| Konu: | Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2019 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Su Ürünleri Kanunu'nu görüşüyoruz. İçinde bulunduğumuz yüzyılda ekonomi, ekoloji ve nüfus; bu 3 unsur sürdürülebilir olmazsa felaket kaçınılmaz. Bu 3 unsurun su ve toprak kaynaklarıyla direkt ya da endirekt ilişkisi var çünkü. Memleketimizin en büyük zenginliklerinden birinden, güzel Eğirdir'imizin kalbinden, Eğirdir Gölü'nden söz etmek istiyorum sizlere. Şiirlere neden, evlere dua, görene nefes, toprağın ateşine ilaç Eğirdir Gölü. Rüzgâra ve ışığa göre renk değiştirdiği için "7 renkli göl." diyor sevdalıları. Eğirdir Gölü'müz maalesef her gün kirleniyor. Yanı sıra, gölde kaygı verici oranda su çekilmeleri var, gerek bölge halkı gerek konuyla ilgili kişiler gidişattan endişe duymakta. Çok duyarlı ve çaba gösteriyor Eğirdir halkı. Su Ürünleri Enstitüsü eski Müdürü Sedat Karakoyun daha yeni 70 bölgeden gençleri topladı orada bilgi vermek için, yıllardır çalışıyor ve çalıştaylar yapıldı, ben araştırma önergeleri verdim, bu kürsüde defalarca konuştum ama hâlâ etkili bir çözüm arayışına gidilmedi maalesef. Gölün su seviyesi 16 metreden 7-8 metreye düştü, son iki yılda yaklaşık 100 metre çekildi. Bu yıl yağışlar bol, ona rağmen gölün seviyesinde önemli oranda azalma var. 1950'li yıllarda Türkiye'nin, hatta dünyanın en temiz gölü olan Eğirdir Gölü 1980'li yılların ortalarından itibaren başta Gelendost olmak üzere göle sıfır noktasında elmacılığın yaygınlaştırılması ve 2001 yılından bu tarafa yoğun kullanılan yıllık ortalama 25 bin ton suni gübrenin yer altı ve yer üstü sularına karışması başta olmak üzere, evsel ve endüstriyel atıklar nedeniyle 4-5 kat fazla kirlenmiş durumda. TÜBİTAK'ın araştırmalarına ve bilimsel araştırmalara göre göl suyu 2001'e göre günümüzde 5 kat fazla kirlenmiş ve gölün su kalitesi 1'inci kaliteden 4'üncü kaliteye düşmüş.
İçme ve kullanma suyu temin edilen Eğirdir Gölü'nün mevcut su kalitesinin korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması için havzadaki her türlü faaliyetin düzenlenmesi amacıyla yaklaşık kırk yıl önce içme suyu kullanma yasası çıkarılmış, maalesef koruma için yeterli olmamış. 16 Haziran 2012'de Eğirdir Gölü Özel Hükümleri çıkarılmış, ancak hükümler uygulanmıyor. Özel hükümlerin uygulanması Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütülmekte ve geçen yasama döneminde Eğirdir Gölü'nün sorunlarını defalarca gündeme getirmeme rağmen iktidar tarafından çözüme yönelik hiçbir şey yapılmadı. Çözüm zor da değil eğer istenirse. Çözüm, eş zamanlı olarak kirliliğin radikal bir şekilde durdurulması ve temizliğin başlatılması.
Gölümüz dünya mirası, göldeki su kalitesinin bozulması balık ve kerevit stoklarını olumsuz etkilemekte. Bunu engellemek için atık su arıtma tesisleri eksiksiz kullanılıyor mu? Maalesef hayır. 1 Temmuz 2012 tarihinde uygulanmaya başlayan Eğirdir Gölü Havza Koruma İş Programı çerçevesinde, göl havzasında yer alan Eğirdir, Gelendost, Yalvaç ilçelerinde atık su arıtma tesisleri var, ancak hepsi tam kapasiteyle kullanılmıyor. 2016 yılı sonu itibarıyla tamamlanması gereken Uluborlu ve Senirkent atık su arıtma tesislerinin temeli bile hâlâ atılmadı.
Yine, yaklaşık altı yıl önce gündeme getirilen, gölün tüm çevresinin kanalizasyon yapılması, Kuşak Kanalizasyon Projesi gerçekleştirilmedi, hayal oldu diğer söz verilen projeler gibi. Havzada yer alan köylerin doğal arıtmaları bitirilmedi, yakınlarda Devlet Su İşleri Genel Müdürü Eğirdir Gölü için müjde verdi ve Yalvaç, Gelendost, Büyükkabaca ve Barla arıtma tesislerinin 2020 Yatırım Programı'na teklif edileceğini söyledi. Takipçisi olacağız ve önceki sözleriniz gibi kâğıt üzerinde mi kalacak göreceğiz bakalım hep beraber. İnşallah kalmaz.
Sonuçta durum şu: Devlet kendi koyduğu yasaları ve koruma hükümlerini uygulamıyor ya da "gibi" bir durum var ortada. Acayip bir durum ve Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu -Sayın Bakan- 2012'de kendisi tarafından yürürlüğe konulan Eğirdir Gölü Özel Hükümleri'ni açıklarken dedi ki: "Ben bu bölgenin çocuğuyum, Eğirdir Gölü'yle ilgili çok orijinal bir fikrim var, Eğirdir Gölü'nün etrafındaki köylerin tamamını ekolojik köy yapacağız, hem köylüler hem göl kazanacak." Bugüne kadar hiçbir ekolojik köy yok.
Yetmedi mi nedenler? Niye böyle olduk, devam edeyim: Özel hükümlerde yer alan, göl sınırından itibaren 300 metre mesafedeki mutlak koruma alanında organik tarıma geçilmedi. Eğirdir Gölü çevresinde elma ve tarım çok önemli, asla vazgeçemeyiz. Bunun için Eğirdir Gölü havzası organik tarım konusunda pilot bölge ilan edilmeli...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Cesur, buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) - ...ve meyve yetiştiricileri üç ila beş yıl devlet tarafından desteklenmeli, çiftçiyi de gölü de korumalı; Mogan Gölü'nde, Haliç'te yapıldığı gibi. Gölün ortalama derinliği 6-7 metre. Haliç'te 60 metrede yaptınız bunu, yapın burada da. Balıklar larval dönemde "plankton" denilen mikroorganizmalarla besleniyor, planktonlar sular kirlenince yok oluyor ve balıklar âdeta doğmadan ölüyor.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin köylüsü var, ziraatçısı var, mühendisi var, bilim adamı var, Türkiye'nin her şeyi var ve hazıra kondunuz, kaynaklarımızdan yararlanmıyorsunuz, seçim dönemlerinde müjdeler verip sonra unutuyorsunuz. Sanki atari oynuyorsunuz, 1 can daha kazanıyorsunuz ama artık diyorum ki su bitti, takat bitti, benden söylemesi "game over" yani oyun bitti.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)