GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Hatay Milletvekili Serkan Topal ile İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı'nın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin altıncı tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmalarındaki bazı ifadelerine, CHP'nin liyakat anlayışına ve söylenilenlerin kıymetli olabilmesi için söylenilen ile yapılanların çelişmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:34
Tarih:15.12.2019

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin konuşmacılarını dinledik. Bizim katılmadığımız ve bize yapılan ithamlarda doğru bulmadığımız bazı şeylere açıklık getirmek istiyoruz.

Bir kere, bizim milletvekillerimizin ya da milletvekillerimizin ulaşamadığı bir Cumhurbaşkanı yok; bizim arkadaşlarımız ulaşıyor, vatandaşlar da ulaşıyorlar, şikâyetlerini iletiyorlar. Ulaşmak isteyen herkes Cumhurbaşkanına ulaşabilir, burada bir problem yok.

"Recep Tayyip Erdoğan, eskiden giderdi gecekondulara, bağdaş kurup otururdu, şimdi kibir abidesi oldu." Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz, bu sözü iade ediyoruz kendilerine. Recep Tayyip Erdoğan değişseydi, şimdiye kadar girdiği bütün seçimlerde milletin gönlünde ve yüreğinde teveccühle Türkiye'nin başına getirilmezdi. Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin gerçekliklerinden kopmuş olsaydı, milletin hâlâ desteği arkasında en yüksek olan lider olarak Türkiye'yi yönetiyor olmazdı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Recep Tayyip Erdoğan dün ne ise bugün de aynıdır. Lütfen, başkalarıyla Recep Tayyip Erdoğan'ı karıştırmayalım.

Şimdi, bir Külliye meselesi var. Tabii, biz bunu izah etmekten... Fakat belli arkadaşlar da anlamamakta ısrar ediyorlar. Şimdi, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık birleştirildi; eskiden Başbakanlık birkaç yerdeydi, Cumhurbaşkanlığı ayrı yerdeydi, tek yerde toplandı. Buralarda bürokratlar çalışıyor, bürokratlar görev yapıyor. "Efendim, 1.100 odalı saray." Ya, arkadaşlar, o bütün idari personelin, oradaki bürokratların hepsi farklı farklı yerlerdeydi, şimdi aynı kompleksin içerisinde. Olay bundan ibaret ve bu Recep Tayyip Erdoğan'ın mülkü değil. Yarın siz seçimi kazanırsınız, siz gelir yönetirsiniz oradan. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetim merkezidir. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sessiz olalım değerli arkadaşlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - "Efendim, milliyetçilik değerlerimizle oynadınız, onunla oynadınız..." Bizim ideolojimiz Kemalizm değil, Kemalist ideoloji yok bizde; Kemalist ideoloji Cumhuriyet Halk Partisinde var, bunu söylüyor, doğru. Her partinin bir ideolojisi var. Bakın, az önce hatip burada Kemalizmi yerden yere vurdu, tek ses yok; şimdi, biz eleştiri yaptığımız zaman, biz konuştuğumuz zaman sadece bize laf yetiştirme var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, bakın, orada haritalar gösteriyor, "Şu tarihlerde oldu." diyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - O konuya cevap verildi, duymadınız!

BAŞKAN - Arkadaşlar, laf atmayın lütfen, rica ediyorum.

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Ama yanlış söylüyor, cevabı verildi burada.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, lafa gelince "Cumhuriyetin kurucusu biziz, devleti biz kurduk. Kurucu Genel Başkanımız devletin kurucu Başkanı." Gazi Mustafa Kemal Atatürk sadece -onu da söyleyeyim- CHP'nin tekelinde değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin banisi; oraya söylenen laflara tek kelime etmeyeceğiz, biz duymayacağız bunları, biz görmeyeceğiz ama herhangi en küçük bir eleştiride "AK PARTİ'ye misliyle karşılık vereceğiz..." Az önceki sözleri bir AK PARTİ'li milletvekili söylemiş olsaydı, Cumhuriyet Halk Partisi burayı birbirine katardı.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Savaş çıkarırlardı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ama oraya gelince gıklarını çıkaramıyorlar.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Orada duymamışsın Sayın Başkan, duymadın!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ben hatırlatıyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, "İstanbul'u parsel parsel satıyorsunuz." diyor.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yalan mı Sayın Başkan, yalan mı?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, İstanbul'u şu an siz yönetiyorsunuz, siz kazandınız İstanbul'u. İstanbul'u yöneten... (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, sessiz olalım.

Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - İstanbul'u siz yönetiyorsunuz. "Hâlen..." diyor, hâlen kendisini muhalefette sanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Muş, lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - İstanbul'daki sorumluluğu millet size verdi. Millet değerlendirdi, baktı, ölçtü biçti, size verdi. Ee, siz ne iş yapıyorsunuz? Siz ne iş yapıyorsunuz? (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Neyi kastediyorsunuz? Yönetim sizde, yönetim sizde. Eğer şu an bir satış varsa... (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sessiz olalım değerli arkadaşlar, rica ediyorum.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, eğer şu an bir satış varsa onu siz yapıyorsunuz. Bir satış var: Bakın, Meclisin "park" ilan ettiği Beşiktaş'taki bir araziyi Büyükşehir Belediyesi satmaya çalıştı, doğru. 295 bin metrekarelik alanı yeşil alan yaptı, bunlar reddetti, iade etti, bunu kabul etmiyor Büyükşehir yönetimi; bu doğru. Siz, yeşille geldiniz, bu tutarsızlık nedir? Nedir bu tutarsızlık?

