GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:29.05.2019

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

68 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.

9'uncu madde, devlet hakkı oranlarının 2018 yılında uygulanmaması için düzenlenmiştir. İlk bakışta, doğrusu, buna bir itirazımız bizim de söz konusu değil ama bizim itirazımız, yine birçok konunun, 15 kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılan konuların yine bir torbaya konularak özensizce düzenlenmesinedir.

Ayrıca, 14/2/2019'da düzenlediğimiz Maden Yasası'nın üç ay sonra tekrar düzenlenmesi doğrusu yasaların, torba yasaların çok özensiz ve kanun tekniğine aykırı, kanun kalitesinden çok uzak düzenlendiğinin belirtileridir.

Gerekçesine baktığım zaman 9'uncu maddenin ve Maden Kanunu'ndaki değişikliklerin, şunu görüyorum: Sektörden gelen talepler üzerine dört maddede değişiklik yapılmıştır. Geçen hafta dikkatinizi çekmişse önümüze gelen Turizmi Teşvik Yasası'nda da yine "sektörden gelen talepler üzerine" diye sunum yapılmıştı. Oysa Yasa Teklifi'ne baktığımız zaman, sadece sektörden gelen talepler değil, doğanın, çevrenin, insan haklarının, işçinin yaşam hakkının ve iş güvenliğinin ön planda tutulması gerekirdi ama bütün bu düzenlemelerde yine "sektörden gelen talepler" üzerine denilmiştir.

Ben daha önce Maden Yasası düzenlenirken Antalya'daki taş ocaklarının tahribatından bahsetmiştim. Hatta, bir çevre felaketine sebep olan binlerce taş ocağının Antalya'nın doğasını ve ormanlarını tahrip ettiğinden söz etmiştim, yine 2 çevreci dostumuzun bu uğurda katledildiğinden söz etmiştim. Yine bununla ilgili bir olayı aktarmak istiyorum: Bu taş ocaklarıyla ilgili, binlerce ruhsat alınmış taş ocağı vardır Antalya'yı ve turizmini, Antalya'nın doğasını tahrip eden. Bunlardan birinin de Elmalı'nın Tekke köyünde Alevilerce kutsal sayılan Dur Dağı'nda da taş ocağı olduğundan söz etmiştim. Gelişmelerden bahsetmek istiyorum. Yine, o binlerce taş ocağı yine aynı faaliyeti sürdürüyor ve Tekke köyündeki, Dur Dağı'ndaki taş ocağı da faaliyetini sürdürüyor. Abdal Musa Derneği Başkanı -bir Alevi dedesi olan- Ali Eriş ve 15 arkadaşı defalarca hapis cezası almıştır bu Dur Dağı'ndaki taş ocağına direndikleri için. Hatta Ali Eriş 5'inci defa cezaevine girmiştir ve son aldığı ceza da on üç aydır. Söylemek istediğim buydu yani "sektörden gelen talepler üzerine" diyerek yasaları hazırlıyoruz ama bu yasalarda insan yok, insan hakkı yok, doğa ve çevreye saygı yok.

Turizmi Teşvik Yasası'nda da sunumda yine sektörden gelen talepler üzerine, baktığımız zaman, koyların tahsisi kolaylaşmıştı. Bu yasada da Maden Yasası'nda da sadece ruhsatlar kolaylaşmış durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Toparlıyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Benim burada söylemek istediğim: Çevre felaketlerine sebep olan taş ocaklarının bu Maden Yasası'ndan çıkarılması gerekmektedir. Taş ocaklarının yerlerinin tespiti ve ruhsatlarının verilmesi işlemi mutlaka yerel yönetimlere verilmelidir, Maden Yasası kapsamından bunlar çıkarılmalıdır.

Bakın, Antalya'da bir Kent Konseyi var, bütün sivil toplum örgütlerinin çatı örgütüdür ve çok ciddi bir kurumdur. Onlar basın açıklamasında "Çevre felaketine dönüşmeye başlayan taş ocakları için ivedi önlemler alınmalıdır." derken onlar da bu ocakların Maden Yasası kapsamı dışına çıkarılmasını önermektedir ki bu, çok doğru bir husustur, buna dikkat edilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Hepinizin bayramını kutluyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)