GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:05.11.2019

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, su ürünlerinden bahsederken çok başarısız olduğumuz bir alandan söz ediyoruz. En temiz sularımızın aktığı Karadeniz derelerini, ekosistemini ve doğasını nehir tipi elektrik santralleri kurarak tahrip ettik; dere yataklarını değiştirerek, su debisini düşürerek lokal türler açısından fakirleştirdik. Trakya'nın Enez, İç Anadolu'nun Sakarya ve Kızılırmak'ını ve daha birçok akarsuyu sanayi atıklarıyla doldurduk. Pek çok defa balıkların ölümlerini televizyonlardan izledik. Hepimiz biliyoruz ki özellikle son yıllarda güzel ülkemizin bağlarını, bostanlarını, yaylalarını betonla doldurduk, şehirlerini yağmaladık, göllerini kuruttuk, meralarını, ormanlarını peşkeş çektik. Karadeniz'in muhteşem derelerini tahrip ettik, oradaki canlıları, ağaçları katlettik. Yer altı sularının hoyratça kullanımı sonucu sular derinlere indi, Konya Ovası'nda obruklar oluştu. Aşırı bilinçsiz avcılıkla gölleri fakirleştirdik. Göl ekosistemi içerisine farklı türler bırakarak mevcut türleri yok ettik, biyolojik dengeyi bozduk. Eğirdir Gölü buna bir örnek olup göle getirilen gümüş balığı, tatlı su kolyozu gibi türler sonucu doğal kerevit popülasyonu azalmaktadır. "Gölden faydalansın." diye onay verdiğimiz kullanıcılar bilgisizce kısa vadeli rant ve kâr kaygısıyla hareket ederek göllerdeki biyolojik canlılığı ve su ürünlerini yok etti.

Denizlerimize gelecek olursak kıyılarımızdaki balık zenginliği yıldan yıla azalmaktadır. Balık mevsimine girdik, kilosu 20 liranın altında balık yok, balıkçılar ise gelir elde edemediklerinden yakınıyorlar. Yeterli denetim yapılamadığı için yavru balıkları avladık. Misina ağların denizde yırtılıp kalmasıyla balıklar zarar gördü. Trolle balık avlayarak balıkların yuvalarını bozduk. Aşırı ve bilinçsiz avcılık, çevresel olumsuz etkenler sebebiyle doğal balık kaynakları hızla azalmaya başladı, hatta bazı türler nesli tükenme tehlikesi altına girmeye başlamıştır. Kısacası, denizlerimiz su ürünleri açısından fakirleşti.

Diğer bir önemli ancak kanunda bulunmayan husus ise çevre konusudur. Örneğin, avlanmada biyoçeşitliliği koruma adına derinlik sınırında da düzenleme yapılması gerekirdi. Bu da hem balıkların üremesi açısından çok önemli olan derinliklerde av yapılmaması hem de deniz canlıları için hayati önem taşıyan deniz çayırlarının ve diğer üreme alanlarının korunması anlamına geliyor. 40 metre yasağı işte bu çayırları koruma amacıyla konulmuş bir sınır. Bu çayırların üzerine ağ atmak, sadece oradaki balığı değil, balığın geleceğini de yok etmektir. Bizde bu sınır ne yazık ki 24 metredir. Bu konunun da ayrıca ve açıkça düzenleme konusu yapılması gerekirdi.

Bütün bu mülahazalar dikkate alındığında böyle bir yasaya ihtiyaç olduğu açıktır ancak yasa maddeleri sürdürülebilir su ürünleri üretimine yönelik başarı sağlayabilecek midir sorusu hemen akla gelmektedir. Bu nedenle teklife muhalefet etmekteyim.

Türk tarımı her geçen gün kan kaybetmektedir. Çiftçinin borcu sürekli artmaktadır. Girdi maliyetlerinde dolar ve avronun etkisi oldukça yüksektir çünkü tarım sektörümüz ithalata bağımlıdır. Örneğin hayvancılık; hayvan ithalatını belirtmeme gerek yok sanırım. İthal edilen hayvanları da ülkemizdekileri de beslememiz gerekiyor. Hayvan üretiminde girdi maliyetlerinin başında yem gelmektedir. Süt sığırcılığının yüzde 60'ını, besi sığırcılığının da yüzde 40'ını yem girdileri oluşturmaktadır. Kullandığımız yem ham maddesinin yaklaşık yüzde 50'sini ithal ediyoruz. Meralarımız da gittikçe küçülüyor. Bu küçülme çiftçiyi dolar ve avroya daha bağımlı hâle getiriyor. Meralar 1980'lerde 20 milyon hektardan bugün 14 milyon hektarlara kadar düşmüştür. Bu düşüşün altında mera alanlarının imara açılması ve tarım faaliyetlerinin dışında bilinçsiz ve kontrolsüz kullanılması da yatmaktadır.

Sonuç olarak, tarım konusunda acil ve ciddi tedbirler almak lazım diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)