GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Barış Pınarı Harekâtı'nda şehit düşen askerlerimize Cenab-ı Hakk'tan rahmet dilediğine, Manisa Milletvekili Özgür Özel'in yaptığı açıklamasında İçişleri Bakanı Süleylan Soylu'yla ilgili ifadelerine, RTÜK'ün Faruk Bildirici'nin Üst Kurul üyeliğinin düşürülmesi yönünde aldığı karara ve bu karara yargı yolunun açık olduğuna, belediyelere kayyum atanması hususuna, kullanılan ayrıştırıcı dilin, yapılan terörle mücadelenin Kürtlere karşı yapılıyormuş gibi lanse edilmesinin kimseye faydasının olmadığına ve Türkiye'nin geleceğinin daha aydınlık olabilmesi için hep beraber terörün lanetlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:05.11.2019

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Barış Pınarı Harekâtı'yla bölgede Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve milletimizin Türkiye'nin güvenliği için başlatmış olduğu harekât önemli seviyelere ulaşmıştır. Bu anlamda, bu harekâtta şimdiye kadar şehit düşen kahraman askerlerimize, kahraman güvenlik güçlerimize bir kez daha Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Milletimiz, ülkemizin geleceğiyle alakalı atılacak olan bütün adımlarda dimdik, ordumuzun arkasındadır.

Değerli milletvekilleri, az önceki konuşmaları dikkatle dinledim. İçişleri Bakanımızla alakalı bazı ifadeler kullanıldı. Şimdi, bu noktada, işte, iller sayılıyor "Bunları Süleyman Soylu kaybettirdi..." Sizin Süleyman Bey'e teşekkür etmeniz lazım o zaman. (CHP sıralarından "Ediyoruz, ediyoruz." sesleri) Tamam mı? Yani rahatsız olmamanız lazım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ediyoruz, ediyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hiç rahatsız olmayın, sevinin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Küfürbaz Süleyman'a teşekkür ediyoruz. Gitsin küfretsin o, küfretmeye devam etsin o.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla, böyle rahatsızlık duymanıza gerek. Dolayısıyla, madem böyle bir düşünceniz var, o zaman gezersiniz, Süleyman Bey'e teşekkür edersiniz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hadsiz Süleyman'a bir teşekkür ederiz!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Diğer bir konu: Şimdi, seçim değerlendirmesi yapılıyor. Değerli milletvekilleri, 2002'den beri seçimler yapılıyor, Cumhuriyet Halk Partisi ilk defa bir seçimle alakalı, işte "İstanbul'u Süleyman Bey'den kaybettiniz, Ankara'yı Süleyman Soylu'dan dolayı kaybettiniz..." İlk defa oturmuş da bizim niye kaybettiğimizi kendileri bir değerlendirmeye tabi tutmaya çalışıyorlar.

Arkadaşlar, siz kaybettiğiniz illeri bir değerlendirin, niye alamadınız veya şimdiye kadar neden kaybettiniz? İlk defa belli büyük şehirlerde, bir ittifak neticesinde kazanımlarını "milletten tokat yiyenler" olarak ifade ediyor. Sizi millet tokat manyağı yapmış, tokat manyağı olmuşsunuz, hâlen farkında değilsiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

Ve şimdiye kadar...

MURAT EMİR (Ankara) - Bu nasıl konuşma ya! Yakışıyor mu bu sana? Bir Grup Başkan Vekiline yakışıyor mu bu konuşma?

KANİ BEKO (İzmir) - Bu "manyak" kelimesi nereden çıkıyor ya!

ATİLA SERTEL (İzmir) - Çok ayıp!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Arkadaşlar, bir sakin olun.

BAŞKAN - Sayın Muş... Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar, bir saniye lütfen... (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

Sayın Muş...

Değerli arkadaşlar, lütfen, Grup Başkan Vekilimiz konuşuyor.

Sayın Muş, lütfen, sizin de daha özenli bir dil kullanmanızı rica edeceğim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Nasıl dil kullanırsanız aynı şekilde mukabele alırsınız. (CHP sıralarından gürültüler)

KANİ BEKO (İzmir) - Sözünü geri al!

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Diğer bir konu şu: Faruk Bildirici meselesi.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Saygısız!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, değerli arkadaşlar, Faruk Bildirici meselesi...

KANİ BEKO (İzmir) - Dangalak dangalak konuşuyorsun, sözünü geri al!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dangalak sensin! (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

KANİ BEKO (İzmir) - Sensin dangalak!

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen...

KANİ BEKO (İzmir) - Sözünü geri al!

ATİLA SERTEL (İzmir) - Saygılı konuş!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Grup Başkan Vekili sahip çıksın.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... Sayın Beko...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ağzına geleni saydın. Sahip çıkılsın...

BAŞKAN - Sayın Beko, lütfen...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Saygılı konuşun.

