| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 103 |
| Tarih: | 16.07.2019 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 102 sıra sayılı Kanun Teklifi'yle ilgili olarak şahsım adına konuşma yapacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ'nin on yedi yıllık iktidarı en büyük darbelerden birisini de hiç şüphesiz ekonomiye vurdu. Üretim azaldı; tarım, hayvancılık kazandırmıyor, dışa bağımlılık arttı, işsizlik rekor seviyede. Bakın, 2007 son çeyreğinde ortaya çıkmış, 2008 krizi olarak adlandırılan kriz dönemine dahi bakacak olursak 2007 Aralıkta 707 bin olan kayıtlı işsiz sayısı 2008 Aralıkta 987 bine yükselmiştir. 2009'un Aralığında ise bu sayı 1 milyon 689 bindir. 2010'da tekrar 1 milyon 400 bin seviyelerine gerilemiştir ama 2018 Haziranında 2 milyon 600 bin gibi bir rakama ulaşmıştır. Bugün ise 4 milyon 400 bin civarındadır. Bu işsizler ordusunu yalnızca eğitimsizlikle açıklayamazsınız. Son kayıtlı işsizlik sayısı içerisinde doktora mezunlarının dahi etkisi var. 899 doktora sahibi işsiz var. Bu işsizlik rakamlarını "İş var, çalışan yok." gibi basit fikirlerle de açıklayamazsınız. Bu gençler yokluk çekmemek için okuyor, asgari ücretle nasıl geçinsinler? Yaptığınız acımasız çay simit hesapları dahi çarşıya uymuyor. Vatandaş tarıma yönelse çiftçinin hâli ortada, tarımın hâli pürmelal. Geçtiğimiz cuma günü memleketim Yozgat'taydım, çiftçilerle, nakliyecilerle, silo çalışanlarıyla sohbet ettim. Sohbet dediğime bakmayın, dertlerini dinledik. Şikâyetim, çiftçinin derdini dinlemekten değil, dertlerin bu denli çok olmasındandır. Bu insanlar yıllardır çiftçilik yapıyor, illa ki daha önce de sorunlar yaşamışlar ama bu kadar çaresiz hissetmediklerine eminim. Arazileri yetmiyor, kredi borçları üst üste eklenmiş, nakliyat desteği ödenmemiş. Yanlışlık olmasın, alamadıkları nakliyat desteği 2018 yılında verilmesi gereken destek, 2019'u hiç konuşmuyoruz. Kendi başlarına var olma mücadelesi yapıyorlar. Büyük şirketler, devletten aldıkları desteklerle çiftçiyi de eziyor, nakliyeciyi de. Bunlara tedbir alınmadan ekonomi düzelmez.
Gündelik tedbirler bir kenara bırakılmalı ve yapısal düzenlemelere gidilmelidir. Türkiye'nin ihtiyacı olan budur. Yatırımcıya güven verilmelidir. Hukuku ve adaleti hâkim kılmamız gerekir. Kanunlara en başta yöneticiler riayet etmelidir. "Merkez Bankası bağımsızdır." deyip başkanı görevden alarak yatırımcıların güveni iyice sarsılmamalıdır. Şehir hastanelerinin sözleşmelerini açıklamıyorsunuz, dövizle mi Türk lirasıyla mı anlaştınız belli değil, sözleşme bedeli belli değil, hasta garantili mi belli değil. Şimdi de düzenleme yapıyorsunuz, gerekçesi belli değil.
Teklifte, zora düşen firmalara destek veriyorsunuz. Zora düşen firmaları bu kadar düşünüyorsunuz da zora düşen vatandaşı neden düşünmüyorsunuz?
Yurt dışı çıkış harçlarını 50 lira olarak belirlemişsiniz, Cumhurbaşkanını da bu rakamı 3 katına çıkarmaya yetkili kılmışsınız. Bu bize padişahın bütçeyi denkleştiremeyince halka vergi salmasını hatırlatıyor.
Varlık barışı uygulaması daha önce de defalarca karşımıza çıkmıştı. Bu uygulamayla iktidar daha önce de yurt dışında yaşayan Türklerin paralarının Türk ekonomisine kazandırılmasını amaçlamıştı fakat bu konuda başarılı olunamamıştı. Hatta Türklerin yurt dışı bankalardaki mevduatları artmaktadır. Örneğin, 2018 Haziranında 25 milyar dolar seviyesindeyken 2018 Ekim ayında 42 milyar dolara çıkmış. Dört ay gibi kısa bir zamanda 17 milyar dolar. Türklerin bu paraları yurt dışı bankalara yatırma nedeni yalnızca vergiden kurtulmak değildir. Bu nedenle bu paralar gündelik tedbirlerle geri gelmeyecektir.
Ekonominin hâli ortada, istikrarsızlık ortada, hukuk ortada, demokrasi ortada. Ayrıca bu uygulamayla, borçlarını zamanında ödeyen vatandaş cezalandırılmaktadır. Tamam, borcunu ödeyemeyen vatandaşımızı iyice güç duruma sokalım demiyoruz fakat bazı vatandaşlarımızdan bu tarz yapılandırmalara tepki var. Zamanında sıkışarak borçlarını ödedikleri için kendilerini kandırılmış hissediyorlar, eşitlik duyguları zedeleniyor. En azından zamanında ödemenin bir teşviki olmalı ki vatandaş vergisini öderken huzur içinde ödesin, kendini boş yere zora girmiş hissetmesin.
Borçlanarak, yeni vergiler toplayarak ya da kanunlar koyarak yalnızca gündelik tedbirler alırsınız. Bunlardan sağlanan ekonomik başarı saman alevi gibidir, tez parlar, çabuk söner, eldeki kibriti idareli kullanmak lazım. Önce daha uzun süre yanabilecek bir şey bulunmalı, sırf ateş lazım diye hızlıca samanı tutuşturursanız kibritten de olursunuz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)