| Konu: | Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 22.05.2019 |
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 58 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaz turizmi mevsiminin yaklaşıyor olması, dünya ve ülkemiz turizminde yeni gelişmelerin yaşanması ve 1983 yılında hazırlanan çeşitli güncellemelerle günümüze erişen ve çağa daha fazla ayak uydurması gerektiğini düşündüğümüz Turizmi Teşvik Kanunu'nda değişiklik yapılması planlanmaktadır bu teklifle. Bize göre, biraz aceleye gelmiş bu düzenlemelerin sonbaharda tekrar bir daha gündeme geleceğini tahmin ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, turizmde partiler ve siyasetüstünü görmek gerekir. "Turizm" dediğimiz zaman, hepimizin örnek verdiği ülkeden bahsetmek istiyorum: Gerek insani yapısı gerek doğası gerek Akdeniz ülkesi olması sebebiyle "turizm" dediğimiz zaman örnek olarak hep İspanya'yı anlatırız. İspanya, ülke içerisinde siyasi krizlerin, hükûmetsiz geçen dönemlerin, ekonomik çalkantıların, ayrılıkçı hareketlerin, bütçe reddedilmelerinin sık sık yaşandığı bir ülkedir ama turizmi hiç gerilememektedir. Örneğin, İspanya 2017 yılında tüm zamanların rekorunu kırarak 81 milyon, 2018 yılında 83 milyon turistle kapatmış, bu yılı da yaklaşık 90 milyonla kapatmayı hedeflemektedir.
Bu veriler bize neyi göstermektedir? Siyasi çalkantılar, ekonomik krizler turizmin önüne engel değildir. Şayet turizmi doğru hamlelerle herkesin kabul edeceği bir devlet politikası hâline getirip millî bir dava olarak benimsersek bu durumda ülkemizin en önemli ekonomik gücü olabilir.
Ayrıca mesele, sadece ekonomik mesele değil, ülkemizin tanıtımı ve kültürel ihraç aracı olarak da kabul edilir. Türkiye turizmi, dünyada ilk üç hâline gelebilir. Turizmi sadece kum, deniz ve güneş ölçülerinden kurtarmamız lazım. Türkiye'mizi sadece yaz turizmiyle sınırlandırır isek ülkemize büyük haksızlık yapmış oluruz. Çok basit bir örnek vermek istiyorum. Türkiye'ye bu yılın ilk ayında gelen Çinli turist sayısı, geçen yıla göre yüzde 91 artarak 191 bine çıkmıştır. Çinli turist sayısındaki bu artışta tabii ki son zamanlardaki Turizm Bakanlığının tanıtım faaliyetleri büyük rol oynamıştır. Ayrıca Çinli bir sanatçı var -eğer telaffuzu yanlış olursa kendisinden özür dilerim- Xiao Zhang isminde. "Seni romantik Türkiye'ye götürmek istiyorum." diye bir klip yaptı bu arkadaş, milyonlarca kez izlendi Çin'de. Türkiye'yle ilgili gösterdiği görüntü Kapadokya arkadaşlar. Deniz yok, kum yok, güneş yok, güneş var, doğan güneş yalnızca. Yalnızca Kapadokya'yla binlerce Çinli ülkemizi ziyaret etmektedir ve bu insanlar yaz kış demeden geliyor.
Turizmin sürdürülebilirliğinin sağlanması, ülkemizdeki turizm aktivitelerini tüm yıla yayarak mümkün olmalıdır. Kış turizmi de bu anlamda önemli bir rol oynamaktadır. Alplerde kardan ve ormandan başka ne vardır ya da bizim dağlarımızın, yaylalarımızın, Karadeniz kıyılarımızın, İsviçre'den, Fransa'dan, Almanya'dan ne farkı vardır? Nüfus olarak, yüz ölçümü olarak bizdeki bir vilayetten dahi küçük olan İsviçre'ye yalnızca kar turizmi için 9 milyon turist gelmektedir. Planlamaları yapar iken bunları mutlaka göz önüne almamız lazım.
Kanunu biraz daha geliştirebilseydik, öyle düzenlemeler yapsaydık yaz turizmi, kış turizmi, yayla turizmi, su sporları ve pek çok alanda ülkemizi yaz-kış turizm cenneti hâline getirebiliriz. Ekonomik daralmadan kurtulmanın en önemli yollarından biri budur.
Gelelim kanun teklifimize. Zaman içerisinde Turizmi Teşvik Kanunu'nun yetmeyen hususlarında değişiklikler öngörülmüştür ve sık sık da bu değişiklikler yapılmıştır.