BAŞKAN - Grup Başkan Vekillerimiz var.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, diğer bir konu şudur: Faruk Bildirici meselesi. Şimdi, kurul üyelerinin nasıl hareket edeceği bellidir, neye göre hareket edecekleri de bellidir; hukukları vardır, kanunları vardır, buna göre hareket etmek zorundadırlar. Şimdi, buradan pek çok üye seçilip gidiyor. Partilerin kontenjanından seçiliyor ama onlar, o seçilenler partilerinin bir üyesi değillerdir. AK PARTİ kontenjanından seçilenler de oldu, Milliyetçi Hareket Partisi kontenjanından seçilenler de oldu, Cumhuriyet Halk Partisi kontenjanından seçilenler de oldu ama hiçbiri ne CHP'nin ne AK PARTİ'nin bir üyesi gibi hareket edemez. Şimdi, Faruk Bildirici meselesine baktığımız zaman... Bakın, az önce bürokrasiden dert yanılıyor. Mecliste basın toplantısı düzenliyor arkadaş. Ne işi var bu arkadaşın Mecliste?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Meclisten seçilmiş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Mecliste ne işi var?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sana şikâyet ediyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Mecliste ne işi var?

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Milletin Meclisinde milletin yeri var.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, bu 657'ye tabi birisi, 657'ye tabi şekilde hareket etmek zorundadır. Bakın, bu arkadaşı buraya getirip buna konuşma yaptıranlar kim?

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Memur gelir buraya.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - CHP'nin âdeta bir üyesi gibi, bir mensubu gibi basın toplantısına iştirak ediyor ve bu onların tabi olduğu kanunu çiğniyor dolayısıyla ihlal ediyor. Yapılan bir hukuki işlem var. Neden yapılıyor? Durup dururken yapılmadı. Bundan önce Cumhuriyet Halk Partisinin üyeleri vardı, onlara karşı neden bir şey yapılmadı? Niçin bir üye atanmadı? Niçin RTÜK böyle bir karar almadı?

İkinci konu: Bakın, katıldığı bir televizyon programında açıklamalarda bulunuyor, diyor ki... Meseleyi anlatayım. 16 Eylül 2019 tarihinde Halk TV'de bir programa katılıyor Faruk Bildirici. Günün Raporu programında RTÜK üyesi Faruk Bildirici şu ifadeleri kullanıyor: "Şu anda medyanın büyük bir bölümü iktidarın propaganda aygıtı durumunda. Böyle bir işlev sergiliyorlar."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Başkanım, böyle bir usul yok Mecliste ya.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - "Onun dışında baktığınızda, yüzde 90-95'in dışına baktığınızda, birkaç televizyon Halk TV, Tele 1, KRT, FOX gibi kanallar var; gazetelere baktığınızda, işte Sözcü, Evrensel, Birgün, bu kadar, onun dışındakilerin gazetecilikle çok fazla bir ilgisi kalmadı." Şimdi, bunu kullanan, bu ifadeleri kullanan şahıs gidiyor kurula, bütün medyadaki, televizyonlarla, gazetelerle alakalı rey ihdas edecek. Adamın fikri belli. Nasıl bir görüş ifade edebilirsin sen? Kanunlarla alakalı konuşamaz, böyle bir yetkisi yok, kanunu çiğniyor, ihlal ediyor.

Bir diğer mesele, değerli milletvekilleri, RTÜK'ün aldığı kararlar gizlidir ancak karar alındığında açıklama kararı alınmadığı müddetçe saklıdır; bunu ihlal ediyor. Kurulun açıklanmaması gereken, gizli kalması gereken müzakerelerini kamuoyuna ifşa ediyor, bunlar ihlaldir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla bu gerekçeler gösterilerek -Üst Kurulun- 38/2 ve 38/4'e göre görevden alınmıştır, düşürülmüştür. Ha, yargı yolu açık mıdır? Açıktır. Türkiye bir hukuk devletidir, yargıya gidebilir, bunda bir mahzur yoktur ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin oraya seçtiği üyeler -sadece RTÜK'e üye seçmiyor, başka yerlere de seçiyor- kurallara bağlı kalmak zorundadır. Herkesten daha fazla onların sorumluluğu vardır çünkü onlar Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından seçiliyorlar.

Bir diğer konu, değerli milletvekilleri, az önceki konuşmalarda bu belediyelere atanan kayyumlarla alakalı çeşitli ifadeler kullanıldı. Şimdi, bakın, Kulp'ta bir terör saldırısı yapılıyor, 7 vatandaşımız şehit ediliyor, Kulp. Tahkikat sonucunda tutuklananlar: HDP Belediye Başkan Adayı -YSK bunun adaylığını reddetmiş- HDP Belediye Başkanı ve Belediye idarecileri, HDP İlçe Başkanı. Şimdi, şüpheli olarak bunlar tutuklanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, bakınız, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen... Pek çok şey var, sadece bir iki örnek vereceğim. PKK'nın ilk terör eylemini yaptığı 1984 yılında 1 askerimiz şehit oluyor. Onun yıl dönümünde bir anma programı düzenliyorlar, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı orada. Ne işi var orada?

