GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:29.05.2019

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.

Kültür Bakanlığı Döner Sermaye Kanunu'nun 7'nci maddesine 3'üncü fıkra eklenerek belli muafiyetler isteniyor. Şimdi, bu 1'inci maddeyle -özellikle zaten 3 dönemdir bu kurum zarar ediyor- zarar eden bir kuruma vergi muafiyetinin getirilip getirilmemesinin bence hiçbir önemi yok. Kaldı ki Kültür Bakanlığının döner sermayesi bir gelir elde ediyorsa bunun karşı tarafı da devlettir. Elde ettiği geliri devlet bir taraftan alıp diğer tarafa koyacaktır. Burada bu muafiyetin getirilmesinin çok da fazla bir öneminin olmadığını düşünüyoruz. Neticede devletin kendi kurumu, kendi muaf olursa devlet istifade eder, devlet vergiyi alırsa yine Kültür Bakanlığının çeşitli projelerinde bu parayı harcar.

İçinde ne olduğu belli olmayan torba yasalardan başka bir şey de görüşemez olduk. Bu torba yasaların içerisine ne buluyorsanız atıyorsunuz. Attığınızla da kalmıyorsunuz, aradan iki üç ay geçmeden bu torba yasa içerisindeki kanunları da tekrar görüşmeye başlıyoruz. Maden Kanunu böyle, Vergi Kanunu böyle, İhale Kanunu böyle. Ha bire ana kanunların üzerindeki değişiklikleri yapmaktan kanunları görüşemez hâle geldik. Bunlara örnek verecek olursak İhale Kanunu 185 kez değişti, tahmin ediyorum 186; 200'e doğru dalya deyip gidecek gibi duruyor.

Biz, tabii, bunların, değişikliklerin yapılmasına da karşı değiliz; özellikle 15 Temmuz Köprüsü üzerinden geçen ticari araçlarla ilgili cezaların yazılması. Bu da, yine, bizim, özellikle araçları Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne yönlendirmemizin bir sonucu. Burada bir sürü vatandaşımız mağdur oldu. Aynı Maden Kanunu yine torbayla geldi. Üç ay önce görüştük, bugün yine Maden Kanunu'yla ilgili değişiklik var. TRT'yle ilgili neredeyse ayda bir buraya düzenlemeler geliyor, hurdayla ilgili düzenlemeler geliyor. Biz, bir defa, parti olarak bunları desteklediğimizi peşinen de söylemek isteriz.

Ama bunun yanı sıra, özellikle ülkemizde bütün bunlarla uğraşırken çok ciddi ekonomik krizle de muhatap olduğumuzun altını çizmek isteriz. Biraz önce iktidar partisine mensup milletvekilinin de söylediği gibi, reklam gelirlerinin bile düştüğü bir dönemde, reklam harcamalarının bile düştüğü bir dönemde ekonomide ileriye gittiğimizden bahsetmemiz mümkün değil. Rakamlar da zaten onu gösteriyor. Özellikle 2008-2009 siyasi krizinde bile gayrisafi yurt içi hasılamız yüzde 6,2 oranında küçülmüştü, 2009'da bu rakam 4,7 oranında küçüldü. O yıllarda Tüketici Güven Endeksi sırasıyla yüzde 62 ve yüzde 70,05 olmuştu. Oysaki TÜİK'in, mayıs içinde açıkladığı Tüketici Güven Endeksi 55,3 olarak o yılların da çok altına düştü. 2018 Mayıs ayı, 2019 Mayıs ayı arasında son bir yılda Tüketici Güven Endeksi yüzde 20,4 oranında geriledi. Sektörel Güven Endeksi, hizmet sektöründe yüzde 13,6, perakende ticaret sektöründe 7,4, inşaat sektöründe yüzde 35,5 oranında düştü. Özetle, üreticide ve tüketicide güven dip yaptı. Bırakın piyasadaki güvenin dip yapmasını, bugün bankalarda bile TL mevduat hesaplarını döviz mevduat hesapları geçti. Yani Türkiye'de yaşayanlar dâhil TL'ye güvenmiyor, onlar da birikimlerini döviz hesaplarında değerlendirmeye çalışıyor.

