| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 11.12.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, tekrar söz hakkı verdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum.
Kaldığım yerden devam ediyorum. Merkez Bankasından söz ediyorduk.
Arkadaşlar, aralık ayında Merkez Bankasının 2020 yılı için açıkladığı Para ve Kur Politikası Belgesi'yle, APİ portföyünün bakiyesini ve APİ portföyünü kendi bilançosunun yüzde 5'ine kadar yükseltebileceği konusunda kamuoyuna bir duyuru yaptı. Bu ihtiyaç nereden çıktı ve bunun ekonomik sonuçları nedir, o konuda sizi bilgilendirmek istiyorum ve Bakan Bey'e de bir sorum var. Dolayısıyla, biraz önce sorduğum soru gibi akşam bu sorunun da takipçisi olalım.
2001 krizinde batan bankaları ve dolayısıyla vatandaşın mevduatını kurtarmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi kamu bankalarına tahvil ihraç etti, bunlar o tahvili getirdiler, Merkez Bankasına teminat olarak verdiler; Merkez Bankası bunun karşılığında likidite verdi ve dolayısıyla, biz bu krizin içerisinden 2010 yılı 10 Mayısında çıktık. Dolayısıyla, o dönemde, krizin başından 2010 yılı Mayıs ayının 10'una kadar Türk bankacılık sisteminin fazlası vardı; Merkez Bankası piyasadan sürekli para çekiyordu, para veren durumunda değildi. 10 Mayıs 2010'dan sonra sistem değişti, bankacılık sistemi artık eksiye düştü, o günden bugüne Merkez Bankası piyasayı fonlayıcı. Dolayısıyla, bunu yaparken de Merkez Bankası ya para piyasası işlemi yapıyor ya da repo yapıyor. Merkez Bankasının APİ portföyünde kâğıt bulundurmasının gerekçesi, ters repo yaparsa piyasada fazla para varsa onu çekmeye ihtiyacı olduğu için. Şu anda Merkez Bankasının piyasadan para çekmek gibi bir durumu yok. Piyasada likidite eksikliği var, sürekli Merkez Bankası şu anda 150-160 milyar TL'ye -bir ara 185 milyar TL'ye- kadar günlük bazda çıktı. Dolayısıyla, bunun amacı nedir? Bunun amacı şu: 2019 yılında Merkez Bankası kârını -ki o hazinenin hakkıdır- alıyor, onun üzerine yedek akçeyi de alması gibi böyle bir hileli yola mı sapıyorsunuz? Sayın Bakan, size sorum bu.
Merkez Bankası, APİ'yle bankacılık sistemini fonlayacak, onlara TL verecek. Hazinenin bu sene çevirmesi gereken borç tutarı toplam borç stokunun yarısı kadar, 322 küsur milyar TL. Onun faizleri artırmaması için, Merkez Bankasının bankalara verdiği parayla, onlar gidecekler, hazine kâğıdı alacaklar; aldıkları hazine kâğıdı, şu anda ellerindeki Merkez Bankasının portföyündeki kâğıt 18 milyar TL. Eğer bu yıl uygularlarsa 2 katına çıkacak, 36 milyar TL'ye çıkacak, arada 18 milyarlık bir kaynak oluşacak. Ama bu kaynağı devlete borç verdiği için bankalar bu kadar kredi veremeyecek. Dolayısıyla, bence burada hedeflenen şu: Merkez Bankası parayı verecek, onlar hazine kâğıdı alacak; sonra onlar, birincil piyasada, Merkez Bankası hazineye fonlayamadığı için bu 18 milyarı Merkez Bankasına satacaklar. APİ portföyü 18 milyardan 36 milyara çıkacak, aradaki o 18 milyarlık likiditeyi de bankalar kredi olarak verecek, ekonomiyi de bu şekilde yüzdürmeye ve canlı tutmaya çalışacaklar. Sayın Bakan, buradaki niyetiniz nedir, bunu lütfen açıklar mısınız? Akşam cevap verirken bu konudaki sözünüzün kayda geçmesini istiyorum, kesinlikle bu önemli bir şey. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Başka bir husus, o da şu: Merkez Bankası İstanbul'a taşınıyor. Siyasi bir iradenin, milletten yetki almış bir siyasi kadronun ülkenin bir kurumunu istediği yere, lokasyona taşıması kanunidir, bir itirazım yok. Fakat şunu soruyorum Sayın Bakan: Yine, akşam cevabınızda bunu açık ve net olarak söyleyin. Merkez Bankasının İstanbul'a taşınmasında Türkiye'nin hangi ali menfaatleri var? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Şu anda Merkez Bankası Ankara'da bulunmakla neyi yapamıyor da İstanbul'a gidince yapacak? Para piyasalarında, döviz piyasalarında, sendikasyon kredilerinde, türev ürünleri piyasasında neyi yapamıyor Merkez Bankası da İstanbul'a gittiğinde bunu yapacak? Niye bu kurum Ankara'dan taşınıyor? Ayrıca, Merkez Bankası yönetiminin kendi iç bünyesine dağıttığı bir düzenlemeye göre Bankanın haziran ayına kadar yüzde 60'ı, belki de yüzde 70'i taşınmış olacak. Tabii, bunun birtakım sebepleri var, ben bunun içerisine girmiyorum; sadece sorduğum soru şu: Ülkenin hangi ali menfaatleri Merkez Bankasını İstanbul'a götürüyor? Ve deyin ki "Yirmi yılda, bizim millî gelirimiz şuradaydı, buradan buraya gelecek. Dünyada döviz piyasası işlemlerinden şu kadar kâr alacağız, sendikasyon kredisinden bu kadar kâr alacağız. Şu kadar istihdam yaratacağız." vesaire söyleyin. Bunları sizden bekliyoruz.
Ha, bunu şöyle ilişkilendirirseniz "İstanbul'u finans merkezi yapacağız." derseniz, İstanbul'un finans merkezi yapılabilmesi için hukuk lazım, muhasebe lazım; onlar da bu ülkede yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi toparlayın Sayın Yılmaz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Şu anda "İstanbul finans merkezi" diye bir şey yok "İstanbul inşaat merkezi" var. Bunun dışında hiçbir şekilde... Bu konuda da cevabınızı bekliyorum ve teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)