GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:24
Tarih:28.11.2019

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarının ve milletimizin başı sağ olsun.

144 sıra sayılı Kanun Teklifi için partisi adına sunum yapan Sayın Milletvekili Çelik, konuşmasının önemli bölümünde terörün kaynağına inerek 15 Temmuzdan itibaren DEAŞ, PKK ve FETÖ terör örgütlerini bitirdiklerini söyledi ve Sayın Süleyman Soylu'ya teşekkürlerini iletti.

Bu arada şunu ifade etmeliyim ki güvenlik güçlerimizin canı pahasına verdikleri mücadele her türlü övgüyü hak ediyor ve şükranla anıyoruz. Özlük haklarının ve kendilerine söz verilen 3600 ek göstergenin de uygulanması, eşitliğin sağlanması için İYİ PARTİ olarak takipçisi olacağımızı buradan ifade ediyorum.

İktidarın terör konusundaki mücadelesini yeterince anlayabilmiş değiliz, şeffaf değildir. Gerçekten, terör bitti mi? Gerçekten, terör bitmişse neden herkes "terörist" ya da "hain" sözünden nasibini alıyor? Meclis çatısı altında bile bu sözleri her gün duyuyoruz. İktidar devleti yönetiyor. Terörle mücadelede hedef büyütmek yerine küçültmek önemlidir. Terörün gerçekten kaynağına inmek ve nedenlerini akılcı yöntemlerle araştırmak gerekir. Siyasi partileri hedef alarak milyonları rencide etmek, tahrik etmek, ayrıştırmak amaca hizmet etmez, sadece en önemli sorunları bile tartışamayan, çözümlerden uzak bir Parlamento görüntüsü verir.

Dün, Genel Kurulda bir hatibin "Bu, tek adam yönetimidir." sözüne cevaben AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Akbaşoğlu muhatap partiyi hedef alarak "Sizin FETÖ'yle iş birliğiniz devam ediyor." diyerek bu yönetimin demokratik bir yönetim olduğunu da iddia etti. Bu yönetimin ne kadar demokratik olduğunu söyleyebiliriz? Gülen cemaati, geçmişte milyonlarca insanın sempati duyduğu, iş birliği yapmaktan çekinilmeyen, birçok iktidar mensubu tarafından desteklenen bir cemaat olmuştur. İktidar "Ne istediniz de vermedik." sözünü bile sarf etti. "Kandırıldık, Allah bizi affetsin." denildi. Sayın Bülent Arınç "15 Temmuz darbe girişimine kadar bir terör örgütü olabileceğini hiç düşünemedim, kandırıldım." dedi.

Şimdi, soruyorum: İktidar mensupları devletin istihbarat organlarına rağmen "Yanılmışız." diyerek soruşturma ve kovuşturmalardan muaf tutulabiliyorsa KHK'lerle iltisaklı olduğu gerekçesiyle mağdur edilenler "Yanılmışız." mazeretinden yararlanabildiler mi? Yargıda aklananlar bile işine iade edilmiyor, yakınları iş bulamıyor. Demokratik yönetimlerin en güçlü yanı adaletten sapmamak, teraziyi dengeli tutmaktır. Peşinen "Gezi olayları terör olayıdır." denildiği zaman, 17-25 Aralık milat ilan edildiğinde soruşturma ve kovuşturmalara istikamet verilmiştir. Bunlar demokratik bir rejimde söz konusu olabilir mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi işlevini kaybetmektedir ama burası millî iradeyi temsil eden çatıdır, hâlâ en saygın kurumdur. Türkiye'nin en önemli sorunları ve çözümleri burada tartışılmalıdır. Burada her şey konuşulup, tartışılıp, kavga bile edilebilir ancak "terörist" ve "hain" sözü bu çatı altında kullanılmamalıdır. Biz her şeyi tartışabilirsek Türkiye'de huzur ve güvenlik ortamının sağlanmasına katkı koymuş oluruz.

Değerli milletvekilleri, maalesef, terörün kaynağına yeterince inilmedi. Terörün nedenlerine bakmak, kaynağına inmek, çözüm yollarını bulmak, Parlamentonun bilgisi, katkısı dışında çözülecek boyutları geçmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Tamamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Subaşı, ilave süre vermiyorum, sadece selamlama için açacağım.

Buyurun.

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Ülkemizde terör için uygun iklim oluşturmak kolay olursa terör bitse bile yeniden vücut bulabilir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)