Değerli arkadaşlar, ilk silahlı eylemin anma gününde orada program yapıyorlar. Şimdi, orada ne arıyor, ne işi var orada?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - 2005'te orada tören yapıldı, iktidarınız zamanında.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, bir diğer konu, Diyarbakır Anneleri var değil mi? Nereye gidiyor insanlar? Diyor ki: "Benim çocuğumu -isim veriyor- buradan aldılar, HDP'ye getirdiler, gittim milletvekilleriyle konuştum, milletvekillerine geldim. Oğlumu HDP almış, dağa çıkarmışlar." Vatandaş bunları anlatıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi bu kadar iç içe bir yapı var. Seçilmiş olmak, insanlardan rey almak aldığı yetkileri vatandaş için kullanmak demektir. Biz, sonuna kadar, demokrasiyi savunduk, savunuyoruz ama demokrasi, seçilmiş olmak... Kamunun tahsis ettiği bütçeyi millet için kullanmak gerekir.

Değerli arkadaşlar, bakın, bundan birkaç sene evvel, o menfezlere bombalar, EYP'ler konduğu zaman, üzerine asfalt döküldüğü zaman bunu hangi imkânlarla yaptılar, hangi iş makineleriyle yaptılar? Belediyenin vatandaşın kullanması için tahsis ettiği o imkânları kullanarak terör örgütünün işini kolaylaştırdılar, işinde kullandılar.

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - AK PARTİ'nin imkânlarıyla yaptılar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, buna nasıl müsaade edeceğiz? Millet için mücadele eden, millet için çalışanlarla alakalı hiçbir tereddüdümüz yok. Sonuna kadar, bakın, sonuna kadar ilk itiraz eden biz oluruz ama siz, kaynakları çıkarıp burada terör örgütüne peşkeş çekerseniz, insanları alır dağa götürürseniz, beraber ortak hareket ederseniz demokrasiden hareket edemezsiniz değerli arkadaşlar.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Külliyen yalan ya, külliyen yalan! Bir tane deliliniz yok.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Yalan, yalan! Çıkıp delil sunun, hiçbir deliliniz yok.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - İlk önce sizin itiraz etmeniz gerekir, ilk önce sizin karşı çıkmanız gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Siyasetten bahsediyorsanız, demokratik siyasetten bahsediyorsanız, buradaki partilerin hepsinin önüne geçip ilk önce sizin PKK'yı lanetlemeniz gerekir, sizin karşı çıkmanız gerekir.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Burası lanetleme merkezi mi? Siyaset yeri ya. Sürekli bize dil öğretmeyin.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bunu yapmadığınız müddetçe, ortak hareket ettiğiniz müddetçe, değerli arkadaşlar, kusura bakmayın, biz, orada yaşayan vatandaşlarımızın güvenliği için gereken adımları sonuna kadar atacağız.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Vatandaşlar sizi istemiyor, siz ne istiyorsunuz onlardan?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bir diğer konu da şudur: "Efendim, bunları Kürtler seçtiği için alındı..." Değerli arkadaşlar, sizin isminiz ne? "Halkların..." değil mi, bak, "Halkların Demokratik Partisi." Şimdi bölgede sadece Kürtler mi yaşıyor? Değil; o bölgede Araplar yaşıyor, o bölgede Türkler yaşıyor, o bölgede başka etnik unsurdan olan insanlar var, sadece Kürtler yaşamıyor. Burada yapılan işlem insanların Kürt, Türk veya başka bir etnik kökenden olmasından dolayı değildir; altını çizerek söylüyorum, burada yapılan işlem terörden kaynaklanıyor.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Yalan!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Hiçbir şey bulamazsanız gizli tanık uyduruyorsunuz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sadece, teröre karşı yaptığımız bütün hamleleri "Kürtlere karşı yapılıyor." diye sunmaktan vazgeçin. Kürtler bu ülkenin asli kurucu unsurlarıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Hayatınızı Kürt düşmanlığına adamışsınız.

BAŞKAN - Sayın Muş, son sözlerinizi alalım.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Türkler kadar Kürtlerin de bu ülkede hakkı vardır, benim ne kadar hakkım varsa.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Hakkı olduğu için dayak yiyor, hakkı olduğu için cezaevinde, hakkı olduğu için seçilemiyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Türkiye'nin 82 milyon nüfusu var Sayın Başkan. Benim 82 milyonda 1 hakkım varsa bu ülkede yaşayan her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının da bu kadar hakkı vardır, ne benden fazladır ne benden eksiktir; bunun altını çizmek lazım. Sürekli olarak kullanılan bu ayrıştırıcı dilin, yapılan terörle mücadeleyi Kürtlere karşı yapılıyormuş gibi lanse etmenin inanın, size hiçbir faydası yok.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Terörle mücadele derdiniz yok.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Türkiye'nin geleceğine de faydası yok, Türkiye'nin istikrarına da faydası yok. Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz. Terörü hep beraber lanetlediğimiz müddetçe, o zaman Türkiye'nin geleceği daha aydınlık olur.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)