| Konu: | Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 13.06.2019 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa'nın 72'nci maddesinde "Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği ve getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir." denilmektedir. Bu hükümde birçok husus açık bırakılmıştır. "Her Türk" deyimiyle erkek veya kadın ayrımı yapılmamış, askerlik hizmeti münhasıran Silahlı Kuvvetlere bırakılmamış, kamu hizmetlerinin niteliği belirtilmemiş, zorunlu veya bedelli hizmet konusunda bir sınırlama yapılmamıştır. Dolayısıyla Anayasa'mızda büyük bir esneklik mevcuttur.
Tarihçesine bakacak olursak, Osmanlı'dan bugüne askerlik sistemi birçok kez değişikliğe uğramış, bu değişlikler toplumu psikolojik ve sosyolojik olarak ciddi şekilde etkilemiştir. Aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkenin her bölgesinden tüm gençleri bir araya getirerek kaynaştırması, ortak disiplin altına alması, devlete sahip çıkma bilincini oluşturması gibi birçok hususta, askerlik hizmeti toplum gözünde vatan borcu yanında bir olgunlaşma süreci olarak görülmeye yol açmıştır. 13 Temmuz 2013 tarihli 6496 sayılı Kanun'la askerlik tanımı ve Silahlı Kuvvetlerin vazifesi konularında değişiklik yapılmış, 35'inci maddedeki "Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak" ifadeleri çıkarılmıştır. Osmanlı'da yeniçerilik ve tımarlı sipahileri gibi profesyonel askerliğin kaldırılmasını takip eden süreçte 1846 yılından 1886 yılına kadar kura usulü askerlik uygulanmış, 1886 yılından sonra zorunlu askerlik sistemi getirilmiştir. Hristiyan halk için ise zorunlu askerlik yerine bedelli askerlik uygulaması başlatılmıştır. Bu bedelli askerlik sistemi İkinci Meşrutiyet'le birlikte kaldırılmıştır. Kısacası profesyonel askerlik ve bedelli askerlik Osmanlı'da da uygulanmıştır.
Mevcut durumda on iki ay zorunlu hizmet olarak uygulanan askerlik dört yıllık yüksekokul mezunları için yedek subay olarak, diğerleri içinse er/erbaş olarak yapılmaktadır. Dört yıllık yüksekokul mezunları isterlerse iki ay yedek subaylık yerine altı ay kısa dönem er olarak yükümlülüklerini yerine getirebilmektedirler. Yüksekokul mezunlarının yaklaşık yüzde 95'i kısa dönemi tercih etmektedir.
İhtiyaç fazlası yükümlü sayısını eritmek amacıyla çıkarılan bedelli askerlik hizmeti son otuz iki yılda 6 kez uygulanmıştır. Kısacası, askerlik sistemimizdeki belirsizlikler ve aksaklıkların başlıcaları şunlardır:
1) Askerlik Yasası aynı kalmasına rağmen hizmeti yerine getirme yöntemi birçok kez değişmiş, âdeta bir piyango ve şans hâline dönüşmüştür.
2) Yükümlü sayıları iyi öngörülemediği için zaman zaman yığılmalar olmuş, bu yığılmaları eritmek için bedelli uygulamasına başvurulmuştur.
3) Mevcut sistem karmaşıktır. On iki ay er, on iki ay yedek subay, altı ay kısa dönem er ve bedelli askerlik imkânları gençlerin gelecek planlaması yapmalarını engellemektedir.
4) Askerlik sistemi eşitlikçi değildir. Toplumsal baskı ve ekonomik koşullara göre farklı zamanlarda bedelli askerlik çıkarılmış, bedelli ücretleri mükelleflerin gelir düzeylerinden bağımsız belirlendiği için adil uygulanmamıştır.
5) Askerlik sisteminin zorunlu olduğu söylense de profesyonel askerliğe geçiş yoluna hayli girilmiş, sistem aslında hem zorunlu hem gönüllü yani profesyonel unsurlara sahip hibrit bir yapıya dönüşmüştür.
6) Sistemdeki belirsizlik gençlerin askerlik hizmetini geciktirmesini teşvik etmektedir. Yüksek lisans ve doktoraya kayıt yaptırarak askerliği geciktirmek yaygın bir yöntem olmuş, lisanüstü eğitim kalitesi de bu durumdan etkilenmiştir.
Şimdi oturup düşünelim: Mevcut yasa bu sorunların hangilerine çözüm getirecek ve başka hangi sorunlara yol açacaktır? Özellikle "ordu millet" kavramına dünyadaki 193 ülke içinde en bağlı bulunan ülkemizde böyle bir teklifin tüm partilerin mutabakatıyla, yeterli istişareler yapılarak geçirilmesi çok elzemdir. Ciddi iç ve dış tehditlerle karşı karşıya olduğumuz bir ortamda hazırlanan bu teklifin devletin ilgili kurumlarının görüşleri alınarak, verilere dayalı bilimsel yöntemlerle ve toplumun her kesiminin benimseyeceği bir şekilde hazırlanması çok faydalı olacaktır.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)