Hedef nedir? Bürokrasinin azaltılması, karar süreçlerinin hızlandırılması, turizm yatırımlarının hızlandırılması, turizme daha bütüncül bir yaklaşım sağlanması. Özellikle su altı korumasının gerektiği yerlerde Kültür ve Tabiat Varlıklarının sakıncalı görmediği, askerî alanların sakıncalı görmediği yerlerde su altı sporlarının genişletilmesi bunlardan en önemlilerinden biridir, maddede geçen.
Ayrıca, yat turizmiyle ilgili gelen madde, çok önemli ve yerinde bir maddedir. Yalnız, buradan Sayın Turizm Bakanımıza ve yetkililerine seslenmek istiyorum: Yurt dışından gelen yat sahipleri, kanun gereği yatlarını ülkemizde altı ay tutabiliyor, daha sonra girdi-çıktı yapmak zorundadırlar. Bence bu, bir yıla kadar çıkabilir. Bunu da değerlendirirlerse sevinirim.
Şimdi, turizm için daha iyi olabileceğini düşündüğümüz bazı teklifleri de sunmak istiyorum. Turizmdeki en önemli problem, aranan eleman problemidir. Maalesef, turizm liselerinden ve meslek yüksekokullarından yeterli ve kalifiye derecede öğrenciyi yetiştirip bu sektöre alamıyoruz. Bunun çeşitli sebepleri olabilir ama en önemli sebeplerinden bir tanesi: Hayatında turizm sektöründe çalışmamış, bu alanda hiçbir faaliyeti olmamış, sektör bilgisi bilmeyen hocaların yetiştirdiği öğrencilerden turizmi kurtarmasını bekliyoruz. Millî Eğitim Bakanlığının hazırlamış olduğu "Genel Turizm Dersi MEGEP Modülleri"ni eğer incelerseniz ne demek istediğimi çok daha rahatlıkla anlayabilirsiniz. Dört yataklı turizm belgeli bir oteli ya da küçük bir işletmeyi bizim bu broşürlerimiz şöyle tarif etmektedir: "Double double oda" Biz bu derslerle öğrenci yetiştireceğiz, sonra da sektöre ilave edeceğiz.
Bir başka sıkıntımız, dört yıllık üniversiteler: Bu arkadaşlar ne hikmet ise mezun oldukları gün sektörde müdür olacaklarını zannediyorlar. Fakat turizm sektörü, mezun olduğun gün müdür olunacak bir sektör değil, temelden yetişerek, kademe kademe gelinecek bir sektör. Özellikle bizler, ne kadar güzel tatil siteleri, tatil evleri, oteller, konaklama tesisleri yaparsak yapalım eğer bunun için "aranan eleman" diye kastettiğimiz vasıflı elemanları yetiştiremez isek yaptıklarımızın hiçbir anlamı kalmıyor.
Değerli milletvekilleri, bu yasayla cezaları artırıyoruz ve saygı duyuyoruz ama ceza konusunda bir esneklik getirmenin daha iyi olacağını düşünüyorum. O da şudur: 5 yıldızlı bir otele verdiğimiz 8.500 liralık ceza ile 5 odalı küçük bir otele verdiğimiz 8.500 liralık ceza, ikisi için aynı etkiyi göstermez; birisi için çok büyük bir meblağdır, 5 yıldızlı otel için de belki aşçısına verdiği maaşın yarısı kadardır. O yüzden bu konuda biraz daha adaletli davranmamız gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca, Türkiye enteresan bir ülke; Turizm Bakanlığına bağlı ve Turizm Bakanlığından ruhsatlı oteller, belediyeden ruhsatlı işletmeler, her ikisinden izni olmadığı hâlde çalışan yüzlerce tesis var. Bunların hepsini de Turizm Bakanlığının altında artık toplamamız gerekmektedir.
Yine, verilen cezalarda altı ay gibi bir süre koyuyoruz. Türkiye'de on iki ay açık birçok tesisimiz var. Bu tesislerimize bu altı aylık süre az gelebilir, bu konuda da biraz esnek davranabilirsek en azından sektör adına sevinirim.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; "turizm" dediğimiz zaman yalnızca dışarıdan gelen dış turistleri düşünmemek lazım, ülkemizin nadide ve güzel birçok yerini gezerek, dolaşarak tanımak isteyen "iç turist" dediğimiz kendi vatandaşlarımız da var ve aslında biz ülkemizin bu güzelliklerini dışarıya tanıtalım derken birçoğunu kendi vatandaşlarımıza tanıtamıyoruz. Mesela ben kendi seçim bölgem olan Kütahya'dan bahsetmek istiyorum. Şimdi, birazdan okuyacağım birçok şeyi muhtemelen ilk defa benden duymuş olabilirsiniz.
