GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:103
Tarih:16.07.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Hükûmet bugün Türkiye Büyük Millet Meclisini maalesef yeni bir torba yasayla karşı karşıya bırakmıştır. Bu torba yasa, Gelir Vergisi Kanunu'ndan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'na, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'ndan elektrik piyasasına kadar birçok farklı ihtisas gerektiren alanda ve birçok farklı komisyonun yetki alanına giren düzenlemeleri içermektedir. Buna rağmen Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin tamamı göz önünde bulundurulduğunda, torba kanunun amacı, kamudaki nakit açığına pansuman tedbirler üretmekten öte gidemeyecektir.

Teklif, yapısal tıkanmanın ne denli derinleştiğinin açık bir ifadesidir. Ayrıca, bu durum iktidarın bir türlü dile getiremediği ekonomik kriz şartlarının geldiği seviyeyi de ayrıca göstermektedir. Türkiye ekonomisi iki çeyrektir yıllık bazda daralmaktadır. Uluslararası kuruluşların yaptıkları tahminlerde bu trendin 2019'un tamamına yayılacağı ve Türkiye'nin 2009 küresel krizinden bu yana ilk defa bir yılı küçülerek tamamlayacağını göstermektedir.

Sanayi Üretim Endeksi dokuz aydır, Perakende Satış Endeksi ise sekiz aydır yıllık bazda daralma vermektedir. Ekonomik Güven Endeksi on beş aydır eşik değer olan 100'ün altına düşmüştür. Yüksek enflasyon ve bunun sonucu olarak da yüksek faiz, işletmelerimizin finansman giderlerinde büyük artışa neden olmuş, yeni yatırımların önüne geçmiştir. Ekonomik alanda sorunlar iyice artmıştır. Hükûmetin gelirleri azalmıştır. Hükûmet bu kanun teklifiyle yaklaşık yüzde 1,5-2 civarında bir gelir beklemektedir. Hükûmetin şu aşamada yaptığı "Milletin üzerinden neleri daha alabiliriz, neleri daha milletin sırtına yükleyebiliriz?"den ibarettir. Ben buradan söylüyorum: Milletin Hükûmete vereceği bir şey kalmamıştır. Bu torba yasa Hükûmeti, yalnızca durumu ve günü kurtarmaktan ibarettir.

Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim: Yine bir torba yasayla müteahhitliğe yönelik bir tasfiye kararnamesi çıkarmıştık. Sizlere de telefonlar geliyordur. Maalesef bu tasfiye kararnamesini de kurum ve kuruluşların önemli bir kısmı onaylamadığı için özellikle iş dünyasındaki arkadaşlarımızın teminat mektupları nakde dönmeye başlamıştır. İşte, torba yasalar, çıkardığınız yasalar maalesef amacına hizmet etmemiştir. Tahmin ediyorum önümüzdeki günlerde bu da tekrar gündeme gelecektir.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 1'inci maddesi, ticari kazanç ve serbest meslek kazancı elde eden mükelleflerin hasılat esaslı vergilendirilmelerine yönelik düzenlemeleri öngörmektedir. Plan ve Bütçe Komisyonunda değerli arkadaşlarımız bununla ilgili tekliflerini verdiler, belli düzenlemeler yapıldı. Hep bu kürsüden de söylediğimiz gibi, zaman zaman bizim görüş ve düşüncelerimizi dikkate aldığınız oranda biz de bu maddeleri desteklemeye devam edeceğimizi söylemiştik, 1'inci maddeyi de bu kapsamda destekliyoruz.

