| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 28.11.2019 |
İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Benden önce konuşan kıymetli hatibin de ifade ettiği üzere, aslında doğru bir madde ama eksiklerini de diğer milletvekillerimiz de diğer partilerimiz de zaten ifade ettiler.
45 yaş sınırı sebebiyle daha önce komiser yardımcılığı sınavına girememiş başpolis ya da kıdemli polislere bir defaya mahsus sınava girme hakkı getiriliyor; doğrudur. Bir kere, bu yaş sınırının kaldırılması lazım, onu söyleyeyim. Madem ki biz "Beşikten mezara kadar oku." diyen bir kültürden geliyoruz, bir anlayışı savunuyoruz, o zaman bu yaş tahditlerini ortadan kaldırmamız lazım. Yani çalışma hayatının her döneminde memurlarımıza görevde yükselme hakkının verilebilmesi şarttır. Kaldı ki kıdem aynı zamanda bir olgunluk belirtisidir yani bu, donanımın daha yüksek olması anlamına geliyor ki siz bir yaş tahdidi koyarak bunu da engellemiş oluyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, burada en büyük yanlış, sözlü sınav ya da yazılı sınav yapılacağına İçişleri Bakanlığının karar verecek olmasıdır. Sözlü sınav uygulaması yapıldığı sürece insanların yaptığınız sınavlara güvenmesi, objektif sonuçlar beklemesi mümkün değildir. Bunu defalarca yaşadık biz.
Ben size bir hatıramı anlatayım: Muğla'da okul müdürlüğü sınavı yapılıyor. Sınav komisyonu oluşturulmuş, sözlü sınav komisyonu. Sınav komisyonu üyelerinin önüne bir liste verilmiş, yazıyor listede: Ahmet, 80 puan; Mehmet, 90 puan. Sınav komisyonu üyelerine, kime, hangi puanı verecekleri yazılı olarak ifade edilmiş, verilmiş. İçlerinden bir tane -şu anda hâlâ Muğla İl Millî Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü- delikanlı çıkmış, adam çıkmış, demiş ki: "Ya, ben Allah'tan korkarım. Ben Allah'tan korkarım. Ben böyle önceden hazırlanılmış puanları veremem kardeşim." Diyorlar ki: "O zaman sınav komisyonundan ayrıl, istifa et." "Ederim." diyor, Valiliğe dilekçe veriyor. Dilekçede kendisinin nasıl bir baskı altında kaldığını, sınav puanlarının yani olmayan sınavın, daha yapılmamış sınavın puanlarının kendisine yazılı olarak iletildiğini ve bu sınav puanlarının okul müdürü adaylarına verilmesinin kendisinden istendiğini dilekçesinde ifade etmiş. Tabii, dilekçenin bir örneğini de bize gönderdi "Durum budur." dedi, biz de sahip çıktık. Ne oldu peki bunu yapanlara, o şube müdürü üzerinde, komisyon üyesi üzerinde baskı oluşturanlara? Hiçbir şey olmadı değerli milletvekilleri, hiçbir şey olmadı.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Mükâfatlandırıldı.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Şimdi, bu kıymetli şube müdürü olmasaydı, cesaret etmeseydi bu olaydan haberimiz olmazdı. Aslında yaşadığımız çok olay var; İstanbul'da, yine Muğla'da, başka bir zaman diliminde benzeri olaylar. Allah yanıltıyor. Mesela bir tanesi okul müdürlüğü sınavında yine listeyi hazırlamış, sınav puanlarını ilgililere gönderecekken yanlışlıkla -Allah bu ya- WhatsApp'ta okul müdürleri grubuna göndermiş. Bu ortaya çıktı, şikâyetçi olduk, suç duyurusunda bulunduk. Ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Yani devriiktidarınızda insan hakları gasbediliyor.
Geçen burada Kaboğlu ile Akbaşoğlu arasında bir tartışma yaşandı "Bu madde, bu sözlü sınav meselesi Anayasa'ya uygun değildir." dedi hatırlarsanız. Bu, vicdana uygun değil, insan haklarına uygun değil. Bunun Anayasa'ya uygun olduğunu savunmak, insan haklarına uygun olmayan maddelerin Anayasa'da olduğunu savunmakla eş değerdir. Sayın Akbaşoğlu, hukukçu kimliğinizle böyle bir yanlışa, subjektif değerlendirmeye karşı çıkmanız lazım. Kaldı ki ya biri bana izah etsin, neden kamera kaydı yapılmıyor bu sınavlarda?
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)