GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:18
Tarih:14.11.2019

İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında ağırlıklı olarak vergiyle ilgili bir kanunla karşı karşıyayız. Aslında vatandaşa temas etmek, insanların yaşamış olduğu geçim aczinden kurtulmasını sağlamak adına bu Mecliste adım atılmadığını üzülerek görüyoruz. Son zamanlarda çıkarılan bütün kanunlar, incelediğinizde, büyük bir çoğunluğu paraya yönelik kanunlar. "Vergi toplanmasın mı?" Elbette toplansın ama hep alma üzerine dayalı bir devlet nizamı bizim millî kültürümüzle de, dinî anlayışımızla da bağdaşan bir durum değildir. Yine, yeni bir vergi ihdas ediliyor. Firmalar vergi ödeyecekler. Peki, firmalar bu ödedikleri vergiyi kimden çıkaracaklar? Vatandaşın sırtına yükleyecekler. Yani firmadan vergi almıyorsunuz, aslında vatandaşa yeni bir gider kapısı açıyorsunuz, yeni bir yük getiriyorsunuz. Dolayısıyla, böyle bakmamız lazım. Peki, vatandaşa dokunmak adına bir şey yapılabilir mi? Çok şey yapılabilir ama maalesef AK PARTİ Grubu, ısrarla söylememize rağmen, burada muhalefetin her söylediğini kulak ardı etme alışkanlığından kurtulamıyor.

Bakın, bugün benim yanıma engelli öğretmen adayları geldi, engelli; 2'si tekerlekli sandalyede -biri ulaştırma hizmetlerinden mezun olmuş, diğeri başka bölümden- diğerlerinin böbreği yok falan, bu tip engeller. Diyorlar ki: "Şu anda Millî Eğitim Bakanlığının engelli kontenjanı 5 bin yani Millî Eğitim Bakanlığı 5 bin engelli kişiyi istihdam edebilir. Biliyorsunuz, kurumların, devlet kurumlarının belli oranda engelli istihdam etmesi gerekiyor. Diğer kurumlarda sayılar, oranlar nedir şu anda ezberimde yok ama Millî Eğitim Bakanlığında açık 5 bin. Peki, başvuran engelli öğretmen sayısı kaç kişi? 1.200 kişi yani 1.200 engelli atanabilir, bu mümkün. Şimdi, engelliye bile sahip çıkmıyoruz yani sağlam insanları falan kaldırdık, bir köşeye attık da engelli insanlara sahip çıkmıyoruz. Bu, vicdanen de kabul edilebilecek bir durum değildir. Onun için, yarın Millî Eğitim bütçesinde de bunları ifade edeceğim Sayın Bakana. Bunu sizin de aklınızda kalması bakımından buradan ifade ediyorum. Engelli öğretmenlerimize, çalışma hayatına girmek isteyen engellilere kapı aralamak vicdan gereğidir. Yani bizim inançlarımız, anlayışımız, insan sevgimiz bize bunu emrediyor. Eğer biz gerçekten devlet yönetme iddiasında isek engelli vatandaşlarımıza sahip çıkmak gibi bir mecburiyetimizin olduğunu herhâlde her vicdan sahibi vatandaşımız, insanımız kabul eder.

Değerli milletvekilleri, on yedi sene ülkeyi yönettiniz, on yedi sene. Şimdi, başka şeyleri tartışıyoruz, işte, Amerika'da şöyle oldu, kayyumdu, vesaireydi filan, sürekli bunları tartışıyoruz. Yani vatandaşa bir "Cambaza bak." oyunu oynanıyor yani ben stratejinizi anlıyorum. İşsizliği çözememişsiniz, adil gelir dağılımını çözememişsiniz. Elbette birtakım değerler üzerinden vatandaşın oyunu tahvil etmeye yönelik bir strateji içerisinde olacaksınız. Ama bakın, bunu artık kimse yemiyor, bunu artık vatandaş da kabul etmiyor ve görüyor. Yani artık burada yapmanız gereken vatandaşımızın hangi şartlarda hayatını devam ettirmek zorunda kaldığını düşünmeniz. "Kahrol Amerika!" demeyle filan vatandaşı artık oyalamanızın mümkün olmadığını bilin çünkü artık deniz bitti, deniz bitti.

Burada şuna bakacağız: Türkiye'de on yedi sene sonunda, on yedi yıl bu devletin yönetiminde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlayayım.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Koncuk.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - On yedi yıl sonunda vatandaşımızın ekonomik tablosuna bakacağız. Anne baba olarak vatandaşlarımız görevini yapıyor mu, çocuğunun cebine harçlık koyabiliyor mu, üniversiteden zar zor mezun ettiği çocuğuna iş bulabiliyor mu? Buna bakacağız. Siyasi iktidarı böyle değerlendireceğiz. Vatandaşımız bu noktaya gelmiştir. AK PARTİ eğer aklını başına almazsa, bakın, aklını başına almazsa, hani size dost acı söyler diyeceğim ama sizinle ne kadar dostum bilmiyorum, elbet de düşman da değiliz, rakibiz.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Dostuz.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Rakibiz, rakibiz; şahsi dostluğumuz vardır kıymetli kardeşim, o ayrı mesele.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Eyvallah.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Ama size tavsiyemiz şu: Vatandaşa dokunun kardeşim, gençlere dokunun. Gençler yok oluyor, gençler umudunu yitirmek üzere, yitirmiş durumda. Onun için, inşallah vatandaşa dokunan kanunları da burada görmek hepimize nasip olsun diyorum.

Saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)