GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:05.12.2019

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 144 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 33'üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

33'üncü maddede Jandarma Genel Komutanlığı personelinin ödüllendirilmesi önerilmektedir. Bu maddeyi olumlu karşılıyoruz. Bizce de vazifeleri uğruna canlarını hiçe sayan, üstün başarı gösteren, olumlu yenilikler getirecek projeler ortaya koyan ve eğitim faaliyetlerinde bulunan çalışanlar desteklenmeli, teşvik edilmelidir. Atalarımızın dediği gibi "Marifet iltifata tabidir." Taltif edilen, ödüllendirilen marifet gelişir. Ödüllendirmelerin yalnızca Jandarma Genel Komutanlığıyla sınırlı kalmaması da gerekir. Bütün kurumlar, başarılı çalışanlarını adil bir şekilde ödüllendirmelidir. Takdir edildikçe insanlarda daha iyisini yapma arzusu ortaya çıkar. Takdir etmezseniz, görmezden gelirseniz zamanla çalışkanlık da körelir. Fakat, hemen her yerde olduğu gibi burada da önemli olan, liyakat ve adalettir. Ödülleri, layık olmayanlara dağıtmaya başlar, kendinizden olmayanların başarısını görmezden gelirseniz çalışmak isteyenlerin şevkleri kırılır.

Liyakat, Türk siyasi tarihinde her dönem gündemde olmuş bir husustur. Büyük devlet adamlarımız, adalet ve liyakate önem vermişlerdir. Liyakat, adaletin bir sonucudur; işi, yapabilecek olana vermezseniz hem o işten olursunuz hem de o işi yapabilecek insanlardan olursunuz. Liyakatle seçilmiş çalışanlar, kurumların en önemli unsurlarıdır. Liyakat kaybolmaya başlayınca yozlaşma, bozulma başlar. Adaletsizlik de tıpkı vücudu içten içe çürüten bir kanser hücresi gibidir. Hastalıklı hücre alınmazsa metastaz oluşur. Adaletsizliği devletin her kademesinden atmak gerekir, yoksa sağlıklı hücrelerin nasıl hastalandığını oturur seyredersiniz.

Yusuf Has Hacib'in 1070 yıllarında kaleme aldığı eseri Kutadgu Bilig, adalet üzerine kuruludur. Kutadgu Bilig'e göre, adaleti hükümdar temsil eder. Adil hükümdarlar, işleri ehli insanlara vermeye yani liyakate önem göstermelidir. Nizamülmülk'ün Siyasetname'sinde de liyakatin önemini çok net bir şekilde görebilirsiniz. Bu isimler, imrenerek baktığımız Türk devletlerinin yöneticileri üzerinde söz sahibi olan insanlardı. Devlet yöneticileri, bu insanların bilgi ve tecrübelerinden faydalanmıştır, onları dinlemiştir. Mesela, devlet yönetimindeki kayırmacılığa başkaldırmış ve bu konuda yazılar yazmış Koçi Bey. IV. Murat, Koçi Bey'in bilgi ve tecrübesine önem vermiş, kendisini danışman atamıştır; devleti eleştirdiği için Koçi Bey'i ortadan kaldırmaya uğraşmamıştır. Koçi Bey diyor ki: "Yüksek makamların, şunun bunun aracılığıyla verilmesi doğru değildir. En bilgilisi hangisiyse ona vermek gerekir. Bir cahilin, sırf eskidir diye bir bilginin önüne geçirilmesi haksızlıktır. Bilgi ve diyaneti olunca genç de olsa zarar vermez. Yaşlı ile genç, bilgi ve marifette eşit olunca yaşlının önüne geçmesi daha doğrudur. Ama bilgi ve marifetten hissesiz olunca bin yaşında da olsa halka faydası olmaz ve hakkı, yanlıştan ayıramaz."

Osmanlı'nın en güçlü olduğu dönemlere bakın, liyakate ne kadar önem verildiğini görürsünüz. Devletin kudretinin altında, Fatih Sultan Mehmet'in, hak etmeyenlere makam ve mevki vermeyi vebal olarak görmesi vardır.

Değerli milletvekilleri, az önce saydığımız isimlere bakınız. Bin yıl önce yaşayan da var beş yüz yıl önce de. Bunca zamandır adaletin önemini biliyoruz fakat hâlâ ders almıyoruz.

Hazreti Ömer'in "Adalet, mülkün temelidir." Sözü, akşam dost meclisinde otururken söylenmiş bir söz değildir. Adalet sayesinde vatandaş huzur bulur, adalet sayesinde halk güvende hisseder, adalet sayesinde makamlar layık olana verilir. Adaleti ortadan kaldırırsanız yöneticilerin liyakati de ortadan kalkar. Beceriksiz yöneticiler de kurumların temeline konulmuş dinamittir.

Son olarak, yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'den bir alıntı yapıyorum. Nisa suresi 58'inci ayet ne diyor? "Allah, size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah, her şeyi işitendir, her şeyi görendir."

Son söz olarak, bu ödüller verilirken Yüce Allah'ın emri olan adalet ve liyakate dikkat edileceğine ve "bizimki, öteki" ayrımı yapmayacağınıza inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)