GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İSTANBUL MİLLETVEKİLİ AYKUT ERDOĞDU VE 24 MİLLETVEKİLİNİN; DEVLET ELİYLE YAPILMASI GEREKEN BOR TUZLARININ ARANMASI VE İŞLETİLMESİ İŞLERİNİ İHALE İLE ÖZEL ŞİRKETLERE YAPTIRDIĞI VE BU İHALELERE KAMU İHALELERİNE KATILMASI YASAKLI KİŞİLERİN KATILMASINA İZİN VERDİĞİ İDDİASIYLA ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ HAKKINDA BİR GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMESİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:32
Tarih:30.11.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Taner Yıldız hakkında, CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve arkadaşları tarafından verilmiş olan (11/25) no.lu Gensoru Önergesi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz enerji arz güvenliğinin sağlanmasına parti politikalarımızda büyük önem verilmekte, artan enerji talebi dikkate alınarak enerji arz güvenliğimize yönelik politikalar oluşturulmaktadır. Bu bağlamda, enerji arz güvenliğinden kaynaklanan riskleri azaltmak için, serbest piyasa unsurlarının işlevselliğinin artırılması, yatırım ve ticaret ortamının iyileştirilmesi, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilerek kaynak çeşitlendirilmesinin sağlanması, enerji sektörünün sürdürülebilirliğini temin etmek amacıyla enerji kaynaklarının taşınma güzergâhlarının ve enerji teknolojilerinin çeşitlendirilmesi, nükleer enerjinin sisteme entegrasyonu, ülkemiz yer altı ve yer üstü kaynaklarının ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlayacak şekilde değerlendirilmesi, enerji arz ve talep zincirinin her halkasında enerji verimliliğinin artırılması, enerji diplomasisi kapsamında uluslararası iş birliğinin geliştirilmesi yönünde çalışmalarımız devam etmektedir.

Ülkemizdeki enerji talep artışıyla birlikte dünya enerji talebi de her ülkede farklı alanlarda küresel ölçekte sürekli artmaktadır. Bu talebi karşılamak için küresel enerji yatırımları her yıl artış göstermektedir. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, enerji sektöründe 2011 ve 2035 yılları arasında küresel ölçekte yaklaşık 38 trilyon dolar yatırım yapılacağı tahmin edilmektedir.

Türkiye, dünya ülkeleri arasında birincil enerji üretiminde 21'inci, petrol tüketiminde 26'ncı, doğal gaz tüketiminde 20'nci, kömür tüketiminde 14'üncü, elektrik tüketiminde 20'nci, en fazla kömür rezervine sahip ülke olarak 17'nci, en fazla kömür üreten ülke olarak 13'üncü, elektrik üretiminde 20'nci, jeotermal enerji kapasitesinde 12'nci, güneş enerjisi kapasitesinde 27'nci ve rüzgâr enerjisi kapasitesinde 16'ncı ülke konumundadır.

Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde, geçtiğimiz on yıllık dönemde enerji talep artışının en hızla gerçekleştiği ülke durumundadır. Aynı şekilde, ülkemiz, 2002 yılından bu yana, elektrik ve doğal gazda Çin'den sonra en fazla talep artış hızına sahip 2'nci büyük ekonomi olmuştur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızca yapılan projeksiyonlar bu eğilimin orta ve uzun vadede devam edeceğini göstermektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz enerji sektörünün son on yılda geldiği noktaya ilişkin bazı temel göstergelere değinmek istiyorum.

Ülkemizde yüksek büyüme oranlarının sonucu olarak uzun yıllardan beri yıllık elektrik enerjisi tüketim artışı ortalama yüzde 7 ile 8 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2002 yılında 129 milyar kilovatsaat olan elektrik üretimimiz 2011 yılı sonunda 230 milyar kilovatsaate çıkmıştır. Üretim kapasitesi projeksiyonlarına göre, bu artış önümüzdeki on yıllık süre içerisinde de devam edecek olup yıllık ortalama talep artışının yüksek talep senaryosuna göre yüzde 7,5, düşük talep senaryosuna göre yüzde 6,5 seviyesinde oluşması öngörülmektedir. 2002 yılında 31.846 megavat olan elektrik enerjisi kurulu gücümüz, 2012 yılında Ekim ayı sonu itibarıyla yüzde 75 artışla 55.785 megavata ulaşmıştır. Ülkemizde 2002 yılında 300 olan elektrik üretim santral sayısı, 2012 yılı Ekim ayı sonu itibarıyla 743'e yükselmiştir. Elektrik dağıtım hattımız ise 2002 yılında 812.399 kilometre iken 2012 Ekim ayı itibarıyla 1 milyon kilometreye ulaşmıştır.

