| Konu: | On Birinci Kalkınma Planı'nın (2019-2023) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 18.07.2019 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Beş yıllık kalkınma planlarının On Birincisi Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuldu ve siyasi parti grupları adına çok değerli konuşmalar yapıldı.
Özetle, yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle "Türk lirasının yabancı para birimlerine karşı değer kaybetmesi, bu değer kaybetmeyle beraber makroekonomik göstergelerde kötüleşme, liranın dolar karşısında değer kaybetmesiyle yükselen enflasyon, enflasyonun artmasıyla beraber yükselen faiz, artan işsizlik" konu başlıkları.
2023 yılının makroekonomik hedefleri de bu durumlardan etkilenmiş olsa gerek ki Onuncu ve On Birinci Kalkınma Planı'nda oldukça ciddi değişiklikler var. 2013 yılında yayımlanan Onuncu Kalkınma Planı'na göre gayrisafi yıllık hasılada 2023'te 2 trilyon dolar hedefindeydi, On Birinci Kalkınma Planı'nda 1,8 trilyona inmiş. Sayın Kesici de bahsettiler. Çok hızlı geçeceğim: Kişi başına düşen millî gelir 2023'te 25 bin dolar hedeflenmişken 12.244 dolara yani yarı yarıya geriledi. 2018 yılı gayrisafi yıllık hasıla hedefi 1,3 trilyon dolardı, 784 milyar dolar olmuş yani hedef 416 milyar dolar daha az gerçekleşmiş. 2018 yılı toplam ihracat hedefi 277 milyar dolarken gerçekleşen 168 milyar dolar. İşsizlikteki durum daha da vahim: 2018 işsizliği yüzde 12,7, oysaki hedef 7,2'ydi; bunu da tutturamamışız.
Sonuç olarak, Onuncu Kalkınma Planı'nda yüzde 5 olan işsizlik oranı -iktidarın, bu planda- hedef olarak 2 katına çıkarılmış ve yüzde 9,9 gösteriliyor. Şimdi, enflasyonda da o yüzde 4,5'luk 2018 hedefi yüzde 20,3 olarak gerçekleşti.
Aslında -bütün bunların sonucu- "Neden bunlar böyle oldu?" sorusuna yanıt vermek gerekiyor. Buna reel cevap verilirse bu rakamlar ve bu aradaki fark bu kadar açık olmaz.
Dünyada ülkelere kredi derecelendirme kuruluşları derece veriyorlar ve not veriyorlar. Eğer yabancı sermaye ihtiyacınız varsa bu tip ülkelerde yatırımcının oraya yatırım yapmasını belirlemesi bakımından bu önemli. Türkiye, Ocak 2017'den bu yana kuruluşların 3'ünden de tam geçerli not alamamış. 2018 yılı sonu itibarıyla 13 puanla 148 ülke arasından 82'nciyiz. Şimdi, Merkez Bankası Başkanının alınmasıyla notumuz "BB-" olmuş çünkü bu da önemli bir kriter.
Muhterem arkadaşlarım, aslında -bütün bu söylemeye çalıştığım şeyler, bu tablo sizleri ya da milletimizi korkutmak için söylenen bir tablo değil- şunu söylemeye çalışıyorum: Bugünkü iktidarın yapabileceği bundan daha fazla bir şey değil. Hayatı yaşayan millet, ateş düştüğü yeri yakıyor. Millet yanıyor ve vatandaşlar artık "Fedakârlık yap kardeşim." dediğin zaman "Yok." diyorlar. Amacımız, milletin sıkıntılarını ortaya koyup onların ortadan kaldırılmasının yollarını aramak.
Şimdi, ben diyorum ki bugün sağa sola çarparak her taraftan kanayan bir Türkiye var. Neden böyle diyorum, neden böyle dedim? Tank Palet Fabrikasını satmak zorunda kalan, ekonominin lokomotifi olan turizm sektöründeki yatırımcıyı zora sokacak denetimsiz fonlar kuran, çiftçinin hakkı olan yüzde 1'i on dört senedir 0.40'larda, işte, bir iki sene 0,60'larda veren, İşsizlik Fonu'ndan tutun da Merkez Bankasının yedek akçesine kadar el atan bir duruma gelen Türkiye olmuş demek her yerimizden kanıyoruz demek değerli arkadaşlar.