Diğeri, 2'nci madde, varlık barışı. Bu varlık barışı 8'inci kezdir Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine geliyor. Şimdi, Hükûmetin yaptığı en temel şeylerden biri milletin Meclisinde milletin vekillerinden bile bazı meseleleri gizlemek, varlık barışı da bunlardan biri. Bu 8'incisi. 7'sinde ne oldu biz bilmiyoruz, ne kadar kişi bundan istifade etti bilmiyoruz, bundan ne kadar gelir elde edildi bilmiyoruz ama şunu biliyoruz ki 8'inci kez geldiğine göre demek ki bu yasa amacına hizmet etmedi, burada bir yanlışlık var. Hiçbir şey bilmiyorsanız tersten gidin, şunları doğru düzgün gelin hep beraber Mecliste tekrar gözden geçirelim. Dolayısıyla bu, aynı zamanda Anayasa'daki eşitlik duygusunun zedelenmesini de sağlıyor. Bu çerçevede, özellikle daha önce yapılan varlık barışı uygulamalarının faydası ne kadardı? Gelir sağladığı konularında da ne teklif sahiplerinden ne de ilgili kurum ve kuruluşlardan bilgi almak mümkün değil. Ayrıca, bu politikalar kayıt dışılığı da özendirmekte. Kanuni düzene uygun yaşayan vatandaş ve mükelleflerimizi cezalandırmaktadır. Ne zaman ortada bir af varsa o affa karşı görev ve sorumluluklarını vatandaşlık duygusu içerisinde yerine getiren arkadaşlarımız, mükelleflerimiz bu işten zarar görmektedir. Her seferinde bir af konusu gündeme getirilerek... Bu adaletsizliği de ortadan kaldırmamız lazım. Umarım ki bu varlık barışıyla ilgili de son kez gündeme gelmiş olur, bundan sonra tekrar buna ihtiyaç duyulmaz.

Değerli milletvekilleri, diğer taraftan, teklifin diğer bir maddesi özellikle yükseköğretim kurumları arasında üniversiteye ait malların paylaşımında karşılaşılan problemlerin çözülmesine yöneliktir. Biz, bu maddeyi de destekliyoruz. Bölünen üniversitelerin mal varlıklarının paylaşılması bizim de uygun gördüğümüz bir maddedir. Bunu da desteklediğimizi buradan ifade etmek istiyorum.

Diğer taraftan, yurt dışı borçlanmaları... Özellikle yurt dışında çalışan işçilerimizin borçlanmasında şu an yüzde 32 olan oranın yüzde 45'e çıkarılmasına ilişkin bir dizi düzenlemeyi içermektedir. Bugün yüzde 32 olan prim oranının yüzde 12'si genel sağlık sigortası, yüzde 20'si malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları içindir. Hukuki ve kanuni bir temele dayanmaktadır. Buna karşın, teklifle öngörülen yüzde 45'lik oranın neyi ifade ettiğini anlamak mümkün değildir. Bu, tamamen afaki bir orandır. Bu değişiklik çok açık bir şekilde yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza üvey evlat muamelesi yapılacağı anlamına gelmektedir.

Sosyal sigortalarda karşılıklılık ilkesi vardır. Kamunun hangi primi neyin karşılığında aldığını açıkça belirtmesi ve beyan etmesi gerekir. Kurum fayda-maliyet dengesi gözetmek için ortaya atılan yüzde 45'lik oran en başta kanunla düzenlenen yüzde 32'lik oranı anlamsız kılmaktadır. Diğer taraftan, özellikle yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde Türk firmalarıyla beraber yurt dışına giden işçilerimizin orada çalıştığı süreler maalesef sigortalılık sürelerinden sayılmamaktadır. Özellikle karşılıklı anlaşmaların olmadığı ülkelerde bu konuda ciddi mağduriyetler vardır, bu konuyla ilgili de behemehâl bir düzenleme yapmamız gerekmektedir. Bildiğiniz gibi, inşaat sektörü, müteahhitlik sektörü bizim yurt dışında çok güçlü olduğumuz bir sektör, bol miktarda yurt dışına giden işçilerimiz var, bunların çalıştığı süreler sigortalılık süresinden sayılmıyor; bunu da buradan ifade ediyoruz, inşallah bununla ilgili de bir düzenleme olur.