Öte yandan, 2002 yılında 4.500 kilometre olan doğal gaz iletim boru hattı uzunluğu, devam eden hatların tamamlanarak işletmeye alınmasıyla, bugün itibarıyla 12.215 kilometreye ulaşmıştır. 2002 yılında sanayi ve konutta 5 şehrimize, sadece sanayide ise 9 şehrimize giden doğal gaz iletim hattı, bugün itibarıyla 71 şehrimize ulaşmıştır.

Değerli milletvekilleri, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payının artırılmasına yönelik olarak hem yasal altyapı çalışmalarını hem de sektörü harekete geçirecek kapsamlı çalışmaları hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. 2002 yılında 12.241 megavat olan hidrolik santral kurulu gücümüz, yüzde 49 artışla 2012 yılı Ekim sonu itibarıyla 18.747 megavata ulaşmıştır. Bugün itibarıyla, ekonomik kategorilerde olduğu belirtilen Türkiye, yıllık 140 milyar kilovatsaat hidrolik enerji potansiyelinin yüzde 37'lik kısmı işletmede, yüzde 21'lik kısmı da inşa hâlindedir.

2012 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla 8.953 megavat kurulu gücünde 302 adet yeni rüzgâr projesine lisans verilmiştir. 2002 yılında sadece 19 megavat olan rüzgâr enerjisi kurulu gücü, 2012 yılı Ekim ayı itibarıyla 2.106 megavata ulaşmıştır.

2002 yılında 12.277 megavat olan yenilenebilir enerji kaynakları kurulu gücümüz, yüzde 65 oranında artırılarak 2012 Ekim ayı sonu itibarıyla 21.114 megavata ulaşmıştır. 2002 yılında yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimimiz 34 milyon kilovatsaat iken, 2011 yılında yüzde 71 artışla 58 milyar kilovatsaate çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan arz planlamalarında, 2003'e kadar yerli linyit, taş kömürü, petrol, doğal gaz potansiyelimizin tamamının ortaya çıkarılması hedeflenmiştir.

Bu kapsamda, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü, Elektrik Üretim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan kömür sahalarının santral yapma koşuluyla özel sektöre devredilmesi ve ekonomiye kazandırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır.

Ayrıca, ülkemizin kömür potansiyelini daha doğru bir şekilde belirleyebilmek için ise, 2005 yılından itibaren, başta Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü ve TKİ olmak üzere, ilgili kuruluşlarımızın imkânları seferber edilerek kömür arama hamlesi başlatılmıştır.

Elektrik üretiminde kullanılan yerli kaynaklarımızdan olan linyitten elde edilebilecek elektrik enerjisi üretim potansiyeli olarak, MTA tarafından yeni keşfedilen sahalarla birlikte 17 bin megavat santral kurulabilecek güce sahip linyit rezervi bulunmaktadır.

Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü uhdesinde 2,8 milyar ton linyit rezervi bulunmakta olup, bu rezervin elektrik üretim amaçlı kullanımı için özel sektöre redevans usulüyle ihale edilmesi çalışmaları sürdürülmektedir.

Petrol ve doğal gaz yurt içi arama yatırımlarımız ise 2002 yılına oranla yaklaşık 15 kat arttırılmıştır. 2002 yılı sonu itibarıyla 42 milyon dolar olan yurt içi toplam arama yatırırımız, 2012 yılında 610 milyon dolar olarak planlanmıştır. 2002 yılında 47 bin metre olan sondaj metrajı, 2012'de 247.550 metre olarak öngörülmüş olup, 2012 Ekim ayı sonu itibarıyla 148.428 metre olarak gerçekleşme sağlanmıştır.

