GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü'nün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:15.07.2019

ADALET VE KALKINMA PARTİSİ GRUP BAŞKAN VEKİLİ MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Meclis Başkanımız, değerli milletvekilleri, aziz milletimiz; bugün, 15 Temmuz darbe girişiminin 3'üncü yıl dönümünde millî iradenin tecelligâhı Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir arada bulunmaktayız.

Bundan tam üç yıl önce, aziz milletimiz, caddelerde, sokaklarda, kışlaların önünde tanklara karşı gövdesini siper ederken, Meclisin etrafı tanklarla çevrilmişken, bizler de buradan yani milletin Meclisinden darbeci hainlere meydan okuyorduk. Çünkü biliyorduk ki aziz milletimiz, tarihi boyunca hiçbir zaman işgale boyun eğmemiş, bağımsızlığını ve istiklalini hiçbir güce teslim etmemiştir. Bu milletin özünde, mayasında vatan şuuru hep var olmuştur çünkü inancımıza, geleneklerimize ve anlayışımıza göre vatan, sadece üzerinde yaşanılan bir toprak parçası değildir; vatan, şüheda kanıyla sulanmış aziz şehitlerimizin bizlere emanetidir. İşte onun içindir ki istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy "Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı./Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı." demiştir. İşte onun içindir ki 1915'te düşman askerleri Çanakkale'yi zorladığında, bu çelikten iradeye çarpıp büyük bir yenilgi almış ve geri dönmek zorunda kalmıştır. İşte onun içindir ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak bastığında, Millî Mücadele'mizin diğer kahramanlarıyla birlikte yayınladığı Amasya Genelgesi'nde, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde "Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracak." demiştir çünkü bu millete ve onun sahip olduğu millî şuura güvenmiştir.

15 Temmuz 2016'da Türk milleti, vatanımızı işgal etmek isteyen darbeci hainlere geçit vermemiştir. O gece milletimiz büyük bir kahramanlık destanı yazmıştır. Çanakkale ruhu, Kuvayımilliye şuuru, 15 Temmuzda yeniden dirilmiştir. Bu aziz millet, şehitler vermiş, gaziler vermiş fakat vatanını vermemiştir, bayrağını yere düşürmemiştir, hain darbecilerin planlarını boşa çıkarmıştır.

Asker kılığına girmiş ama bizim Mehmetçik'imizle alakası olmayan bu darbecilerin planı Hükûmeti, devleti teslim almak ve millî iradenin tecelligâhı olan Meclisin iradesini gasbetmekti. Bu halkı silahla, tankla, topla, uçakla, mermiyle sindireceklerini sandılar. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Emniyet binalarını, sokakları ve caddeleri bombalayarak milletimizin cesaretini kıracaklarını zannettiler. Cumhurbaşkanımızın, Hükûmetimizin, milletvekillerinin, polisimizin, askerimizin ve en önemlisi de aziz milletimizin hemen teslim olacağını düşündüler. Oysa Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın o gece tarihe damga vuran şu sözleri hâlâ hafızalardadır: "Halkın gücünün üstünde bir güç tanımadım bugüne kadar. Milletimizi meydanlara davet ediyorum, ben de Cumhurbaşkanı olarak meydanlara geliyorum. Kesinlikle bu darbecilerin başarılı olacağına inanmıyorum. Tarih boyunca bu darbeciler başarılı olamamışlardır." Bu sözler, Türkiye'de tarihin akışında çok önemli bir yere oturmuştur, darbenin engellenmesinde milletimize öncülük etmiştir.

Değerli milletvekilleri, 17-25 Aralık yargı ve bürokrasi eliyle başaramadıkları darbe girişimini bu kez silahla yapabileceklerini zannettiler fakat bu milleti tanımayan, bu milletin özündeki cevheri bilmeyen hain darbeciler yanıldılar. Bu aziz milletin evlatları, 15 Temmuzda "önce vatan" diyerek canı pahasına vatanını savunmuştur, darbeyi çıplak elleriyle durdurmuştur.

Silahlı Kuvvetlerimizin büyük bir çoğunluğunu teşkil eden vatansever Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları bu hain darbe girişimine iştirak etmemiştir. Şehidimiz Ömer Halis Demir gibi kahraman vatan evlatları darbecilerin karşısına dikilmiş, gözünü kırpmadan şehadet makamına yürümüştür. Onun içindir ki halkımızın "peygamber ocağı" olarak nitelendirdiği ve milletimizin göz bebeği olan ordumuzu bu hain darbecilerden ayrı tutuyor ve bu darbecileri asker olarak nitelendirmiyoruz. Keza, kahraman Emniyet teşkilatımız yani polisimiz de darbecilere karşı yaptıkları operasyonlarla, milletimizle birlikte darbeye karşı mücadele etmiştir.

O gece, üyesi olmaktan her daim iftihar ettiğim Türkiye Büyük Millet Meclisi, şanına yakışır bir duruş sergilemiştir. Meclisi açık tutarak, bu kutlu çatı altında darbecilere meydan okuyarak darbecilerin planını altüst etmiştir. Hangi partiden olursa olsun, o gece burada olan milletvekillerimiz, milletin emanetine sahip çıkmıştır. Kurtuluş Savaşı'nda Polatlı'dan top sesleri duyulurken bile yılmamış olan Gazi Meclis, 15 Temmuzda bombaların hedefi olduğunda da dimdik durmuş ve ikinci kez "Gazi Meclis" mertebesine ulaşmıştır. Duvarında "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." yazan Meclisimiz, milletin emanetini hiçbir güce teslim etmemiştir. Türk milleti ve kutlu Meclis tüm dünyaya demokrasi dersi vermiştir.

