| Konu: | 14 Kasım Dünya Diyabet Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 13.11.2019 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve ekranları başında bizi izleyen yüce milletimizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Yarın 14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Genel Kurulda Diyabet Haftası'na denk gelen bu günde doktorasını diyabet üzerine yapan biri olarak diyabet konuşmayı istedim, hâlen bizlere düşen görevler var çünkü.
Diyabet, dünyada olduğu gibi, ülkemizde de görülme sıklığı giderek artan, ciddi organ kayıplarına yol açan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilen kronik bir hastalık. Tip 1 ve tip 2 olmak üzere, iki tip diyabet var. Tip 1 daha çok çocuklarda ve gençlerde görülüyor ve mutlaka insülin kullanmayı gerektiren tipi diyabetin. Diyabetiklerin yüzde 5 ile yüzde 10'u tip 1 diyabetli ve tip 1 diyabetli birey sayısı da gitgide artmakta. Tüm dünyada yaklaşık 500 bin çocuğun tip 1 diyabetle yaşadığı ve her yıl 15 yaş altı 80 bin çocukta da tip 1 diyabet geliştiği tahmin ediliyor. Dünyada 11 yetişkinden 1'i diyabetli, bu 415 milyon. 2 diyabetli yetişkinden 1'ine teşhis konulmamış yani hâlâ diyabet olduğunun farkında değil ve küresel sağlık harcamalarının yüzde 12'si diyabete harcanıyor, 673 milyar Amerikan doları.
Her 7 doğumdan 1'i gebelik diyabetinden etkileniyor. Diyabetlilerin dörtte 3'ü düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde yaşıyor. Her altı saniyede 1 kişi diyabetten hayatını kaybediyor; hayatını kaybedenlerin sayısı 5 milyon.
Türkiye'de yani ülkemizde diyabet sıklığı yüzde 14-15 oranında. Türkiye'deki diyabetli sayısı dünya ortalamasının 2, Avrupa'nın 3 katı oranında ve 11 milyon civarında diyabet hastası var. Bölgesel diyabet prevalansı Kuzey Anadolu'da yüzde 14,5'la en az, Doğu Anadolu'da yüzde 18,2'yle en fazla. Diyabet farkındalığı Batı Anadolu'da en yüksek, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeyse en düşük. Ülkemizdeki diyabetlilerin yarıdan fazlası diyabet olduğunun farkında değil.
Diyabetli bireylerin yaşam kalitelerinin artırılması beslenme, egzersiz, tıbbi tedavi ve eğitimden oluşan 4 temel ana unsurdan oluşuyor. Aslında, diyabet önlenebilir bir hastalık, o nedenle "diyabetli hasta" demiyoruz "diyabetli bireyler" demeyi tercih ediyoruz. Diyabeti önlemek, onu kontrol altına almanın ilk adımı. Bizim, ülke olarak, en önemli hedefimiz, diyabeti önlemek ve en azından erkenden tespit etmek olmalı çünkü diyabet oluştuktan sonra geri dönüşü çok zor; körlük, kalp damar hastalıkları, böbrek yetmezliği, ayak, bacak gibi alt uzuv kayıplarının en önemli nedeni.
Türkiye, dünyada diyabetin en hızlı arttığı ülkelerden biri maalesef. Uluslararası Diyabet Federasyonunun, IDF'in 2017 raporuna göre diyabetli hasta nüfusunun en yüksek olduğu ilk 10 ülke arasında Türkiye yok ama 2045 yılına yansıttığımızda bizdeki artış sayısını, Türkiye'nin diyabetli hasta nüfusu açısından en yüksek 10'uncu ülke olacağı tahmin edilmekte yani durum ciddi. Bu durum gerek bireysel bakımdan gerekse topluma getireceği yük bakımından önem arz etmekte.
Ülkemizde diyabetli bireylerin önemli sorunları var. İlaç ve glikoz ölçüm çubuklarının temini konusunda hâlâ zorluklar yaşanıyor. 18 yaşından küçük tip 1 diyabetli çocuklar ayda 150 kez şeker ölçümü için parmaklarını delmek zorunda kalıyor oysa bunun yerine, deri altından şeker ölçümü yapan cihazlar mevcut ve bu cihazlar bu yaş grubunda SGK geri ödeme kapsamına alınabilirler.
Yine, yaşamı kolaylaştıran insülin pompalarına ait sarf malzemelerinin tamamı ödeme kapsamına muhakkak alınmalı.
Diyabetik ayak yaraları çok önemli bir sorun teşkil ediyor. Bunun için bütün hastanelerde ayak bakım poliklinikleri kurulmalı. Diyabetik ayak yarası olanların iki yılda bir devlet tarafından özel ayakkabı bedeli karşılanmalı ve ücretsiz verilmeli.
Diyabetli çocuklara ve gençlere yönelik eğitim amaçlı yaz kamplarının sayısı çoğaltılmalı ve bunlar ücretsiz olmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Cesur.
AYLİN CESUR (Devamla) - Sonuç olarak diyabet, ülkemiz için önemli bir toplum sağlığı sorunudur ve bu sorunun önlenmesi ve diyabetlilerin yaşam kalitesinin yükseltilmesi için her türlü çabayı göstermek gerekiyor.
Ben de buradan diyabetli bireylerimizi ve bir şekilde bir yerden, ailesinden veya başka bir yerden bunun içine girmiş olan tüm milletimizi, herkesi sevgiyle saygıyla selamlayarak 14 Kasım Dünya Diyabet Günü'nü kutluyorum ve sizleri, devletimizi, Sağlık Bakanlığımızı, sivil toplum örgütlerini az önce saydığım hususları yerine getirme konusunda hem farkındalık yaratmaya hem de görev yapmaya davet ediyorum.
Hepinize sevgiler saygılar. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)