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ya, siz devlet olarak satıyorsunuz, Karşıyaka Belediye Başkanı gidiyor, satın alıyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - "Recep Tayyip Erdoğan ilk geldiği zaman atanamayan 68 bin öğretmen vardı -doğru, 68 bin kişi vardı- atayamadınız mı bunları?" diyor.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Belediye başkanlarımız para yatırıyor, alıyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, 960 bin öğretmen var şu an, bunun yüzde 69'u AK PARTİ döneminde atandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Muş, tamamlayın lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

660 bin kişiden daha fazla öğretmen Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde atandı.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, bu soruların cevabını yürütme organı verecek, yasama organı değil.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Yani o 68 binin 10 katı AK PARTİ döneminde atandı.

Şu çok üzücü bir ifade, bunu biz defaatle açıkladık ve şimdi bir şey daha söyleyeceğim Cumhuriyet Halk Partisine: "'Bir kereden bir şey olmaz.' dedi Sayın Bakan." Bakan öyle bir şey söylemedi "Bir kişinin yaptığı olayı bir kuruma mal etmeyin." dedi, o da en ağır cezayı aldı. Bunu hiçbirimizin kabul etmesi, tasvip etmesi mümkün değil.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Geçenlerde kendi arkadaşınız söyledi bunu ya.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, bakın, buradaki yaklaşımımız bu.

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, 2018 senesinde Kuşadası'ndan kurultay için bir otobüs geliyor, Cumhuriyet Halk Partisinin partililerini taşıyor. Bir ilçe yönetiminde bulunan bir yönetici cinsel saldırıda bulunuyor birisine ve bu kişi tutuklanıyor. Şimdi, biz, bütün Cumhuriyet Halk Partisi camiasını töhmet altında mı bırakacağız birisinin yaptığı yanlıştan, hukuksuzluktan, kanunsuzluktan dolayı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Çocuk istismarları yüzde 700 arttı, 7 kat arttı, 7 kat!

BAŞKAN - Sayın Muş, lütfen tamamlayın.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, müsaade edin ki toplu olarak cevap verelim.

Ve bu kişi Cumhuriyet Halk Partisinden ihraç edildi. Şimdi, bütün Cumhuriyet Halk Partisi camiasını töhmet altında mı bırakacağız? Böyle bir şey olabilir mi?

Sayın Başkan, eğitimle alakalı pek çok eleştiri yapıldı, bunları Sayın Bakan not aldı, bunlara girmeyeceğim.

BAŞKAN - Birazdan zaten Sayın Bakanlara söz vereceğim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Fakat şunu söyleyeyim: Bakın, liyakatten, eğitimden bahsediliyor. 24'üncü Dönemde Sayın Özkoç, ben, o dönem Fatma Nur Serter milletvekiliydik. Bakın, ben ticaret meslek lisesi mezunuyum. İmtihana giriyorsunuz, netleriniz aynı, sizin üniversiteye girme hakkınız yok. Eğitim sistemi buydu Türkiye'de arkadaşlar ve bunun ateşli savunucusu Fatma Nur Serter'di. 2011'de seçimi CHP kazansaydı muhtemelen Millî Eğitim Bakanı olacaktı. Şimdi, eğitim anlayışınız bu.

BAŞKAN - Peki, toparlayın.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla bakın, liyakatten bir örnek vereceğim size, bir örnek. Şimdi, CHP'li arkadaşlar şunu söylüyor ve kızıyor: "Efendim, 70'den örnek veriyorsunuz." Oraya gitmiyoruz, İstanbul'da Büyükşehir yönetimi değişti. İstanbul'un en başarılı kütüphane müdürü -Murat Bardakçı bile isyan etti- Mezarlıklar Müdürlüğüne atandı. Liyakat sistemi bu, CHP'nin liyakat anlayışı bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Muş, birazdan Sayın Bakanlar bütün eleştirilere cevap verecekler, lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, affınıza sığınıyorum, toparlıyorum.

Şimdi, dış politikayla alakalı pek çok eleştiri yapıldı, yapılır; iktidar bu eleştirilere bakar, bunlardan istifade eder. Şimdi "Doğu Akdeniz'de Avrupa Birliği karşımıza çıktı." dedi. Şimdi, değerli arkadaşlar, doğru, Avrupa Birliği karşımıza çıktı. Biz oradaki sondaj gemilerimizi çekelim, oradaki iddialarımızdan vazgeçelim, Avrupa Birliği karşımızdan çekilir. Şimdi, şuna karar vereceksiniz: Ya orada varlığınızı sürdüreceksiniz ya da çekileceksiniz, bunun başka bir alternatifi yok.

Şimdi, Türkiye'nin mektup meselesi. Götürdü, Beyaz Saray'da ilgilisine iade etti. İnanamıyoruz, yok: "Sessiz sedasız, mahcup bir edayla oraya bıraktı." Değerli arkadaşlar, bakın, orada Cumhurbaşkanımızın PYD'ye "PYD bir terör örgütü" diyemediğini iddia ettiler, sonra kayıtları ortaya çıktı. (CHP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, yürütme orada oturuyor; muhatap onlar, yasama değil.

BAŞKAN - Sessiz olalım arkadaşlar, sessiz olalım.

Peki, toparlayın Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Canlı yayında Trump'ın yüzüne çarpa çarpa bunu söyledi, şimdi bu mektup hikâyesi de aynı.

Değerli milletvekilleri, ne söylüyorsak söylediklerimizin kıymetli olabilmesi için de yaptıklarımızla çelişmemesi lazım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.