GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:20.12.2019

ERKAN BAŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkan.

Genel Kurulu ve bizleri ekranları başında izleyen, ülkenin alın teriyle, emeğiyle yaşayan tüm yurttaşlarını sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Şimdi -galiba on iki gün oldu- on iki gündür konuşuyoruz. Bizim zaviyemizden gözüken şu: Aslında siz ezberlediklerinizi anlatıyorsunuz, biz ise halk adına direniyor, doğruları söylemekte diretiyoruz ama siz de doğruları görmezden, duymazdan geliyorsunuz çünkü tarafsınız. Biz de tarafız; 22,5 milyon SGK'linin tarafıyız, 12 milyon asgari ücretlinin tarafıyız; milyonlarca emeklinin, emeklilikte yaşa taktığınız insanların ve geleceğini kurmaya borçlu olduğumuz 20 milyon gencin, çocuğun tarafındayız. Kısacası, evet, yüzde 99 adına konuşuyoruz ve bu bütçeyi reddediyoruz, bu bütçeden razı değiliz çünkü önerdiğiniz şey, sarayın bir dakikada harcadığı parayla bir işçinin bir ay boyunca hayatını idame ettirmesi; bunu reddediyoruz.

İnsanların sizin kanunlarınız yüzünden mesleklerini yapamayıp sokakta simit satmak zorunda kaldığı, açlıktan sokakta bayıldığı... Her gün yeni bir geçim sıkıntısı intiharıyla karşı karşıya kalmaya "fıtrat" denmesini öneren bu bütçeyi reddediyoruz.

84 bin çocuğun anne olduğu, kadına şiddetin her gün arttığı, kadın cinayetlerinin önlenemediği bir dönemde sadece Cumhurbaşkanının eşi ve kızları katılacak diye bir toplantıya devlet bütçesinden 1 milyon lira harcanmasını reddediyoruz.

Bu ülkede çocuklar hâlâ birilerinin sırtında dere geçerek okullarına ulaşmaya çalışırken, üstelik Anayasa'da laiklik maddesi varken, aslında varlığını tartışmamız gereken Diyanet İşleri Başkanlığına 11,5 milyar bütçeyi reddediyoruz.

Bu savaş, yıkım ve ranta ayrılmış bütçeyi Cumhurbaşkanlığından geldiği gibi, tek bir kalemini sorgulamadan değerlendirmeye razı değiliz ve soruyoruz: Bu bütçe tartışılırken memleketin hâline bakınca vicdanınız rahat mı? Her 5 çocuktan 1'inin çalışmak zorunda olduğu bir ülkede yandaşlara kepçeyle verirken halkımızdan bir yudumu esirgemekten korkmuyor musunuz? Gerçekten, bu halkın isyanından korkmuyor musunuz? Bakın, çok açık söyleyeyim: Eğer vicdanınız sızlamıyorsa bile bilin ki bu bütçe başınızı çok ağrıtacak. Efendiler, halkın damarına bastınız, bu bütçe sizi rahat uyutmayacak.

Değerli milletvekillerim, bütçeyi yapanların ve onaylayanların gözleri paradan, kârdan başka bir şey görmez olmuş. Dün Barış yoldaşım buradan gayet güzel, özetle anlattı. İtibar düşkünü, mal mülk düşkünü, para pul düşkünü olunmuş, bu bir saplantı olmuş.

Ama bizim de bir sevdamız var; memlekete, insana, doğaya, adalete, özgürlüğe sevdalıyız. Bakın, göreceksiniz, kuracağımız düzende tek bir kadın sokakta endişeyle gezmeyecek.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hayal serbest.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Tek bir genç özgürce düşünebilir miyim, araştırabilir miyim, okuyabilir miyim, sevgilimle el ele gezebilir miyim, internete parasız girebilir miyim diye dert etmeyecek. Gazeteci, aydın, akademisyen özgürce üretmekten korkmayacak. Biz fikirleri değil, işsizliği yasaklayacağız, sömürüyü yasaklayacağız, yoksulluğu yasaklayacağız. Hiç merak etmeyin, kaynakları da bulacağız.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ne zaman?

ERKAN BAŞ (Devamla) - "Babalar gibi satarız." dediğiniz halkın değerlerini, kamu varlıklarımızı, işletmelerimizi tek tek geri alacağız. Devlet garantisiyle yandaşlara aktardığınız; köprü, yol ve hastanelerde kaybettiğiniz milyarları halka geri vereceğiz.