TPAO her geçen gün artan petrol ve doğal gaz ihtiyacımızı yurt içi ve yurt dışı kaynaklarından karşılama yönündeki vizyonu, misyonu doğrultusunda son yıllarda geliştirdiği yeni arama stratejisi ile faaliyetlerini ülkemizin yeterince aranmamış bazenlerine, özellikle Karadeniz ve Akdeniz alanlarına yönlendirerek yatırımlara büyük ivme kazandırmıştır. Ülkemiz ham petrol ve doğal gaz arzına katkıda bulunmak amacıyla Azerbaycan, Irak, Libya, Kazakistan, Afganistan, Kolombiya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki çalışmalarını sürdürmektedir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin karmaşık jeolojik ve tektonik yapısı çeşitli madenlerin bulunmasına imkân sağlamıştır. Türkiye yer altı kaynakları yönünden dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında maden çeşitliliği itibarıyla 10'uncu sırda yer almaktadır. Başta endüstriyel ham maddeler olmak üzere metalik ham maddeler, enerji ham maddeleri ve jeotermal kaynaklar açısından ülkemiz zengindir. Günümüzde dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77'sinin varlığı ülkemizde saptanmıştır. 60 civarında olan türün üretimi yapılmaktadır.

3213 sayılı Maden Kanunu'nda yapılan değişikliklerle sektöre hareketlilik getirilmiş, sektörün ihracat ve millî gelir içindeki payında önemli artışlar sağlanmıştır. Bu düzenlemeler kapsamında madencilik faaliyetlerinde kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak için yeni kriterler belirlenmiştir. Bu bağlamda, ülkemizin maden kaynakları, "çantacı" olarak tabir edilen oyunculardan kurtarılarak gerçek yatırımcıların önü açılmıştır.

2012 yılında ekim ayı sonu itibarıyla 4.309 maden ruhsatı müracaatı yapılmış, bu dönemde 2.059 adet arama, 1.256 adet işletme ruhsatı olmak üzere 3.315 ruhsat düzenlenmiştir. 2003 yılından itibaren sondajlı aramalara verilen önemle birlikte, 2002 yılında 100 bin metre olan kamu-özel sektör maden arama sondaj miktarı bugün itibarıyla 1 milyon 500 bin metre düzeyine ulaşmıştır.

Metalik maden ve endüstriyel ham madde aramalarına yönelik olarak sondajlı çalışmalara da ağırlık verilmiş, bu çalışmalar kapsamında önemli gelişmeler sağlanarak yeni maden sahalarının varlığına yönelik bulgular elde edilmiştir. Bu çalışmalar neticesinde 300 bin ton bakır, 60 ton altın, 4,5 milyar ton dolomit, 2,4 milyar ton kalsit, 40 milyon ton seramik ham maddesi, 919 milyon ton feldispat, 573 milyon ton kuvarsit ve kuvars kumu, 406 milyon ton mermer-doğal taş, 1,7 milyar ton kaya tuzu rezervi ile 646 milyon ton sodyum sülfat potansiyel rezervi tespit edilmiştir.

2002 yılında yaklaşık 700 milyon dolar olarak gerçekleşen maden ihracatımız, 2011 yılında 3 milyar 876 milyon dolar ve 2012 yılı ekim ayı sonu itibarıyla 3 milyar 355 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Madencilik sektörünün gayrisafi millî hasıla içindeki payı 2002 yılında 1 milyar 900 milyon dolar olarak gerçekleşirken, 2011 yılında 11 milyar 500 milyon dolara ulaşmıştır ve 2012'nin ilk altı aylık diliminde de bu miktar 5 milyar dolara yükselmiştir.

Değerli milletvekilleri, gensoruya konu olan bor madeni hakkında da konuşmak istiyorum. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün çalışmaları neticesinde, dünya rezervinin yüzde 72'sine sahip olduğumuz bor madeninde,  son on yılda, üretim, satış ve ihracat rakamlarında önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, son yıllarda izlediği yatırım politikaları ve etkin pazarlama anlayışı ile pazar payını kademeli olarak artırarak miktar bazında 2010 yılında yüzde 42 seviyelerine çıkarmış olup 2011 yılında ise bu oran yüzde 46 olarak gerçekleşmiştir. Eti Maden 2005 yılından bu yana bor pazarında dünya lideridir. 2012 yılında ise bu oranın yüzde 50 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir.

