GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:38
Tarih:19.12.2019

ERKAN BAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ekranları başında bizleri izleyen, emeği ve alın teriyle yaşayan herkesi sevgiyle saygıyla yürekten selamlıyorum.

Şimdi, bütçenin sonuna doğru geliyoruz, yüzlerce saat -Komisyon hariç- benim hesabıma göre Genel Kurulda yüz elli saate yakın konuştuk, tartıştık. Ne oldu? Tayyip Erdoğan ne dediyse o oldu. Yani biz ne anlatırsak anlatalım, nasıl anlatırsak anlatalım, özellikle AKP'li vekiller ezberleriyle devam ediyorlar.

Bakın, bugün, burada yaptığımız tartışmanın özü ne? Biz diyoruz ki: "Bu memleketin işçileri, emekçileri, yoksulları sömürülüyor, hatta sayenizde sürünüyor." Siz de diyorsunuz ki: "Yok öyle bir şey, her şey çok güzel." Şimdi, biz defalarca anlatmaya çalıştık, beceremedik, o zaman başka türlü bir anlatma yolu arayalım dedim.

Şükürler olsun okuma yazmam var, üniversite diplomam da var ama bugün sabah saatlerinde, Gebze'de, İstanbul'da, İzmir'de, Eskişehir'de, her yerde, bakın, şurada fotoğraflarını gördüğünüz işçiler, metal işçileri, daha sabah güneş doğmadan bu işçiler sokaklara çıktılar ve kendileri bu bütçeyi nasıl görüyorlar, kendileri bu ülkeyi nasıl görüyorlar, bunu anlatan bir bildiriyi, şu gördüğünüz bildiriyi sağda solda dağıttılar. Hani diyorsunuz ya "Senin anlattığın gibi değil, öyle değil." O zaman bırakalım, işçiler anlatsın, işçiler konuşsun.

Ben, izninizle, BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikasının bugün Türkiye'nin dört bir yanında dağıttığı bildiriyi okumak istiyorum.

"Geçinemiyoruz, insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz. İşçiler, emekçiler, kardeşler; bizler de sizler gibi ücretiyle geçinen, başka da geliri olmayan metal işçileriyiz. Bu ülkenin tüm işçileri, memurları, emeklileri gibi biz de yaşamak için çalışmak zorundayız.

Biz işçiyiz, emekçiyiz. Bazılarımız da işsiz, sabah akşam iş arıyor. Milyonlarcayız, kimimiz asgari ücretle, kimimiz onun altında, kimimiz biraz üstünde bir ücretle ay sonunu getirmeye çalışıyoruz. Hiçbirimizin ücreti, açıklanan yoksulluk sınırına bile yaklaşmıyor. Hepimiz yoksulluk sınırının altında bir ücretle çalışıyor ve ay sonunu borçla getirmek zorunda kalıyoruz.

İşçiler, emekçiler, kardeşler; biz metal işçisiyiz. Kimimiz döküm fabrikalarında binlerce derece sıcakta, kimimiz otomotiv fabrikalarında, beyaz eşya fabrikalarında önümüzden koşarcasına akan bantlarda çalışıyoruz. Yaptığımız iş zor ve ağır. Bu nedenle, çalışırken bazı arkadaşlarımız yaralanıyor, bazı arkadaşlarımızı iş cinayetlerinde yitiriyoruz, bazılarımız başta bel fıtığı olmak üzere, meslek hastalıklarıyla boğuşuyor.

Bu ağır çalışma koşullarına rağmen, geçinmek için, ekmek parası için çalışmak zorundayız. Aldığımız çıplak ücretler, asgari ücretin ancak biraz üzerinde. Yaklaşık 130 bin metal işçisinin ücretlerini ve çalışma koşullarını belirleyecek sözleşme sürecimiz başladı. Bizler insanca yaşayacak bir ücret ve insanca çalışacak bir çalışma ortamı için mücadele ediyoruz. Bu mücadeledeki kazanımlarımız, tüm işçilerin, emekçilerin kazanımı olacaktır.

Bir ay aldığımız bir ürünü, ertesi ay aynı fiyata alamıyoruz. Her gün ürünlere ve hizmetlere zam geliyor; ücretlerimiz giderek eriyor, paramız pul olmuş durumda. Market market gezip ucuzu aramaktan, semt pazarlarında sonu beklemekten, köyden gelecek yiyeceğin yolunu gözlemekten bıktık. Her gün daha fazla yoksullaşıyor ve geçinemiyoruz. Temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığımız çocuklarımızın yüzüne bakmakta zorlanıyoruz, utanıyoruz. Ancak, gerçekte utanması gerekenlerin bizi bu duruma düşürenler olduğunu da biliyoruz.

"İşverenler altı aylık dönem için yüzde 6 zam öneriyor. Bu zam, metal işçisiyle alay etmektir. Metal işçileri açlık ve sefalet koşullarını kabul etmeyeceklerdir. Patronlar ve devlet bize gelince 'yıllık enflasyon yüzde 10' diyor ancak sıra devletin alacaklarına gelince yeniden değerleme oranıyla yüzde 22,5 diyor. Motorlu taşıtlar vergisi başta olmak üzere, vergiler, harçlar ve cezalar yüzde 22,5 artırılıyor. Madem yıllık enflasyon yüzde 10, devlet niye kendi alacaklarını yüzde 22,5 artırıyor? TÜİK tarafından açıklanan resmî enflasyon rakamlarına hiç kimse inanmıyor."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN BAŞ (Devamla) - Başkanım, benim sözüm olsa bırakayım da işçilerin sözü, izin verirseniz tamamlayayım.

BAŞKAN - Bir dakika ilave ediyoruz Erkan Bey.

Buyurun.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Teşekkür ederim.

"İşçiler, emekçiler yoksullaşırken, patronlar kâr etmeye devam ediyor. Borsada olan şirketlerin bilançolarına bakıyoruz ve 'kriz yılı' dedikleri 2018 yılında zarar eden tek bir metal şirketi göremiyoruz. Diyorlar ki: 'Kârlarımız azalıyor, siz de düşük ücrete razı olun.' Biz de diyoruz ki: 'Kârlarınıza kâr kattığınızda zammımıza ek zam mı yaptınız? Biz işçiler boş mu oturuyoruz? Sabah akşam çalışıyoruz. Fazlasını bile değil, işçinin emeğinin, alın terinin karşılığını istiyoruz.'

Metal işçileri, emekçi kardeşlerimiz; belki farklı fabrikalarda çalışıyoruz ama yaşadığımız sorunlar ve taleplerimiz aynı. İstediğimiz çok şey de değil, insanca yaşanabilecek ücret istiyoruz. Bunun için, tüm metal işçilerini, tüm emekçileri birlik olmaya, birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Bize geçinebilecek ücreti vermek istemeyenlere karşı sesimizi birlikte yükseltmeliyiz. Geleceğimiz bizim elimizde, birlikte olursak kazanırız." diyorlar.

İşçi kardeşlerimiz, bizim partimizin kurucusu Kemal Türkler'in sendikasının üyeleri. Mutlaka başaracaklarına inanıyorum. Sonuna kadar yanlarında olacağımızı söylüyorum.

Saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)