Güven Endeksi'nin düşmesinin altında yatan sebep şu: Bakın, güven düştüğü zaman yatırımcıların ülkemize itibar etmesi de düşüyor. Bugün Arjantin'den sonra en yüksek oranla borçlanan ülke konumundayız; LIBOR+7, 8'lerle biz bugün finansal arenada borçlanmaya çalışıyoruz.

Özetle, bunlardan da öte, vatandaşlar arasında güven kalmadı. Eskiden esnaflar birbirine elden borç verirdi, "Kasadan git al." derdi, "Çekim var, senedim var, yardımcı ol, ödeyelim, biz de sana destek oluruz." derdi. "Derdi" geçmiş zaman ekini özellikle kullanıyorum. Bugün kimin yanına gidip sıkıntılarınızdan bahsetseniz onlar sizden daha beter bir vaziyette, sıkıntılarını dile getiriyorlar. Yardımlaşma orta yerden kalktı, beraber hareket etme orta yerden kalktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Dolayısıyla bugün artık oturup bu torba yasalarda normal meseleleri yani güncel meseleleri çözmek yerine işin anasına inip ekonomiyle ilgili ciddi adımlarımızın atılmasının zamanı geldi de geçiyor.

Bizim muhalefet olarak ekonominin düzelmesine yönelik, istihdamın düzelmesine yönelik, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik atacağınız her türlü adımı desteklemeye hazır olduğumuzu şimdiden ifade etmek istiyorum. Bu ülke hepimizin, hepimiz bu gemideyiz ama bu problemleri halının altına süpürerek, görmezden gelerek "Ekonomik kriz yok, sıkıntı yok.", şu yok bu yok diyerek bu işlerin altından kalkmamız mümkün değil.

Geçen seneye nazaran işsiz sayısı 1 milyon 300 bin artmış. Bakın, bütün göstergeler negatif. Bu kürsüye çıkıp da işlerin iyi gittiğine dair tek bir şey söyleyin, biz de sizinle beraber hareket edelim. Ama bakın, büyüme, işte "2002'den 2018'e gelirken şu kadar büyüdük." Arkadaşlar, dünya büyürken biz de büyüdük. Aynı yönde hareket eden iki aracın hızı değişmediği sürece aynı noktadayız demektir. Yani dünyada ekonomi açısından 16'ncı sıradayken bugün de aynı yerlerdeyiz. Yani Çin bugün 5 katı büyürken biz -250 milyardan 750 milyara- 3 katı büyümüşsek büyüme oranları arasındaki ilişkilere bakmak lazım. Bakın, biz 2002 rakamlarıyla neredeyse aynı yerdeyiz. Sizin 2023 hedefleriniz var, ilk 10 ekonomi arasına gireceğinizi ifade ediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Peki, toparlayın.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Bugünkü rakamlarla Türkiye'nin dünyadaki ilk 10 arasına giremeyeceğini elimizdeki rakamlar gösteriyor. Keşke girse biz bununla gurur duyarız. Tekrar söylüyorum, atacağınız her türlü adımda sizlerin yanında olacağımızı ifade etmek istiyorum.

Son olarak şunu da söylemek istiyorum Samsun Milletvekili olarak: Geçmiş dönemde fındık konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşandı. Bugünden uyarıyoruz: Gelin, ekim sonunu, kasım başını beklemeyin, bugünden bizim fındık fiyatımızı Avrupa'da belirlemeyelim, Türkiye'de belirleyelim; önümüzde temmuz ayı var, Kurban Bayramı geliyor, bizim de üreticimize bir hediyemiz olsun, iktidarın hediyesi olsun. Bugünden fiyatları belirleyebilirsek herkes pazardaki pozisyonunu alır, harcamalarını da ona göre yapar diye sözlerimi bitiriyorum.

Şimdiden herkesin bayramını tebrik ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)