| Konu: | Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 12.11.2019 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz.
Büyük Atatürk'ün ebediyete intikalinin 81'inci yılında 10 Kasımı iki gün evvel idrak ettik. Ondan on gün önce 29 Ekimi kutladık. Cumhuriyetimiz 96 yaşında. Türkiye Cumhuriyeti çağdaşlık ve uygarlığa gidilen yolun giriş kapısı. Yoksulluğa, fukaralığa, çaresizliğe, cehalete, karanlığa isyan ederek ve haykırarak açılmıştır bu kapı.
Büyük Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti millî devlet olmayı hedeflemiştir. Barış içinde kalkınmasını yürütmeli ve uygar ülkelerde ne varsa, insanlar nelerden yararlanıyorsa ülkemizde de o olmalıydı. Çocuklar okumalı, insanlar iş güç sahibi olmalı ve insanlar aslında mutlu olmalıydı. Temel ölçümüz Büyük Atatürk'ün belirttiği gibi çağdaş uygarlık düzeyi, amacımız da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını çağdaş, demokratik bir devletin vatandaşı yapmak. Nereden nereye gelinmiştir ve bugün gelinen noktadan ne kadar geriye gidilmiştir, işte, bugünün önemli sorusu bu.
Sıkıntılarımız var. Sıkıntıların bir kısmı ezelden beri olanlar, dışarıdakiler, içeridekiler -dışarıdan, içeriden fark etmiyor- ve her şeye rağmen güçlenerek bugünlere gelebilmişiz. Bunu demokrasiye sımsıkı sarılarak yapabilmişiz, bu unutulmamalı. Çalkantılar, darbe dönemleri yaşadık ve bugünlere gelebildik, demokrasimizi koruyabildik ve Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz, bu kürsüde konuşabiliyoruz.
Cumhuriyetin hukuk kuralları koyduğu hedefe göre konmuş. Neler bu kurallar? Yasalar önünde eşitlik, hukukun üstünlüğü, din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan laiklik. Bunlar cumhuriyetimizin temelini oluşturuyor. Demokratik cumhuriyetseniz eğer bunlardan vazgeçemezsiniz. Demokrasiyi hak etmek sürekli bir mücadele istiyor değerli arkadaşlar ve demokrasiyi işletecek olan da kamuoyu. Kişilerin de toplumların da hayat hakkı mücadele gücü kadar.
Türkiye kurumlarıyla demokrasiyi ve hukuk devletini işletiyordu; Orta Doğu'ya, Balkanlara, Kafkaslara, Rusya'ya, Orta Asya'ya açılan bir kapıydı ve konumunun avantajlarını da iyi bir şekilde kullanarak bir dünya devleti olmuştu. Yönü Avrupa Birliği olan, Türkiye'siz Avrupa'nın eksik olacağını dünyaya iyi anlatmış bir Türkiye ve Türkiye'nin Avrupa sayesinde var olmadığını, menfaatlerimiz gereği Avrupa Birliğini istemiş olduğumuzu da anlatabilmiş olan bir Türkiye. Türkiye dünyanın her yerindeki girişimcisi ve her yerde alıcı bulan Türk ürünleriyle, özel sektörüyle önemli ekonomilerinden biriydi, tüm sıkıntılara rağmen öyleydi hem de.
Değerli arkadaşlarım, eğer gücünüzü iyi değerlendiremezseniz her şey deprem ve artçıları gibi art arda yıkıp geçiyor. Bugün Barış Pınarı Harekâtı'yla kenetlenmiş olsak da birbirimize, dünyanın bize baktığı bir yerden bakalım bir de ve gelinen nokta bu durumda can sıkmıyor, iç acıtıyor. Mevzu güven iklimi. Bu işleyen demokrasiyle mümkün. İç barış bu durumda çok çok önemli ve "barış" ""huzur" ve "güvenlik" dediğiniz yerde ve onu aradığınız yerde hukukun üstünlüğü devreye giriyor. Yani Türkiye anayasal hukuk devleti ise üstün irade de milletin hür iradesi olacak ve hür yönetim yetkisinin kaynağını bu iradeden alacak, bütün mevzu bu. Peki, bugün nasıl? Bugün nereden nereye gelinmiştir ve nereye gidilmektedir? Başımızı dimdik tutarak cevap vermemiz gereken bir soru bu. Bir sistem deniyoruz, karar vermemiz lazım. Her gün demokrasi orta oyununda debelenen kötü oyuncular olarak bu günü de atlattık mı diyeceğiz yoksa sözü herkesin temsilinin sözde olmadığı parlamenter sisteme yeniden ve bir an evvel geçecek miyiz? Bakınız, bugün karar alacak bir hükûmetiniz var mı sorusunun akla gelmesi dahi sistemin tutmadığının göstergesi. Millî iradenin girmediği, atanmış bakanlarla temsil kabiliyeti yok çünkü. Geçen gün eski Meclis Başkanımız Hüsamettin Cindoruk bir televizyon kanalındaydı, dedi ki: "Hükûmet balkonda, Mecliste değil." Sahiden de bugün Hükûmet halktan kopmuş, halkın temsilcileri bizlerden ve hatta iktidar milletvekillerinden kopmuş ve Hükûmet balkonda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Cesur, tamamlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) - Bu devlet bir kurumlar devleti ve işletilmeyen kurumlarıyla, maalesef işlemeyen en yüce kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisiyle bugün demokrasimiz hastanelik.
İki gün evvel 10 Kasımda Büyük Atatürk'ün aziz hatırası önünde ihtiramla eğildik. Cumhuriyet Bayramı'mızı kutladık. Daha sonra 1 Kasımda, 95'inci doğum gününde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i ve 5 Kasımda ölüm yıl dönümünde de Başbakan Bülent Ecevit'i rahmetle andık. Onlar farklı siyasi partilerde senelerce karşı siyaset yaptılar, yeri geldi çatır çatır eleştirdiler birbirlerini ve gün geldi cumhuriyet ve demokrasi söz konusu oldu, Cumhurbaşkanı olarak Demirel Ecevit'e hükûmeti kurma görevi verdi ve Ecevit Başbakan oldu. Ve gün geldi, Ecevit, Cumhurbaşkanlığı süresi dolunca Demirel'in süresi uzatılsın diye cidden büyük bir çaba gösterdi. Onlar Zincirbozan'a beraber giderlerken aynı fotoğrafın içinde başka uç noktalardaydılar belki ve gün geldi 1'inci ölüm yıl dönümünde CHP'nin daveti üzerine Demirel giderek Ecevit'i anlattı, ona nasip oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bağlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) - Çok kısa, bağlıyorum.
Evet, onlar elli sene Türk siyasetinde başrol üstlendiler, farklı çizgide yürüdüler ancak birinin doğum, diğerinin ölüm günüyle aynı haftaya gelse de cumhuriyet, onlar Atatürk cumhuriyetinin çizgisinden hiç çıkmadılar ve cumhuriyeti de devleti de yıpratmadılar ve dejenere etmediler. Kendilerini Türk milleti rahmetle, minnetle anmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekilleri; gelin Anayasa'mızı değiştirelim, yalnız Anayasa'yı değil, sistemi tepeden tırnağa gözden geçirelim. Türkiye Cumhuriyeti doksan altı yılda çok şey yaptı ama daha iyisini yapabilmesi için yeniden parlamenter sisteme geçmesi lazım. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Bunu bir kompleks hâline getirmemek lazım, yüz yıldır her şeyi deneyen ve demokrasiden vazgeçmeyen bir Türkiye var çünkü.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)