Diğer taraftan, yurt dışından getirilen araçlarla ilgili, hepimizin bildiği gibi, özellikle farklı yöntemlerle yurt dışından getirilen araçlar var, ikinci yöntemleri de özellikle yurt dışında bunlar plakalandırılarak, ikinci el araç muamelesi gördürülerek ülkemize getirilen araçlardan bahsediyoruz. Burada da bir haksız kazanç söz konusu. Tamam, üçüncü tarafların mağduriyeti var, araçlar el değiştirmiş olabilir ama bu, ülkemizde yaygın olan bir yöntemdir; vergisini ödeyen, vergisini ödeyerek bu ülkeye araç getiren insanları ve bunları mukayese ettiğimiz zaman burada da bir haksız kazanç söz konusu. Bu tür muafiyetler bizi daha çok kanunsuzluğa itmekte ve bu konuyla ilgili gelirler de ciddi oranda düşmektedir.

Diğer taraftan, teklifin 16'ncı ve 17'nci maddelerinde düzenlenen, bankaların özellikle sıkıntılı olan şirketlere yönelik faaliyetleridir. Şunu başta söyleyeyim, bu getirilen yasayla, bu düzenlemeyle bir defa orta ölçekli işletmelerin bunlardan istifade edeceğine dair hiçbir kanaatim yok. Benim kanaatim şu: Yine, özellikle yap-işlet-devret yöntemiyle veyahut da yap-işlet-devam et yöntemiyle şu an parasını ödemeyen firmalara yönelik bir düzenleme algısı gibi bir şey var. Netice itibarıyla siz de göreceksiniz ki bu kanundan istifade edenlerin önemli bir kısmı bir elin parmaklarını geçmeyen büyük firmalardan ibaret olacaktır. Hâlbuki bizim hedefimiz, özellikle şu an durma noktasına gelen ekonominin çarklarını tekrar çevirmek için orta boy işletmeleri desteklemeye yönelik tedbirlerin alınmasıdır. Yoksa bankalar bugün, arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, özellikle bu düzenlemeleri yapmak için can atıyorlar. Ama neden can atıyorlar? Geçmişte, işte 2014'te, 2015'te, 2012'de verdikleri düşük faizli kredileri bugün gelin yeniden yapılandıralım, yüksek faizlerle yapılandıralım. Zaten 13'ü 26'ya çıkardığınız zaman otomatikman faiz 2 katına çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız hep "faizle mücadele" diyor ama dediğiyle kalıyor. Türkiye'de faizlerin geri geldiğini görmedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yaşar.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Durmuş Hocamız da buradan önemli bir uyarıda bulundu, dedi ki "25 Temmuzda Merkez Bankasında yapılan toplantıda faizlerin 24'lerin altına düşmeyeceği kanaati var bizde."

Arkadaşlar, faizler makul seviyelere düşmediği sürece Türkiye'de çarkların dönmesi mümkün değil. İnşaat sektöründen gelen birisi olarak söylüyorum, örnek de vereyim size: Çankaya Belediyesi Ankara'nın en büyük belediyelerinden biri. 2019 Haziran ayına kadar verdiği ruhsat bir elin parmaklarını geçmiyor, yüzlerce ruhsat veren bir belediyeden bahsediyoruz. İnşaat sektörü 300 kalem sektörü ilgilendirir. Bu sektör harekete geçmediği sürece bizim işsizliğin önüne geçmemiz, işsizlikte ciddi adımlar atmamız mümkün değil. Dolayısıyla, bu sektörde de bir an önce faizlerin düşmesi lazım ki en azından konut alışverişleri arasında bir ilişki olsun. Bu tedbirler belli gruplara yönelik değil, herkesin istifade edebileceği şekilde bankaların düzenleme yapması lazım, özellikle özel bankalar. Bugünlerde özel bankaların kapısından geçmenin imkânı yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yaşar, tamamlayın.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Yine sağ olsun kamu bankalarımız, hiç olmazsa bazı konularda, son dönemlerde özellikle bu yapılandırmalarda makul faizlerle hareket etmeye çalışıyorlar. Ama güç sizde, iktidar sizsiniz, yönetim sizde, o zaman özel bankalarla ilgili, cellat gibi kılıç sallayan özel bankalarla ilgili kanunları çıkarmak da sizin elinizde. En azından bundan sonraki mağduriyetlerin de bir miktar önüne geçmiş oluruz. Hiç olmazsa düşük faizlerle bu yapılandırma yapılabilir, tabana yayılırsa belki bir faydasının olacağına inanıyorum.

Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)