Yedi bin yıllık tarihi olan bir ilden bahsediyorum; yüz otuz yıl Germiyanoğulları Beyliği'ne ev sahipliği yapmış, dört yüz yıl Osmanlı'ya ev sahipliği yapmış; Frigya Vadisi, Aizanoi Antik Kenti, kalesi, camileri, minareleri, Germiyanoğulları'ndan kalan eserleri, Mevlevî türbeleri; Evliya Çelebi'nin memleketi, yüzde 56'sı ormanlarla kaplı, doğal güzellikleri olan bir vilayetimizden bahsediyorum, Kütahya'dan. Geleneksel el sanatları, çinicilikte UNESCO'ya girmiş 37 şehir arasında tek olan şehir, kendisine ait bir çini müzesi olan tek şehir. Bilmem, görme imkânınız oldu mu Şaphane ilçemizdeki Koca Seyfullah Camisi'ni, içine girdiğiniz zaman o mimarisini veya Simav Gölcük'ü ya da Emet'teki termal tesisleri veya Tavşanlı'daki Göbel Kaplıcalarını? Mutlaka bunların birçoğunu görmemiş milyonlarca vatandaşımız vardır.
Ben buradan bu vesileyle gelin, Murat Dağı'nı görün diyorum. Simav kestanesini görün. Gelin, kızılcık çorbası için.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Misafir et bizi, misafir et.
AHMET ERBAŞ (Devamla) - Etmemiz lazım Başkanım, etmemiz lazım.
Aizonai'yi görün, dünyanın ilk borsasının yapıldığı yerleri. Ulu Cami'mizi görün.
Ama biz Kütahya'yı anlatırken, değerli vekillerim, "kuruluşun ve kurtuluşun şehri" deriz. "Kuruluş" diye kastımız, Osmanlı'nın kurulduğu yer diye biliriz ve Haymana, Ertuğrul Gazi'nin annesinin yattığı yerdir. 3 Eylülde güzel şenlikler yapılıyor ama maalesef orada bir Osmanlı müzemiz yok, gelen insanların gezip de Osmanlı kültürünü görebileceği bir müzemiz yok.
"Kurtuluş" diyoruz, kastımız nedir? Dumlupınar. "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz. İleri!" diyen Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün seslendirdiği Kocatepe. Binlerce şehidimizin yattığı yerde bir müzemiz yok.
30 Ağustosta bir sembolik kutlama yapıyoruz. Son zamanlarda, hakkını yemeyelim, sayın bakanlarımız katılıyorlar. Biraz daha genişlettik bu katılımı. Yeterli mi? Değil.
Türkiye'de okuyan, ilköğretimde okuyan bütün çocuklarımızın Çanakkale'yi ve Kocatepe'yi görmesi lazım, Dumlupınar'ı görmesi lazım. Eğer biz bu gençlerimize, bu yeni nesle tarih bilinci veremezsek kendimizi yalnızca kandırmış oluruz. Bunları da yapabileceğimiz en güzel yerler, işte, memleketimizin güzel, güzide yerleri.
Ben kendi memleketim Kütahya'yı sizlere böyle tanıtmaktan büyük mutluluk duyuyorum ve hepinizi Kütahya'ya bekliyorum. Tavşanlı'da leblebi yemek için bekliyorum, Gediz'de güveç ikram etmek için bekliyorum; yeter ki gelin Kütahya'ya.
Turizmi Teşvik Kanunu önemlidir, düzenlemeler yapılması önemlidir fakat daha çok kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç vardır. Turizm, dünya ekonomisinin en önemli 3'üncü endüstrisi konumundadır. Ülkemiz, turizm cennetidir. Yaz-kış turizm için muhteşem doğası vardır. Yayla, yürüyüş, kamp, kanyon, sualtı dalış turizmleri için harika bir coğrafyası vardır. Türkiye'de 4 mevsim yaşanmaktadır. Şehirlerimizin tamamında tarih yatmaktadır.
Turizmi daha fazla teşvik edelim, daha fazla canlandıralım, daha profesyonel bir yapıyla ülkemizin kültürel ihtiyacının, tanıtımının ve ekonomisinin lokomotifi hâline getirelim.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ediyorum, sağ olun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Erbaş.