GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:16
Tarih:12.11.2019

AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün AK PARTİ Grubunun verdiği önerge, çalışma takvimimizi belirleyen, usulümüzü belirleyen bir önerge. Bu önergeye göre, Genel Kurulun kabulü hâlinde, bugün geçen haftadan kalan "ödeme sistemleri" diye ifade ettiğimiz kanunun kalan bölümünü yani ikinci bölümünü konuşmaya, görüşmeye ve yasalaştırmaya devam edeceğiz.

Yine önergemizin kabulü hâlinde, yarın da "dijital hizmet vergisi" diye ifade edilen kanun teklifimizin görüşmelerine başlayacağız. Çarşamba, perşembe günlerinde görüşmelerin bitmemesi hâlinde de haftaya aynı kanunun devamını öngörüyoruz. Bu konuda Genel Kurulun kabulünü bekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle az önceki tartışmayla ilgili birkaç hususu ifade etmek isterim.

Bakınız değerli arkadaşlar, vakıf, bizim kültürümüzdeki en özel alanlardan bir tanesi, bizim medeniyetimizin örnek çalışmalarından bir tanesi. Vakıflarla ilgili konuşurken, söz söylerken çok daha hassas olunması gerektiği kanaatindeyim. Biz vakfın, emanetin ne olduğunu, vakıf kültürünün ne olduğunu iyi bilen insanlarız. O yüzden, herhangi bir konuyu eleştirirmiş gibi değil de vakıfla ilgili eleştirilerin daha hassas, daha dikkatli yapılmasının faydalı olduğu kanaatindeyim.

Özellikle son dönemde, belli vakıfların her gün belli medyada, bazı partilerde haksız ithamlarla gündem yapılmasının, orada bedelsiz çalışan insanlara, o vakfı kuran insanlara, ailelerine büyük haksızlık olduğu kanaatindeyim. İsim vermek istemem ama son dönemde, hepinizin bildiği "İstanbul Belediyesi şu vakfa şu kadar para vermiş, buraya bu kadar para vermiş." deyip, bunu haber yapıp üç gün sonra mahkeme kararıyla "Aa, böyle bir para yokmuş, böyle bir bedel ödeme yokmuş." demenin vicdanla, siyasi ahlakla, adalet anlayışıyla asla bağdaşmayacağı kanaatindeyim. Bir defa, belediyelerin vakıflara nakit ödeme yetkisi, hakkı yok ama her vakfın kamu kurumlarıyla okul açmak, kamu kurumlarıyla proje üretmek, öğrencilerimizle bazı etkinlikler yapmak görevleri arasında zaten var. Dolayısıyla her belediyemizin daha çok sayıda vakıfla, öğrenciyle bu çalışmaları yapmalarını isteriz. Ama az önceki üniversiteyle ilgili "süresiz" iddiası külliyen yalan. Süresiz tahsis yapılabilir mi? Onun dışında, Ankara'daki arazinin bedelsiz tahsisi, külliyen yalan. TOKİ ihaleye çıkmış, bu gazetelerde ilan edilmiş, bu ilanın ardından birçok firma katılmış, en fazla parayı veren de halkın gözü önünde burayı almış. O yüzden, bu tarz özensiz ifadeleri ben bu Meclisin mehabetine yakıştıramadığımı söylemek istiyorum.

