GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Suriyeli sığınmacıların oluşturulan güvenli bölgeyle vatanlarına dönebileceklerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:8
Tarih:22.10.2019

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Sayın milletvekilleri, resmî kayıtlara göre Türkiye'deki geçici koruma kapsamındaki Suriyeli misafirlerin sayısı 3 milyon 674 bin 588 kişi olmuştur. Suriyeli misafirlerin oranı, Gaziantep'te toplam nüfusun yüzde 22'sine, Hatay'da yüzde 27'sine, Şanlıurfa'da yüzde 21'ine ve Kilis'te yüzde 81,83'üne ulaşmıştır. Kamplarda yaşayanların büyük çoğunluğu Gaziantep, Şanlıurfa ve Hatay'da yer alırken kamp dışında, şehirlere dağılmış olan Suriyeli sığınmacıların büyük çoğunluğu ise İstanbul, Gaziantep ve Hatay'da yaşamaktadır.

Demografik yapı olarak baktığımızda ise Türkiye'deki Suriyeli misafirlerin ağırlıklı olarak 4 şehirden geldiği görülmektedir. Bunlardan, yüzde 53,2 yani yaklaşık 2 milyon kişiyle Halep başta gelmektedir; diğer şehirler ise Humus, İdlib ve Hama'dır. En büyük sığınmacı akını Halep'ten gelmiştir.

Türkiye'nin, PYD-YPG/PKK terör örgütünden temizlemek istediği bölge ve güvenli bölge oluşturmayı planladığı alan, büyük ölçüde Halep'e bağlı ilçeler ve köylerden oluşmaktadır. Halep'in ilçeleri Afrin, Ayn el Arap, Cerablus, Azez, El Bab, Menbiç Türkiye'nin terör örgütlerinden temizlediği ve yeni operasyonla da temizlemeyi planladığı yerleşim alanlarıdır.

Türkiye'deki sığınmacıların yaklaşık 2 milyonu, PYD-YPG terör örgütünün baskısı sonucu, bu yerleşim alanlarından çıkarak Türkiye'ye kaçmak zorunda kalmıştır. Bu kaçıp gelenlere ne dini ne mezhebi ne de milleti sorulmuştur; her gelen mazluma Türkiye'nin gönlü ve kapısı açılmıştır. Zira 40 asırlık Türk tarihinin bütünü, mazlumlara hangi dinden ve hangi renkten olduğu, anasının dili sorulmadan gösterilen şefkat örnekleriyle doludur. Dolayısıyla, bu bölgeden gelene Türkmen mi, Ezidi mi, Arap mı, Kürt mü olduğu sorulmaksızın merhamet eli uzatılmıştır.

Devletimiz, demografik yapıyı değiştirmeye çalışan PYD-YPG terör örgütünü bu yerleşim alanlarından kovarak yaklaşık 2 milyon Suriyeli misafiri kendi yurtlarına, kendi vatanlarına geri döndürmeye çalışmaktadır. Gerek Fırat Kalkanı Operasyonu gerek Zeytin Dalı Operasyonu sonrası Suriyeli birçok misafir yurtlarına dönmeye başlamıştır. Kahraman Mehmetçik'in ve ordumuzun kararlı tutumu; bölgeye getirdiği barış, huzur ve istikrar ortamı beklenen neticeyi vermeye başlamıştır.

Sayın milletvekilleri, her meselede sürekli insanlıktan ve insan haklarından dem vuran Batılı ülkeler, söz konusu Müslümanlar olunca onların yaşadığı tarihî dram karşısında dillerini yutmuşlardır, âdeta coğrafyamızda yaşanan bu büyük göçe ve insanlık dramına arkalarını dönmüşlerdir. Oysa Müslüman milletimiz, Türkiye, tarihinde görebileceği en yüksek nüfustaki göçü kucağında bulmuş olması karşısında bile tarihin verdiği sorumluluk bilinciyle hareket etmiş, göçün başladığı günden bugüne kadar Suriye içerisinde de milyonlarca insanın gıda ve barınma ihtiyaçlarını -vatandaşlarımızın da yardımı ve katkılarıyla- karşılamaya çalışmış, Türk'ün şefkatli ellerini her mazluma nerede olursa olsun ayırt etmeden uzatmıştır.

Kıymetli milletvekilleri, Suriyeli misafirleri, sınırlarımızın terör örgütlerince çepeçevre sarıldığı bir ortamda ülkelerinde güvenlik ortamı sağlamadan Suriye'ye göndermenin ayrı ve büyük bir güvenlik sorunu daha doğurabileceği unutulmamalıdır. Muhalefetin ve birtakım sivil toplum kuruluşlarının sosyal medyada Suriyeli misafirlerle ilgili birtakım yanlış algılara sebep verecek sorumsuz paylaşımları siyasi bir hesaplaşmaya malzeme yapmak, bazı meseleleri yerli yersiz, ulu orta kullanmak ülkemizde iç barışı tehdit ettiği gibi toplumsal huzurumuzu da ortadan kaldırmaya yönelik bir sürece götürmektedir. Kahraman Mehmetçik'in Barış Pınarı Harekâtı da Allah'ın izniyle başarıyla sonuçlanacaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Akabinde, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonları sonrası olduğu gibi Suriyeli misafirlerimiz oluşturulan güvenli bölgeyle vatanlarına dönecekler ve böylece coğrafyamızda yaşanan bu tarihî insanlık dramı Türk'ün eliyle, Türk'ün devlet ferasetiyle çözüme ulaşacaktır.

Sayın milletvekilleri, anlamayanlar için vatan şairi Namık Kemal'in dediklerini hatırlatırım:

"Vatanın cevher-i namusunu biz mi satalım

Ya bün-i hâkte Haccâc ile bir mi yatalım

Hâlıka karşı durup Kâbe'ye taş mı atalım

Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini

Yoğ imiş kurtaracak bahtı kara mâderini,"

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk yüce Mecliste bu kürsüden Namık Kemal'e cevap olarak diyordu ki: "Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini. Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."

Bahtı kara maderini kurtaranlara selam olsun! (MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)