Sözleşmeniz yenilenmeyecek." diye. Dün, Cumhurbaşkanına sormuşlar, Cumhurbaşkanı da anlaşılan konuyu bilmiyor, değişik bir cevap vermiş. Her şeyi Cumhurbaşkanına ayaküstü sorarsanız bilmeyebilir ama bilmiyorsan "Araştıracağım." filan da denilebilir. Dolayısıyla bununla ilgili bir kanuni düzenleme yapılması gerekir. 5393 sayılı Kanun; bunu kabul etmiyoruz. Yani bir belediye başkanı millet iradesiyle değişiyorsa o belediye başkanının insanları işsiz bırakmaya, çaresiz bırakmaya hakkı yok kardeşim, hangi partiden olursa olsun. Bunu da kınıyorum! (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ama bunu seyreden, hiçbir tedbir almayan AK PARTİ iktidarını da kınadığımı ifade etmek istiyorum. Bu "sözleşmelilik" icadı sizin icadınızdır ve yaşanacak acıların, bu insanların işsiz kalmasının ana sebebi de sizin vurdumduymaz tutumunuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Sayın Başkanım, bir dakika daha...
BAŞKAN - Son cümlelerinizi alayım.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Onun için, her zaman buradan ifade ediyorum; bunlar unutulmayacak, bunu millet hatırlayacak.
Gençler işsiz. Hep söylüyoruz, herkes söylüyor; yarın seçim sathımailinde filan istihdamı artırmanız bir işe yaramayacak. Hani bir söz var: "Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmazmış." Vallahi bu gençler unutmayacak, bu yediği ayazı unutmayacak, size öyle bir ayaz yaşatacak ki zemheriyi yaşatacak; onun için şimdiden tedbirinizi alın.
Ben, bu duygularla 2020 yılının da milletimize, ülkemize ve sayın milletvekillerimize hayırlı uğurlu olmasını Yüce Allah'tan niyaz ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)