Bakınız, şu olabilir, bir vekil "Türkiye'de kaç üniversiteye ne kadar arsa verildi?" diyebilir. Bu, denilebilir ama hiçbirini görmeyip ideolojik sebeplerle sadece birine, ikisine bunu söylerseniz, sizin başka bir hesabınız var deriz. Örneğin "Medipole neden bu verildi? TÜGVA'ya, TÜRGEV'e bu neden verildi?" deyip de onun hemen yanındaki Koçu, Sabancıyı, Atılımı, hiçbirini söylemezseniz, o zaman size "Samimiyetten uzak bir yaklaşımla bunu verdiniz, sordunuz." deriz. Bir daha diyorum: Eğer bir üniversiteye, vakfa devletin arazisini verip, bunun YÖK sistemi içerisinde takibini yapıp öğrenci okutması imkânı veriliyorsa bunu alkışlamak lazım ama siz bazılarını alkışlayıp bazılarını yuhalarsanız yakışmaz, yanlış olur; söylemek istediğim bu. Ama bir daha diyorum: Gelin, beraber bütün üniversiteleri; Koçu, Sabancıyı, Işıkı, ne kadar üniversite varsa, devletten kim ne kadar yer almışsa, ne kadar süreyle almışsa araştıralım ama bunu bir günah gibi, bir yanlış gibi sadece birkaç vakıftan bahsederek ifade etmek doğru değil diye düşünüyorum. Kaldı ki bu ayıp değil. Tüm dünyada, devletler arazileri vakıf yapılsın diye, üniversite yapılsın diye verirler.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Ama üniversiteleri cemaatlere vermezler!

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bırakın vakfı, bizim devletimiz sanayiciye süreli olarak, aralı olarak vermiyor mu arsayı? "Fabrika yap kardeşim, insan çalıştır." diyoruz. Çiftçiye vermiyor muyuz? "Tarım üret kardeşim." diyoruz. Arsayı, araziyi usulüne uygun olarak vermek, orada iş imkânı sağlamak, sanayiyi büyütmek, tarımı büyütmek, üniversite yapmak ayıp bir şey değil ki arkadaşlar. Her belediye yapsın, her kamu kurumu yapsın, biz de alkışlayalım bunu hep beraber. Ama farklı saiklerle sadece belli vakıfları gündem yapmak doğru değil.

OYA ERSOY (İstanbul) - Oranları söyle, oranları.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şunu söyleyebilirsiniz, bakınız: Vakıf kültüründe para kazanmak iddiası olmaz. Ama anayasal değişiklik olarak son dönem vakıf üniversitelerinin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Turan, lütfen.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, "Vakıf, para kazanma aracı olamaz." demesinden yola çıkarak söylüyorum: Gelin, beraber Anayasa'yı değiştirelim; vakıf değil, şahıs üniversiteleri olsun, şirket üniversiteleri olsun. Adam baştan ilan etsin "Ben para kazanacağım." desin, biz de ona göre yer verelim veya vermeyelim; bu, başka bir şey. Sistemdeki, uygulamadaki yanlışları beraberce değerlendirelim. Ben size açık teklifte bulunuyorum: Anayasa'yı değiştirelim, vakfın dışında da şirketlerin üniversite kurmasına imkân sağlayalım.

OYA ERSOY (İstanbul) - Devlet kursun.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Parasız eğitim istiyoruz, parasız!

BÜLENT TURAN (Devamla) - Ama sadece birkaç vakfı ifade etmeniz hiç doğru olmadı sayın arkadaşlarımız.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Parasız üniversite istiyoruz!

BÜLENT TURAN (Devamla) - Onun dışında, nasıl ki temel atmama töreniyle maruf olanların burada da "Üniversiteye arazi verme, üniversiteyi kapat, vakıf faaliyet yapmasın." demesini aslında anlıyoruz. Ama siz çatlasanız da patlasanız da Türkiye büyümeye devam edecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gülüşmeler)

OYA ERSOY (İstanbul) - Şirketler büyümeye devam edecek. Yandaşlar büyüyecek.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Vakıflarıyla, dernekleriyle, sanayisiyle, tarımıyla her alanda devlet-millet kaynaşmasıyla beraber, devlet teşvikiyle beraber, vizyonumuzu o işin içerisine koyarak büyümeye devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Tek büyüyen şey sizin yolsuzluklarınızdır.

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Yanlış oldu, devlet-millet kaynaşması yok, AK PARTİ-devlet kaynaşması var.

BAŞKAN - Bir istisna...

Buyurun Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Keşke daha çok üniversitemiz olsa, keşke devlet ile millet daha fazla bir araya gelse, ortak bir sinerjiyle beraber eğitim faaliyetleri, sanayi faaliyetleri, tarım faaliyetleri yapılabilse. Bunların hepsi bedelli, hepsi süreli olan çalışmalar. Çalışın, sizin de olsun.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)