| Konu: | On Birinci Kalkınma Planı'nın (2019-2023) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 18.07.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kalkınma planları ülke kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kullanılması açısından çok büyük bir önem arz etmektedir. Planlama olmadan hükûmetin hiçbir hedefini tutturması da mümkün değildir. Dünya ülkeleri yüz yılını planlarken, maalesef, biz ülkemizde beş yıllık planlarımızı bile hâlâ vaktinde, zamanında Meclise getiremiyoruz. Görüşmekte olduğumuz On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı yürürlüğe girmesi gereken tarihten ancak sekiz ay sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine gelebilmiştir.
Bizler planların başarısını sonuçlarıyla değerlendiriyoruz. Dolayısıyla, ilk önce Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'na ve gerçekleşmelerine şöyle kısaca bir göz atmak lazım. Onuncu Kalkınma Planı'ndaki hedefler: Büyüme 5,5 hedeflenmişti, gerçekleşen 4,3; sapma yüzde 21,8. Gayrisafi yurt içi hasıla 1 trilyon 285 milyar hedefleniyordu, gerçekleşen 784 milyar; sapma yüzde 39. Kişi başına millî gelir 15.996 dolar hedefleniyordu, gerçekleşen rakam 9.632; sapma 39,8. İşsizlik yüzde 7,2 hedefleniyordu, gerçekleşen değer 12,8; sapma oranı yüzde 77,8. Enflasyon yıllık ortalama 4,8 hedeflendi, gerçekleşen 11,4. İhracat 277 milyar hedeflenmişti, gerçekleşen değer 168 milyar. Peki, bu Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemi içerisinde bu rakamlar gerçekleşmediğine göre biz hangi başarıdan bahsedebiliriz?
Şimdi, bunun ışığında On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlanıyor. Gördüğümüz kadarıyla, noktasına virgülüne bile dokunulmadan, sanki kopyalayapıştır yöntemiyle hazırlanan bir plan bu kadar kısa zamanda huzurlarımıza geldi. Ben ümit ediyorum ki rakamlar açısından bu plan da Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın akıbetine uğramaz, hedeflerinin gerçekleştirilmesi en büyük arzumuzdur.
Aynı şekilde, Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlanırken 2023 hedeflerine de atıfta bulunulmuş, ihracatta 500 milyar dolar, kişi başına düşen gelirde 25 bin dolar hedeflenmişti ama maalesef atıfta bulunulan cumhuriyetin 100'üncü yılı olan 2023 hedeflerine ulaşmanın mümkün olmadığı On Birinci Kalkınma Planı'yla beraber de ispat edilmiş oluyor. Yani siz on yedi senedir bu ülkede 2023 hedeflerinizi On Birinci Kalkınma Planı'yla da revize etmiş oldunuz, kendi kendinize de teyit etmiş oldunuz, bu hedeflere ulaşmanın mümkün olmadığını siz de bu planla beraber kabul etmiş oldunuz. Hedefiniz ilk 10 ekonomiydi, görünen o ki -bizim endişemiz- siz ilk 20'den de aşağı düşeceksiniz. Ümit ediyoruz bu hedefiniz gerçekleşmez, gerçekten Türkiye hiç olmazsa bulunduğu yeri muhafaza eder.
En önemli meselelerden biri işsizlik. Maalesef On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'mızda işsizlikle ilgili altın yaldızlı kelimeler var "yapılacak, edilecek; yapılmalı, edilmeli" gibi. Hakikaten bu kelimeler güzel ama bugün 15-24 yaş arası gençlerimizin her 4'ünden 1'i işsiz. Onun da ötesinde, bir sürü üniversiteli işsiz gencimiz varken sanayicimiz çalıştırmak üzere kaliteli eleman bulmakta güçlük çekiyor. Meslek liselerimizin sayısı hatırlayamayacağımız kadar çok ama meslek liselerimizden mezun olan arkadaşlarımız maalesef bir elektrik prizini yapmaktan, bir musluğu tamir etmekten çok uzaklar, aynen PISA değerlerindeki matematik sonuçlarında olduğu gibi. Biz, fabrikalar ile okullar arasına bu köprüleri kuramadığımız sürece, okulları fabrikalara çeviremediğimiz sürece işsizliğin önüne geçmemiz şu an için mümkün görünmüyor.
Değerli arkadaşlar, aynı şekilde, sanayi bölgeleri... Şimdi, organize sanayi bölgeleriyle ilgili kaç tane düzenleme yaptınız, biz bunu da hatırlamıyoruz. Yani "birinci derecede öncelikli" "ikinci derecede öncelikli" diye Türkiye girdi birbirine. Gelişmişliklerine göre bölgelere ayırdınız, bundan hiçbir sonuç alamadınız. Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla, maalesef sanayimizin durumu da ortada, sanayicimizin durumu da ortada. Bizim önerimiz şu: Nerede hangi yatırıma ihtiyaç varsa noktasal teşvik verelim, bu bölgesel farklılıkları da orta yerden kaldıralım, ülkenin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde ne tür yatırıma ihtiyaç varsa yatırım bazlı değerlendirme yapalım, bu çerçevede teşviklerimizi oluşturalım diyoruz.
