| Konu: | Adalet ve Kalkınma Partisine yönelik suçlamaları reddettiklerine, Manisa Milletvekili Özgür Özel'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Türkiye'nin yönetilmesiyle, sistemiyle alakalı eleştirilerden çok önerilerin sunulup milletle paylaşılması gerektiğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 06.11.2019 |
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisindeki değerli arkadaşlarımı ben de sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Şunu ifade etmek isterim: Sürekli bir suçlama psikolojisiyle partimize yönelik ortaya konulan suçlamaları kabul etmiyorum, bunları reddettiğimizi ifade ederim.
"Efendim, helikopterle dolaşıp; şu kupon arsa kimin, bu kupon arsa bizim; şunu şuraya verelim, bunu buraya verelim." gibi bir tavrımız bizim asla ve asla olmaz.
İnsan her şeyi kendisi gibi bilir, herkesi kendisi gibi tanır. Her yapanı, her işlem yapanı, her ortaya çıkan gelişmeyi kendi zihin dünyasıyla okur. Bizim zihin dünyamızda böyle bir şey yok. Bizim zihin dünyamızda millete hizmet etmek var. Zaten bir iktidar, şimdiye kadar milletten iktidar etme yetkisi almışsa, ortaya koymuş olduğu icraatlar ve uygulamalar millet tarafından tasdik edildiği içindir. Öncelikle bunun altını çizmek isterim.
İkinci konu: Israrla ve sürekli, bakın, biz sistemle alakalı: "Efendim, parlamenter ülkeler şunlarla yönetiliyor. 150 bin genç buradan gitmiş. Buradaki sistem başkanlığa geçtiği için bunlar buradan göç etmişler. Efendim, parlamenter sistemle yönetilen ülkelere gitmişler. Başkanlıkla yönetilenler şöyle kötü, parlamenter sistemle yönetilenler böyle iyi."
Size daha önce de söyledik, şimdi, burası karar alma organı değil mi? Türkiye'nin yönetilmesiyle alakalı, sistemiyle alakalı; Anayasa'sını, yasasını yapan yer burası değil mi? O zaman siz önerinizi sunun, ne göreceksiniz, Meclisteki hangi onayı alacaksanız, milletle paylaşın çalışmanızı. Ortada hiçbir şey yok, ikide bir: "Parlamenterler şunlar, başkanlıklar şunlar; başkanlıklar kötü, parlamenterler çok iyi." Elde var mı bir şey? Elde bir şey yok. Sorsanız, toplumsal mutabakat arıyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ortaya bir şey koyarsınız, bir taslak sunarsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dersiniz ki çalışmamız bu, ondan sonra milletten ne kadar destek alacağınızı görürsünüz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii, attılar cebe...
METİN YAVUZ (Aydın) - Dinlesene sen ya, dinlesene!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Özgür Bey, müdahale etsenize, çok ayıp.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir şey yok.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi ısrarla bunu tekrarlamanın manası yok. Elde bir şey yok, bakın, elde hiçbir şey yok; olsa, getirirsin, bunu kamuoyuyla paylaşırsın. Getiremiyorlar. Biz bu sistemi getirdik, buradan geçti, millete götürdük, yüzde 52 destek aldı. Madem sizin iddianıza göre yüzde 30 destek var, o zaman getirin parlamentodan geçirin, götürürsünüz halka, halktan buna destek alırsınız, değiştirirsiniz. Ya, sürekli, aynı, kısır döngü içerisindeki tartışmaların içerisinde bulunmaktan hakikaten üzüntü duyuyorum ama size bir tavsiyede bulunuyorum, bir akıl da veriyorum: Bu işin yöntemi budur, buyurun, çıkın, yapın o zaman. Bir ana muhalefet düşünebiliyor musunuz, sürekli aynı yerde sayıp duruyor? Türkiye ilerliyor arkadaşlar, varsa iddianız yazacaksınız, getireceksiniz, vereceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ne yazdığınızı millet görecek, ortaya ne koyduğunuzu millet görecek yoksa bunun haricinde yaptığınız bütün açıklamalar lafügüzaftır, hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçede bir değişiklik yapılmış, bir düzenleme yapılmış, şirketler gelmişler, dayatmışlar, dayatma neticesinde buraya bir tane önerge koymuşlar. Şimdi, arkadaşlar, biz şirketlerin dayatmalarına boyun eğmedik şimdiye kadar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Neye eğdiniz o zaman?
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Boyun eğmedik şimdiye kadar. Sizi biraz Türkiye'nin, ülkenin meseleleriyle alakalı, neyin nasıl yapıldığını, işlemlerin, ülkenin nasıl yönetildiğiyle alakalı gerçekten, samimiyetle kafa yormaya davet ediyorum. "Şirketler çok güçlü, her şeyi yaptırıyorlar..." Bize yaptıramazlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ee, yaptırmışlar.
BAŞKAN - Karşılıklı olmasın Sayın Muş.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, biz, şirketler istedi diye bir şey yapmayız arkadaşlar, bunu bir kere aklınıza sokun, unutmayın bunu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bir diğer konu: Burada bir düzenleme yapıyoruz. Düzenlemenin içerisindeki bir maddeyle alakalı Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili "Bu, santrallerin süresini uzatacak." diyor. Diyorum ki: "Bak, o maddede santrallerin bu yükümlülüklerini yerine getirmesiyle alakalı bir hüküm yok." Israrla "Var." diyor. "Yok. Bak, bu düzenleme böyle geçsin, eğer bu düzenlemeyle beraber bunların süresi uzarsa özel düzenleme yapar geri alırız." dedim; inandıramıyoruz yani yapılan düzenlemenin bunlarla alakalı bir düzenleme olmadığına milletvekilini inandıramıyoruz. O ifadelerim, kullandığım ifadeler, buradaki düzenlemede bu santrallerin yükümlülüklerinin uzatımıyla alakalı herhangi bir hükmün olmadığını açıklamak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - "Varsa da iptal ederim." diyorsun "Uzatma vermedik, vermeyeceğiz." diyorsun.
BAŞKAN - Karşılıklı olmasın.
Devam edin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Eğer bu kanun geçer, burada bir uzatım ortaya çıkarsa -o iddia ettikleri maddeyle alakalı böyle bir şey olmadığı ortaya çıktı- o zaman da diyorum ki: İddia ettiğiniz gibi özel düzenleme yaparız, o maddeyi geri alırız. Söylediklerim bunlar değerli arkadaşlar. Dolayısıyla sözlerimi lütfen çarpıtmayın.
Genel Kurula teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)