| Konu: | Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 07.11.2019 |
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifi kadar önemli olan birkaç konuya ben de değinmek istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak AKP iktidarı dönemindeki yolsuzlukları Sayıştay raporları üzerinden incelemeye devam ediyoruz. Bu çerçevede Sayıştay; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştayın 2018 yılı denetim raporlarında önemli tespitlerde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi raporuna baktığımızda 2 milyon 455 bin liralık temsil ve tanıtma giderine rastladık. Bir de Yargıtayın raporuna bakalım dedik, 439 bin liralık temsil ve tanıtma gideriyle karşılaştık. Hadi bir de Danıştayın raporunu okuyalım dedik ki orada da 193 bin liralık temsil ve tanıtma giderini gördük. Sayın milletvekilleri, peki, bu kurumlar bu kadar tanıtım giderini nereye harcamışlardır? Böylesi önemli, herkesin adalet aradığı zaman ilk aklına gelen bu 3 kurum neden bir tanıtıma ihtiyaç duymuştur? Temsil giderlerine de bakarsak bu kurumlar hangi heyetleri ağırlamışlar ve neler ikram etmişlerdir? Tabii, ikram deyince bizim aklımıza hemen saraydaki ejder meyveli "smoothie"ler ve doğal olarak efuli çayları geldi.
Değerli milletvekilleri, sonra raporları incelemeye devam ettik. Anayasa Mahkemesi gibi adaletin en tepesinde olan kurum SGK primlerini zamanında ödememiş ve dolayısıyla 4.566 liralık gecikme cezası ödemiştir. Şimdi buradan soruyoruz: Anayasa Mahkemesi gibi bir kurum bile SGK primlerini gecikmeli öderse yoksulluk içinde olan bu vatandaş ne yapsın? Esnaf kepenk kapatıyor, sokaktaki her 3 kişiden 1'i işsiz, sanayici kan ağlıyor, çiftçi üretemez olmuş, toplumumuzun her kesimi yoksullukla boğuşuyor.
Vatandaş yoksullukla boğuşurken devletin bir başka kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı dün sosyal medyada gündeme geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı sosyal medyada dün bir video yayınladı, videonun başlığı da "Telefonun değil, eşinin yüzüne bak!" Yahu, her şey bitti bu ülkede, bütün sorunlar çözüldü, döndük dolaştık sosyal medyayla uğraşmaya başladınız hem de yine kadın üzerinden uğraşmaya başladınız! Videoya göre Diyanet İşleri Başkanlığının gözündeki kadın profili sadece eşine çay ve kek ikram eden bir kadın. Dikkat çekmek istiyorum, yine döndük dolaştık çay ve keke geldik. Ha, biz de biliyoruz, vatandaş yoksulluktan dolayı sadece çay ve kek alabilir durumda ama inanın, hep beraber tüm ülkede, hepimizde çay ve kek fobisi oluştu sayenizde.
Tabii, burada, bu videoda bilinçaltına sokulmak istenen, on yedi yıldır yapmak istediğiniz, kadını eve kapatıp sadece eşine hizmetkârlık eden bir kadın profili çizmek. Artık bırakın kadınlarla uğraşmayı. Devlet kurumları, kadınların daha çağdaşlaşması, sosyalleşmesi ve üretime katkı sunması için projeler üreteceği yerde bilinçaltına hitap eden bu tür videolar çekip bunu da utanmadan sosyal medyada yayınlıyorlar; bu da hepimizi derinden üzüyor. (CHP sıralarından alkışlar) Sadece üzülüyoruz çünkü şaşırmıyoruz, her şeyi bekliyoruz artık.
Şimdi size Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözünü hatırlatmak istiyorum: "Dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim.' diyemez." demiş. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, on yedi yılın sonunda kadın-erkek eşitliği konusunda ne durumdayız diye sorarsanız, ne acıdır ki Tanzanya ve Kenya gibi ülkelerle aynı ligdeyiz. Şimdi, Türk kadınını kurtuluşun ve zaferin bir parçası olarak gören bir önder tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin kadın konusunda geldiği bu noktadan dolayı, ben, bir cumhuriyet kadını, bir Anadolu kadını olarak utanıyorum. Sizler, milletin vekili olarak utanıyor musunuz?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)