Bir yanda saray, bir yanda gecekondu; bu düzen devam etmeyecek. Bir yanda gösteriş, bir yanda sefalet olmayacak. Herkese eşit, parasız eğitim ve sağlık hizmeti ulaştırılacak. Bu ülkenin tüm yurttaşları elektrik, su, barınma gibi en temel insani haklarına eşit şekilde ücretsiz ulaşacak. Parası olan Bilal bedelli askerlik yaparken parası olmayan Mehmet ölmeyecek. Bu utançların hepsi sizinle birlikte tarihe gömülecek ama yaşattıklarınızı unutturmayacağız. Sivas vilayet binasının adını "Metin Altıok" yapacağız, Sağlık Bakanlığına Türkan Saylan'ın adını vereceğiz, Diyarbakır Jandarma Karakolunun yerine Ape Musa kültür merkezi kuracağız. (HDP sıralarından alkışlar) Şişli Meydanı'nın adı "Hrant Dink" olacak, Millî Kütüphanenin adı "Uğur Mumcu" olacak, Taksim Meydanı da "1 Mayıs özgürlük meydanı" olacak. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, hatibin sözünü kesmeyin.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tamam, anladım, şunu merak ediyorsunuz: "Sarayı ne yapacaksınız?" Kaçak saray aynen kalacak. Halkın parasıyla yaptığınız sarayı, halkımız sizi unutmasın diye utanç müzesi yapacağız, bin odasında da yaptıklarınızı anlatacağız. (HDP sıralarından alkışlar)

NİLGÜN ÖK (Denizli) - "Bunları yapacağım." diyemiyorsun, isim değiştirebiliyorsun yani. Vizyon bu kadar.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Peki, değerli arkadaşlar, bitiriyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

ERKAN BAŞ (Devamla) - Sayın Başkan, konuşsun arkadaşlar kürsüye gelip. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

ERKAN BAŞ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, iki teşekkürüm var, bir tanesi Sayın Naci Bostancı'ya. Naci Bey'in konuşmasını dikkatle izledim. "Yüzde 1'in bütçesi." ifadesi için "Bunlar slogan." dedi. Bakın, Naci Bey, açık söyleyeyim: Slogan atmak aslında kötü bir şey değil, slogan uzun bir mücadele sürecinin hedeflerini en kısa biçimde anlatmanın yolu. Ya, keşke benim de sizin gibi bir saatim olsa da daha uzun uzun anlatabilsem, inşallah hep beraber Meclisimiz o fırsatı da bize bir gün tanıyacak.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Burası dans yeri, dans! Dansla anlat!

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - 300 vekilin olsun, ondan sonra.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen hatibin sözünü kesmeyin.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, halkımız biz kısa konuşsak da anlar ama ben Naci Bey'in söylediği önemli bir şeye geleceğim, diyor ki: "Kıt kaynaklar ile sonsuz arzular arasında denge sağlamak zor; Türkiye'nin kaynakları kıt, insanların arzuları sonsuz." Ben de cevap veriyorum Naci Bey: Türkiye'nin kaynak sorunu var. Kaynak var ama sarayın ve patronların arzusunun sınırı yok, ona yetmiyor bizim kaynaklarımız. (HDP sıralarından alkışlar) Naci Bey, 2 bin lira asgari ücretlinin bitmeyen arzusundan ne olur? Sadece insanca yaşamayı özlemiş bu insanlar. Özetle, arzular sonsuz değil insanca, kaynaklar kıt değil ama peşkeş çekilmiş.

Ama bir konuda Naci Bey'in çok tutarlı olduğunu söylemem gerekiyor: Fukara Tayyip Erdoğan'ı savunmak için fukara kraliçeyi savunmanızı takdirle karşıladım. Yalnız, bir şeyi hatırlatmam gerekiyor: Eğer o Fransız yoksulları fukara kraliçeye karşı ayaklanıp, monarşiyi devirip cumhuriyeti kurmasaydı biz bugün bu kürsülerde konuşamazdık, bunu da aklımızda tutmamız gerekiyor. (HDP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN BAŞ (Devamla) - Başkanım, toparlayayım.

Değerli arkadaşlar, son olarak, bu bütçe sürecine emeği geçen tüm saray eşrafına ve AKP'li vekillere teşekkür etmek istiyorum. Biz kapitalizmin insanın insanı sömürmesi üzerine kurulu bir düzen olduğunu anlatıyorduk, siz güzelce gösterdiniz. Bu bütçeyle halkın önünde sadece ve sadece iki seçenek kaldığını siz de itiraf etmiş oldunuz; ya AKP yönetecek, saray, savaş ve sömürü düzeni devam edecek ya halk örgütlenecek ve bu saltanat düzenine bir son verecek.

Ben, bu vesileyle, Türkiye İşçi Partisinin 2020 bütçesine dair kayıtlara geçmesini istediğim son sözünü de tarihsel bir anekdotla bağlayayım. Bu bütçe diyor ki: "Ya barbarlık ya sosyalizm!" (HDP sıralarından alkışlar)