2002 yılında 436 bin ton olan bor kimyasalları ve eş değeri ürün üretimi 2011 yılında 1,8 milyon tona çıkarılmıştır. 2012 yılında 2,1 milyon ton olan bor kimyasalları ve eş değeri üretimi programlanmış olup ekim ayı sonu itibarıyla 1,5 milyon ton üretim gerçekleştirilmiştir.

Bor ihracatında konsantre ürünlerin payı azalırken bor kimyasalları ve eş değeri ürünlerin payı, katma değerinin yüksek olması nedeniyle artırılmaktadır. 2002 yılında yüzde 65 bor kimyasalları ve eş değeri ürün, yüzde 35 konsantre bor şeklinde satış kompozisyonu ve şu anda da yüzde 92 bor kimyasalları ve eş değeri ürün, yüzde 8 konsantre bor şekline dönüşmüştür.

2011 yılında bor ihracatı tutarı 2002 yılına göre yüzde 446 artarak 829 milyon dolara, toplam bor satış hasılatı ise 850 milyon dolara yükselmiştir. 2012 yılında 790 milyon doları ihracat olmak üzere toplam 815 milyon dolar bor satışı gerçekleştirilmesi programlanmıştır. 2012 yılı Ekim sonu itibarıyla 462 milyon dolar bor ihracatı gerçekleştirilmiştir.

2012 yılı brüt kârının 797 milyon TL olması hedeflenmekte olup 2012 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla brüt kâr 559 milyon TL seviyesine ulaşmıştır. Eti Madenin 2011 yılı toplam satış gelirlerinin yaklaşık yüzde 7'si yurt dışı satış gelirlerinden oluşmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Eti Madenin yaptırmış olduğu işlere de kısaca değinmek istiyorum. 1996-1997 yılında ben de o kurumda genel müdür yardımcısı, genel müdür vekili oldum. Orada Eti Madende alınan hizmetler tamamen hizmet alımına yöneliktir ve çok uzun süredir yapılan bir işlemdir, kesinlikle bir redevans işlemi değildir. Burada, hizmet alımıyla redevans karıştırılmaktadır. 2840 sayılı Kanun, Sayın Baykal zamanında çıkarılmış bir kanundur, onun sayesinde devletleştirilmiştir. Türkiye ve Etibank bu kanundan azami derecede faydalanmıştır. Ama şu an Etibank yöneticileri hakkında özelleştiriliyor iddiasıyla açılan davaların hepsi tamamen düşmüştür. Burada bir daha söylüyorum, arkadaşlarımızın, belki teknik nedenle, hizmet alımıyla redevans konusunda bir ayrım yapmaları gerekir. Redevansta saha sizindir, ruhsat sizindir; birine verirsiniz, dersiniz ki: "Ürettiğin madenin yüzde 50'si senin, yüzde 50'si benim. Yüzde 50'sini kendin sat."

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yüzde 15'le veriyorsunuz, biliyoruz, biliyoruz!

ALİ RIZA ALABOYUN (Devamla) - Ama burada 2840'a göre bunu yapamazsınız. Ruhsat Eti Madenindir, saha Eti Madenindir; onu özel sektöre işlettirebilir, teknoloji alabilir, taşıttırabilir, yıkattırabilir, torbalattırabilir. Sonuçta madenin tamamını alır Eti Maden; pazarlamasını, satışını kendisi yapar. Hizmet alımıyla redevans arasındaki fark budur.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Fabrikaya gidip hiç baktın mı hangi kısımlarda yapılmış?

ALİ RIZA ALABOYUN (Devamla) - İddia edilen diğer bir konuyla ilgili, Eti Maden AŞ'nin Bigadiç Bor İşletmesindeki dekapaj işiyle ilgili; gerek ihale tarihi gerekse sözleşme tarihinde Kamu İhale Kanunu'nun 40'ıncı ve 42'nci maddesi gereğince yapılan sorgulamada iş ortaklığını oluşturan firmaların hiçbirinin kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelere katılmalarına ilişkin yasaklama olmadığı bilgisi Kamu İhale Kurumu tarafından teyit edildikten sonra sözleşme imzalanmıştır.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yasaklamayı Enerji Bakanlığı vermediği için!

ALİ RIZA ALABOYUN (Devamla) - Bu nedenle, anılan ihalenin 4734 sayılı Kanun'a aykırı olarak ihale edildiği iddiası tamamen asılsız ve mesnetsizdir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Alaboyun.