Bir de ne oldu biliyor musunuz, bu kanamalarla beraber kanıksayan bir memleket olduk. Sanki her şeyi çok çabuk kanıksar hâle geldik ve ruhsuz bir profilimiz var. Bir gün bakıyoruz 4 yaşında ve 8 yaşında 2 evladımız bir anda öldürülüyor; ertesi gün bu kürsüye çıkıyoruz, başsağlığı diliyoruz, yüce milletimize sabır diliyoruz. Ertesi gün bir bakıyoruz, bir diplomatımız öldürülüyor ve bütün bunlar çok kolay, böyle, sanki başsağlığı mesajlarıyla geçiştirilecek hâle gelmiş vaziyette.
Sonuç olarak, bu güzel memlekete huzur lazım değerli arkadaşlar. Huzurun neticesi olarak kalkınma zaten otomatik olarak gelecek. İşte o zaman itibarlı ve güçlü Türkiye olabiliriz. "Nereden biliyorsunuz?" derseniz, geçmişte yaptık bunları, oradan biliyorum.
Devletin bütün kurumlarıyla tam olarak işlemesi gerekiyor, Türkiye'nin yönetilen bir ülke hâline gelmesi gerekiyor. Ekonomik ve sosyal kalkınmanın da sürekliliği önemli. Aslında süreklilik, sürdürülebilirlik ve öngörülebilirlik kavramlarının da altını çizmek lazım, ikisi de bizde çok kayıp olan, eksik kavramlar çünkü. Bütün bunlarla gelir dağılımındaki eşitsizliği de azaltacaksınız eğer yapabilirseniz.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de bugün, çok partili siyasi hayata geçişin 74'üncü yılında hâlâ demokrasi, özgürlük, millî egemenlik kavramları tartışılıyorsa ve insan hakları, hukuk devleti tartışılıyorsa bir durup düşünme zamanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakikayla sözlerimizi tamamlayalım.
AYLİN CESUR (Devamla) - Önemli neden, sadece beceriksizlik ve liyakatsizlik de değil aslında, gerçek demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlememesi ve işletilememesi.
Türkiye'nin yüzde 7 kalkınma hızını başarması gerekiyor ve bunun için Türkiye'nin kendi kaynaklarını zorlaması gerekiyor. Çin yüzde 8-10 kalkınma hızını yirmi beş senede sağladı. Türkiye de kendi tasarruflarını artırmalı, tasarruflarının yüzde 25'ini kalkınmaya sarf edebilmeli. Dünyanın başka ülkelerinden ödünç alıyorsunuz, bu durum ödemeler dengesi açığını oluşturuyor. Sattığınız ile aldığınız arasındaki farkı büyük tutarsanız yüksek faizle büyük paralar bulabilirsiniz ama bir yere kadar. Türkiye mutlaka üretimini çoğaltmalı, yatırımını daha çok artırmalı, tasarrufunu artırmalı ve ihracatını artırmak zorunda.
Nüfusunun yüzde 30'u tarımda olan bir Türkiye'yle kalkınmada daima zorluklar yaşayacağımız belli. Amerika'da nüfusun yüzde 3'ü tarımda, Avrupa Birliğinde yüzde 8'i. Kendilerini besliyorlar ve tarım mallarını da ihraç ediyorlar. Tarımda endüstrileşmeye devam etmemiz lazım, rekabet gücünü unutmamamız lazım yani dünyada rekabet edemeyeceğimiz malı üretmememiz lazım.
Arkadaşlar, zengin olmak istiyorsak rasyonel olmak mecburiyetindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Bağlayacağım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
AYLİN CESUR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bugün, Türkiye'nin en önemli meselesi, Türkiye'nin birliğini koruyabilmesi. Türkiye'nin birliğini, beraberliğini koruması için burada, bu bize dayattığınız sistemde iktidar ve muhalefet karşılıklı böyle düşman gibi kanunlar çıkarmamalı. Yüce Meclis tatile giriyor, inşallah, açıldıktan sonra çok daha verimli bir şekilde, bu milleti ileriye götürecek kanunları beraber yapmak nasip olur diyorum.
Kalkınma planını hazırlayanlara teşekkürlerimi sunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz, sağ olun.