Darbe girişiminden sonra devletimiz, bu darbeye yeltenen terör örgütüne karşı büyük bir mücadele yürütmüştür. Darbeci hainler ve onların iş birlikçileri teker teker yakalanmış ve yargıya teslim edilmiştir. Bağımsız yargı, bu hainlere hak ettikleri cezaları vermeye devam etmektedir. FETÖ'yle mücadele elbette tamamen nihayete ermemiştir. Devletimiz büyük bir titizlikle ve teyakkuz hâlinde, hukuk içerisinde bu mücadeleyi sürdürmektedir. 15 Temmuz, milletin kendi iradesine sahip çıkması bakımından bir dönüm noktası olmuştur. Bundan sonra her kim ki darbeyi, millete silah doğrultmayı aklının ucundan bile geçirirse karşısında topyekûn milletimizi bulacaktır.

Değerli milletvekilleri, aziz milletimiz, darbeler dönemini bir daha açılmamak üzere kapatmıştır. Bundan sonra darbeci hainler demokrasiyi kesintiye uğratamayacak, iktidarları sadece ve sadece sandıkta millet belirleyecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27 Mayıs 1960'tan 15 Temmuz 2016'ya kadar gerçekleştirilen tüm darbelerde, darbe girişimlerinde ve muhtıralarda hep bir dış destek bulunmaktadır. Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini, kalkınmasını istemeyen bazı dış güçler, kendi menfaatlerine uymayan hükûmetleri devirmek, millî iradeyi akamete uğratmak için bu darbe girişimlerini örtülü bir şekilde desteklemişlerdir. Hatta 12 Eylül 1980 darbesi sonrası "Bizim çocuklar başardı." deme cüretini bile göstermişlerdir. Teröre finansman sağlayan ve terörü elinde koz olarak tutan dış güçler, darbecileri maşa olarak kullanmıştır, darbeciler eliyle Türkiye'ye istikamet çizmeye çalışmışlardır. Buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir kez daha çağrımızı yineliyoruz: 251 şehidimizin katili terör örgütü elebaşını topraklarınızda himaye etmeyin, bu darbeciyi Türkiye'ye teslim edin. Şu unutulmasın ki hiçbir gerekçe darbeleri meşru kılamaz, hiçbir gerekçe darbecileri aklayamaz. "Ama" demeden, "fakat" demeden tüm darbeler ve darbe girişimleri lanetlenmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üç tarafı denizlerle kaplı, toprakları mümbit Anadolu coğrafyasında bulunan ülkemizde paylaşamayacağımız hiçbir şey yok. Bu vatan hepimizin. Yedi coğrafi bölgemizle, kültürel zenginliğimizle tıpkı bir mozaiğin parçaları gibiyiz, bir zincirin birbirini tamamlayan halkaları gibiyiz. Unutmayalım ki 15 Temmuzda darbeye karşı sokağa çıkan bu milletin evlatları yanındaki kahramanlara "Sen Alevi misin, Sünni misin, Türk müsün, Kürt müsün, Arap mısın?" dememiş, birlikte, omuz omuza mücadele etmişlerdir. İşte bu milleti ayakta tutan bu ruhtur. Millet olma bilinci budur. İşte onun için bu milletin binlerce yıldır güçlü devleti vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri olarak bizler de 15 Temmuz gecesi gösterdiğimiz ortak duruşu tüm millî meselelerde devam ettirmeliyiz. Söz konusu olan milletin menfaatleri ise devletimizin ve milletimizin bekası ise terörle mücadele ise tüm siyasi tartışmaları bir yana koyarak ortak bir duruş sergilemeliyiz. Birbirimizi dinleyerek, farklılıklarımızı zenginlik sayarak tahammül ve hoşgörü içerisinde bu ülkenin tüm meselelerinde ortak aklı egemen kılabiliriz. 15 Temmuzda bu milletin ortaya koyduğu millî birliği ve beraberliği siyaset kurumu olarak sürdürebiliriz, ekonomi, dış politika, siyasi ve sosyal hangi mesele olursa olsun bunlarla ilgili ortak çözümler üretebiliriz.

Değerli milletvekilleri, dünya zor bir süreçten geçiyor, bir yanda ticaret savaşları, diğer yanda, hemen yanı başımızda, Suriye'de cereyan eden ve tüm Orta Doğu'yu saran bölgesel sorunlarla karşı karşıyayız. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını sonuna kadar savunmak için devletimizin attığı kararlı adımlara karşılık hasmane tutumla karşı karşıyayız. FETÖ, PKK, PYD, DHKP-C, DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadele içerisindeyiz. Unutmayalım ki FETÖ terör örgütünü himaye edenler, Suriye'nin kuzeyinde PKK ve PYD eliyle başka bir operasyona girişme yollarını aramaktadırlar. Böyle bir ortamda, milletvekilleri olarak bizler bu tehditlere karşı ortak bir bilinçle hareket etmeliyiz. Milletimiz siyaset kurumu olarak bizden bu birlik ve beraberliği bekliyor. Milletin 15 Temmuzda ortaya koyduğu ruh bizlere rehber olmalıdır. Bizler bu ruhu koruduğumuz sürece ne dış güçlerin sinsi oyunları ne de kapalı kapılar ardında milletimize kurulan tuzaklar başarılı olamayacaktır.

Bu duygularla 15 Temmuzda şehit olan tüm vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize minnetlerimizi, şükranlarımızı sunuyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Muş.