Şimdi, sanayicinin durumunu söylerken hepiniz listedeki ilk 500'e bakın; şöyle bir on-on beş yıl öncesinin ilk 500 firmasına da bakın, bugün bunlardan çoğunun bu listede olmadığını görürsünüz. Böyle zikzaklı bir ortamda firmaların ayakta durması neredeyse mucize.
Bunun devamında, yap-işlet-devret modelleri var. Hükûmetin yol yapmasına, havaalanı yapmasına, deniz geçişleri yapmasına biz her zaman karşıymışız gibi... Böyle bir şey yok. Bizim karşı olduğumuz şu: Siz bunların hesabını kitabını yaparken, her şeyde yanıldığınız gibi, bunların maliyetlerinde de yanılıyorsunuz. Bizim itirazımız buna. Sizin hesap kitap yapmada probleminiz var. Hiçbir hedefiniz tutmuyor, örnek Avrasya Tüneli: 2018 yılında 25 milyon 125 bin araç geçişi garantisi vermişiz, geçen araç sayısı 17 milyon, üzerine ödediğimiz para 155 milyon. Osmangazi Köprüsü: 2018 yılında 9 milyon araç geçiş yaptı, bunun için de şu an -orada da rakamlar tutmadı- ödediğimiz para 1 milyar 425 milyon. Yavuz Sultan Selim Köprüsü: 2018 yılında, garanti verilen araç rakamlarına ulaşılamadı, aynı şekilde, hazineden ödediğimiz para 448 milyon. Yani daha kötüsü, her zaman burada da gündeme getirdiğimiz Zafer Bölgesel Havalimanı. Yani bu olacak bir şey değil, mühendislik açısından tümüyle bir yüz karası, tahmin edilenin yüzde 5'i ancak tuttu. Ne oldu? 4 milyon 73 bin 18 yolcu garantisi verilmiş, fiilî olarak gerçekleşen yolcu sayısı 170.534. Bakın, eksik olan değil, gerçekleşen 170.534. Bu ne demek? Yüzde 5'i gerçekleşti yani hiçbir muhasebecinin, hiçbir inşaat mühendisinin bu hesaptan dolayı, bu sonuçtan dolayı o şirkette çalışması mümkün değil ama bu rakamları tespit edenler, bu sonuçları alanlar maalesef ülkeyi idare etmeye devam ediyorlar.
Bunun yanı sıra, en önemli sektörlerimizden biri de inşaat sektörü. İnşaat sektörü şu ara gerçekten çok ciddi sıkıntılar yaşıyor. Daha önce de burada gündeme getirdik, bu sıkıntılardan dolayı bir kararname çıkardık, tasfiye kararnamesi çıkardık ama bu mümkün olmadı, bundan istifade edenlerin sayısı da bir elin parmaklarını geçmedi çünkü kurum buna onay vermedi.
"İnşaat sektörü dünya piyasasında rekabet etsin." dedik, yurt dışına gönderdiğimiz müteahhitlere sahip bile çıkmadık yani bugün Çin'in kişi başına millî geliri 1.000 dolar artarken bizimki 75 dolar artarken... Bunun tesadüf olmadığını size şöyle izah edeyim: Çin'in büyükelçiliğinde çalışan insan sayısı kadar ticaret ataşeliklerinde çalışan elemanı var. Bizim yurt dışındaki ticaret ataşeliklerine baktığınız zaman -hepsini söylemiyorum ama- o kapıdan içeri girmek için neler yaşadıklarını bilfiil yaşayan birisi olarak söylüyorum. Devletin görevi, yurt dışında iş adamlarının önüne düşmek, her türlü hukuki katkıyı sağlamak, randevularını almak, o bölgede başına gelecek her şey için daha önceden uyarmak; bu, onun görevi, bu lütuf değil. Bu konuyla ilgili ben kalkınma planında bir şey göremedim. Orada da diyor ki: "Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri desteklenecek." "50 milyar dolar hedefliyoruz." diyorsunuz ama gerçekleşen 20 milyar dolar.
Bakın, buradan uyarıyoruz: Yurt dışında özellikle ticaret ataşeliklerini güçlendirmemiz gerekiyor.
Tabii, konuşacağımız çok şey var ama gördüğüm kadarıyla süre yine dolmak üzere, toparlıyorum Başkanım.
Aynı şekilde, bir miktar da enerjiden bahsetmek istiyorum. Bizlerin yenilenebilir enerji kaynaklarımızı net bir şekilde değerlendirmemiz lazım. Güneş görmeyen Almanya'nın güneş enerjisinden elde ettiği enerji miktarı Türkiye'den daha yüksek. Bunu belli gruplara verdiniz, burada da bir gerçekleşme yok. Rüzgâr enerjisi aynı şekilde, yenilenebilir enerjilerde çok gerideyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Aynı şekilde, bol miktarda doğal gaz tüketicisiyiz. Elde ettiğimiz enerjinin yüzde 50'sini doğal gazdan elde ediyoruz ama gerekli depolama imkânlarımız yeterli değil. Türkiye bir enerji koridoru üzerinde. Üzerinde en fazla durmamız lazım gelen konulardan biri de bu.
Hazır yeri gelmişken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye'nin kaderi birdir. Biz, sonuna kadar Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yanındayız; her türlü şartta, her türlü şemailde sonuna kadar yanınızdayız diyorum.
Planın ülkemize, devletimize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum, ümit ediyorum ki umulan hedeflere ulaşır.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)